Kıskançlık

937 53 84
                                    

HERMİONE

Sabah yatakta uyanınca biraz şaşırdım. En son yıldızları izlemiyor muyduk? 'Merlin.' diye söylenmeye başladım yataktan kalkarken. Kesin uyuyakalmıştım! İnanamıyorum ya. Kapıdan çıkacakken Draco'nun aynı alaycı sesiyle duraksadım.

"Günaydın da mı yok?"

Arkamı dönüp gülerek 'günaydın' dedim. Yataktan kalkıp yanımdan geçip gitti öylece. Ben şaşkınlıkla arkasından bakarken alaycılıkla konuşmaya başladım.

"Günaydın da mı yok?"

"Hayır." dedi bir anda. Ben iyice afallamışken o tuvalete doğru gidiyordu. Tuvaletin olduğu taraftan kısık bir kahkaha sesi gelince bende güldüm ve mutfağa yöneldim. Bu sırada 'gıcık' diye söyleniyordum. Mutfakta bir tek Harry vardı. Beni görünce gülümsedi.

"Günaydın prensessssss." diye bağırdı bir anda. Ben gülmeye başlarken Draco'da geldi.

"Neye gülüyoruz?" diye sorduğunda bu sefer ben ona döndüm.

"Sanane." dedim soğuk bir ses ve aynı şekilde soğuk bir yüz ifadesiyle. Bir anda şok oldu. Sonra dayanamayıp yüz ifademi yumuşattım ve kahkaha atma sırası bendeydi.

Kahvaltıda 3 kişiydik. Harry bize Ron'un uyuduğunu söylemişti. Bu sabah hepimiz gülüp duruyorduk. Keyfimiz yerindeydi. Draco Harry'den önce yanıma oturmuştu, bu gözümden kaçmamıştı. Ah be Draco, bide bana 'cazibeme kapılıyorsun' diyorsun. Eheheh! Neyse.

Harry'nin yaptığı bir espri üzerine hepimiz tekrar kahkahalara boğulurken, birkaç saniye sonra mutfağa Ron'un girmesiyle ortam anında sessizleşti. Üzülmüş gözüküyordu. Yapmacık bir gülümsemeyle konuştu.

"Eheh, şey neye gülüyordunuz? Eheh." diye gevelemeye başlamıştı. Ben yavaşça ayağa kalkıp aynı yavaşlıkla çatalımı henüz bitmemiş olan tabağıma koydum. Gerçi zaten iki lokma bir şey vardı tabakta.

Kimse Ron'a cevap vermeye tenezzül etmemişti. Bende doyduğumu söyleyip masadan ayrıldım. Kapıya ulaşmak için Ron'un yanından geçerken henüz 1-2 adım atmışken Ron aceleyle arkasına dönüp soludu.

"Hermione yapma böyle..."

Arkamı dönüp alayla ona baktım.

"Ne yapmayayım Ronald?"

"Böyle işte-"

"Komik."

"Ne komik?"

"Bana hakaret ettikten sonra ne yapmam gerektiğini söylemen komik."

Ağzını bir şey söylemek için açtığı sırada konuşmasına izin vermeden ben konuştum tekrar.

"Sen gidip terbiyeli bir kızla konuşsana, hani sürtük olmayan biriyle falan." dediğim gibi mutfağı terk ettim. Ama o bakışları tanıyordum. Pişmandı hem de çok. Bu çok ortadaydı. Gözlerinin kızarıklığından tüm gece ağladığı belliydi. Ama beni çok kırmıştı ve ben onun yüzünden bir an, sadece bir an için kendimi 'sürtük' olarak görmüştüm. İnanın bu onun pişmanlığından çok daha ağır bir duyguydu.

Oturma odasındaki çift kişilik koltuğa oturduğumdan birkaç dakika sonra omzuma atılmış bir kol hissettim. Kafamı çevirince bunun Harry olduğunu gördüm. Yanıma oturmuştu bile.

"Bak Hermione, Ron'u bilirsin. Kıskanınca gözü dönüyor. Sen onun için çok değerlisin bunu biliyorsun değil mi?"

"Söyledikleri hiçte değerliymişim gibi hissettirmiyor. Sürünsün biraz." diye homurdandım kollarımı göğsümde birleştirirken.

Taraf Değişikliği-DRAMİONEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin