"Tanrı aşkına Ronald! Zaten azıcık yemeğimiz var, hepsini bitiriyorsun." sitem etti çağının en zeki cadısı.
"Ne yapayım Herm? Sizde yiyin. Açım."
"Boşver Herm tekrar yemek buluruz, bırak yesin obur." diye araya girdi Harry. "Ben biraz etrafı kolaçan ediyim. Herm, Ron'a sahip çık." diye şakayla karışık devam etti. Kız kıkırdadı, Ron ise 'aman ne komik' gibi şeyler mırıldandı.
Büyülü çadırdan çıkan çocuk, yakındaki nehri daha önce fark etmediği için kendine kızdı. Buradan balık tutabilirlerdi! Hışımla çadıra geri döndü.
"Hey! Yakında nehir var, belki balık tutabiliriz ha?"
"Olabilir Harry. Ron da rahat rahat yemek yemiş olur."
"Siz kendi işinize baksanıza!" diye söylendi kızıl saçlı çocuk. Ve ardından ayağa kalktı. "Ben tutarım. Gerçi daha önce tutmamıştım ama neyse."
"Dur Ron. Biz muggle dünyasında babamla tutardık. Ben tutabilirim. Hem biraz hava almalıyım." dedi Hermione ve ayağa kalktı.
"Pekala."
Çadırdan çıkmadan önce durdu ve arkasını döndü. "Önce tutabilmek için şuradaki ağaçlıktan uzun bir dal koparmalıyım. Sizde o sırada şömineyi yakın." dedi. Çocukların onaylayan mırıltılarını duyunca çadırdan çıktı ve pekte uzakta olmayan küçük ormana doğru yürümeye başladı. Orman karanlıktı. Tabi Hogwarts'taki kadar değil. Biraz ormanın içinde ilerledi. Uygun boyutlarda dal bulmak için etrafını süzüyordu. 2 metre kadar ilerisindeki bir ağaçta umduğu gibi bir dal gördü. Mutlulukla oraya doğru ilerledi. Elini dala koydu ve kırmadan önce arkasında bir çırırtı duydu. Elini yavaşça daldan çekti ve cebindeki asasını kaptığı gibi arkasını döndü. Boştu. 'İyice paranoyak oluyorum.' diye mırıldandı. Asasını tekrar cebine soktu ve dalı kırmak için arkasını döndü.
"Hayır canım paranoyak olmadın." dedi tanıdık tiz bir ses. Karşısında ona sırıtan bir Bellatrix bulmayı beklemiyordu. Asasını tekrar çekti.
"HARRY!" diye bağırdı. Cevap gelmeyince "RON!" diye tekrar bağırdı. Bir yandanda geri geri yavaşça yürüyordu. Bellatrix "Gelin şunlara hadlerini bildirelim." dediği an arkasından 7-8 tane ölüm yiyen gözüktü. Hermione çadıra doğru koşmaya başladı. Çadırın yakınında
"Çocuklar, KOŞUN!" diye bağırdı. İki genç çadırdan çıktığı gibi ölüm yiyenlerden kaçan bir Hermione gördüler. Üç gençte bir yandan koşuyor bir yandan arkalarındaki ölüm yiyenlere sersemletme büyüsü gönderiyorlardı."Sersemlet!" diye bağıran Ron oldu.
"Petrificus Totalus!" yaptı Hermione.
"Expelliarmus!" klasik büyüsüyle Harry Potter yine kimseyi şaşırtmadı.
Ölüm yiyenler bu büyülerden kolayca sıyrılıp önlerindeki gençlere lanetler atıyorlardı."Bu kadar oyun yeter önlerini kesin!" diye bağırdı Fenrir Greyback.
Tüm ölüm yiyenler kara birer bulut halinde çocukların önlerine uçup önlerini kestiler. "Oyun burada sona erdi." diyen Bellatrix yine o tiz kahkahalarından birini attı ve sakince "Yakalayın." dedi. Üç gençte ne olduğunu anlamadan elleri ölüm yiyenler tarafından yakalanmış ve asaları alınmıştı.
Ölüm yiyenlerden biri "Lordumuz buna çok sevinecek." dedi ve orada bulunan herkes Malfoy Malikanesine cisimlendi. Salonda beliren ölüm yiyenleri gören Narcissa Malfoy oturduğu tekli koltuktan kalktı ve Bellatrix'in yanına gitti. "Ne oluyor Bella?"
"Ah sevgili kardeşim. Lordumuzu çok sevindirecek bir şeyler bulduk. Getirin!" diye son kelimeyi bağırarak söyledi. Ölüm yiyenler yakaladıkları altın üçlüyü gururla Narcissa Malfoy'un karşısına getirdiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taraf Değişikliği-DRAMİONE
FanfictionNarcissa Malfoy, Voldemort tarafından öldürülür. Kaybedecek bir şeyi kalmadığını düşünen Draco, onların da ısrarıyla altın üçlüde ki hortkuluk avına katılır. Bir yandan hortkuluk arayıp yok etme telaşı içindeyken bir yandanda senelerce dalga geçtiği...