Uzaktan uzaktan

104 2 0
                                    

-Leyla! Hadi kızım ya. Her sene aynı olay bu alarm ne işe yarıyor?
+Tamam anne kalktım. Nefret ediyorum sabah erken saatteki derslerden
-Okulun bitmesine az kaldı bak 3. Sınıf oldun sonra diploma ve mimar hanım
...
-Çayı koyuyorum bak hadi

Şaka bir yana zaman nasıl hızla akıp gitti, hiç tahmin eder miydin be Leyla? Ne hayaller kurduğunuz şu okula yalnız gireceğini hatta okuyup bitireceğini.Zaten okulun ilk günü amfinin bir köşesinde sessizce ağlarken "gülmek varken ağlamayı seçmek büyük bencillik"  diyen Fatih olmasa bir daha kapısından geçmezdim.

Yol boyu kafamı otobüsün camına yaslayıp kampuse yeni adım atacak olan taze üniversitelileri izledim. Kimisi yeni umutlar bulmaya gidiyor- gözlerinden belli- kimisi umudunun elini tutmuş korkusuzca savaşmaya hazır. -parmaklarını kavrayışından belli- 
  Çok zor değildi kalmak, mücadele etmek belki de sadece bana kolay geliyordu ama aşık olan seven bir insana birşey zor gelebilir miydi? Demek o zaman sevmemisti. Ee hangisi daha acıydı?

-Leyla! Sana diyorum kızım uyanamadın mı?
+Fatih? Ha günaydın ya öyle işte sabah sabah
Fatih gözümün içine içine baktı sonra kaşlarını çattı biliyordu derdimin ne olduğunu
- Her sene başı aynı şeyleri yaşama! Yüzleş artık. Sen başka bir sensin tamam mı? Bu okulun kapısından girdin ve yeni bir sayfa açtın. Okey ? 😉
+İyiki varsın sen ya yoksa kim toplar beni
-Yoksa kim toplar seni😂😂

Eğer mimarlık öğrencisiyseniz hayat gerçekten daha zor. Mesela ilk günden yığınla proje hazırlığı sizi bekler. Birkaç malzeme almak için kampüs icindeki avm kırtasiyeye girdim.Çıkışta Eylül yağmurlarına denk gelmek ne güzel ,elimde karton olmasa atıcam kendimi sokağa düşen damlalarla dans edicem de işte ortamlar ve vaziyetler hiçbir zaman uygun olmuyor. Ben de avm tekrar girdim oturdum bir cafeye istedim bir türk kahvesi bekledim ,çay içenlere baktım. 3 seneye yakındır çay içmiyordum ne kadar garip demi? En çok onla içerdik, hakiki Karadeniz Çayı değil bu diye kesin bir yaygara koparırdı mekanda daha sonra sakinlerdi laz uşağı bir küp şekeri çayıma atar erimesini bekler karıştırıp bana uzatırdı sonra o bir bardak çayla ne sohbetler ederdik. Içecegim kahveyi de daha gitmeden kursağımda bıraktım ya helal bana.
En sevdiğim şey işte yağmur dinmiş, toprağın kokusu sinmiş mis gibi. Ben de adettir yağmur yağdığı zaman kesinlikle bir araca binmem yürüyeceğim arkadaş!

10 dakikadır falan yürüyorum arkamda birisi varmış gibi hissettim ben paranoyaklaşmadıysam biri var kafamı çevirmeye de urktum sakin sokaklar burası. Aman kızım Leyla tabana kuvvet hızlı yürü.

Tam sokağın köşesine geldik acaba hala arkamda mı diye durdum ve arkama döndüm . Kendime gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum küçücük bir kedi yavrusu bana öyle masum ve ürkek bakıyor ki resmen hışımla dönünce korktu yavrucak. Söylene söylene eve girdim.
-Leyla ,annem hoşgeldin
Hemen annemin yanına gittim yanağına öpücüğü kondurdum. Elindeki kargo poşetini bana uzattı
-Senin abone olduğun dergiden geldi
+Allah Allah iyi de üç ayda bir sayı çıkartıyor bu dergi geçen ay gelmişti zaten
-Bilmiyorum valla. Neyse baban gelir kızım şu salatayı da yapayım ben

Poşeti yırttım içinden geçen ay gelen 9. Baskı çıktı. İçini açıp bakmak istedim acaba yanlış mı hatırladım diye içinden ufak bir saman kağıdı düştü üzerinde birşeyler yazıyordu

" Sevmek herzaman yaklaşmak değil
Bazen uzaktan seversin, çok uzaktan"

Ne şimdi bu yani diye düşünürken burnuma bir koku geldi ,kağıttan geliyordu bu koku uzun süredir almadığım bir koku hani acı bir geçmiş mi kokuyor yoksa kırık dökük hayaller mi ? Bu koku buu sadece birisi... Hayır! Hayır yani olamaz. Portakal çiçeği kokusu başka bir yerden gelmeli ya da saman kağıdından kokmamalı. Ben şuan bence yanlış şey kokluyorum yani öyle olmalı. Hemen bazamın altındaki kutuda "Efulim'e"  yazan eski saman kağıdı kokladım kokladım kokladım ....
Bu o ! Hayır ! Neden?
Tesadüf mü? Asla inanmam!

EFULİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin