"Gece ben... "
Canım sıkılmaya başlamıştı. Sakindim ama şimdi canım sıkılıyordu. Derin bir nefes aldım."Bak bu tarz dövüş işlerini sevdiğini biliyorum ama bu çok fazla. Ya ters biryerime gelseydi? Daha kötğsğ olabilirdi. Ne yapacaktın bunu? Dışarda kavgada mı kullanacaktın? Rajon mu kesecektin? Bu direkt olarak kömürlüğe gidiyor!" diyerek yerimden kalktım.
Berke’nin de koltuktan kalktığını ve peşimden yürüdüğünü terlik sesinden anladım. Arkamdan kolumu çok oynatmamam gerektiğini yaramın açılacağını söylüyordu. Giriş kapısına geldim ve terliklerimi değiştirip kapıyı açtım. Yaralı kolumun sızlaması beni biraz kendime getirdi.
Vestiyerdeki anahtarı alıp kömürlüğe yöneldim. Kapının hemen yanındaki kömürlük kapısını açıp elimdeki bıçağı dolabın üst tarafına doğru fırlattım. Arka taraftan gelen tangırdama ile bıçaktan kurtulduğuma emin oldum. Serin bir nefes aldım ve sesli bir şekilde verdim. Arkamı dönüp “Bak gördün mü ? Olması gereken diğer kötü malzemeler gibi! Bir daha asla böyle şeyler alma tamam mı?” dedim.
Berke kafasını onaylamak anlamında hafifçe salladı.
****
Berke ve Gece o gün Gece'nin sırtındaki yaraya dikkat ederek oturup kalktılar. Yemek için hazırladıkları patates püresi ve köfteleri midelerine indirirken ne kadar dolu bir Pazar günü olduğundan bahsettiler. Yemekten sonra Berke salonda belgesel kanalını izlemek için uzandığında Gecenin yanına gelmediğini fark etti. Genelde en sevdikleri kanal olan NatGeoPeople açıktı. Hızlı adımlarla yerinden kalktı ve üstünü değiştirmek için yatak odasına giden sevgilisinin yanına ulaştı.
Gece mavi yatak örtüsünün üstünde uyuya kalmıştı.
Berke Gece’nin üstündeki beyaz balık baskılı lacivert tişörtü çekip çıkardı. Pantolonunun düğmesini çözdü. İç çamaşarının önüne dokunmamaya çalışarak pantolonunu bacaklarından sıyırdı. Çocuğun altındaki yorganı aşağıya kaydırarak başını beyaz yastığa koydu. Üstünü sonuna kadar örtüp büyük ihtimalle sırtına dokunmamak için salona geri döndü. Belki de yürürken Geceye söylemediği ufak sırrı düşünüyordu.Işıklar kapandı. Yatma vakti ama unutma! Su uyur düşmanın asla!
Bu şehirde benden gizli kalan bir sır olamaz.************
Telefona kurduğum alarm deli gibi çalmaya başladı. Güneş çıkmış kuşlar ötmeye başlamıştı. Berke sırtını bana dönmüş bir şekilde uyuyordu. İkimizde yatağın uçlarına gitmiştik. Uzun geniş sırtı, onun gibi iri birinde olacağını düşünmeyeceğiniz incelikte bir bel gözüme çarptı. Arkasından yavaşça yaklaşarak sarıldım. Kendimi ona bastırdım. Sırtımdaki kesik kendini tamamı ile hissettirdi. Berke uyurken bile biraz terlemişti. Boynunu öperek biraz daha kollarımı sıkılaştırdım ve yaramın az da olsa açıldığını hissettim. Kollarımı gevşettim. “Uyan! Hadi!”
Homurdanarak döndü ve kolunun birini üzerime attı. Sabah ereksiyonumu elleyerek“Sus sus hadi! Biraz daha uyuyalım.” dedi ve arkamı dönmem için beni iktirdi. Bana yaklaşarak sarıldı ve kendini bana dayadı. Derin bir nefes aldım. “Çok sıcak değil mi sence? Belki göğüs kılların çok rahatsız ediyordur?”. Cevap vermesi için bekledim. Aslında yaramı kaşındırması beni asıl rahatsız eden şey olmuştu. Onun ise tek yaptığı “Erkek adam kıllı olur!” diyerek üzerime biraz daha baskı kurmak oldu. Tutup üstümdeki ince örtüyü fırlattı. “Sabah sevişmesi!”
Sonunda evden çıktığımızda işbaşına 10 dakika vardı. Berke pantolonun düğmesini ilikliyordu. Bu sıcakta o üniformayı giydiği için ona üzülüyordum. Hızlıca arabaya ilerledik. Berke’nin sürücü koltuğuna geçmesine izin verdim. “Çabuk olalım. Hilal yine beni öldürecek!” dedim.Yol boyu kahvaltı için ne yapmamız gerektiğini konuştuk. Ben Hilal ve benim karşıdaki fırın kafede kahvaltı yapacağımızdan. Onunda isterse bize katılabileceğinden bahsettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Giz
Teen FictionKüçük bir ilçe... Her şey normal devam ediyor. İnsanlar normal yaşantılarında sıkılıyorlar. Ayyaşlar kafayı çekiyor , öğrenciler ders çalışıyorlar, ergenler sigara ile tanışıyor. Gökşehir'de her şey normal. Tek sorun 3 yıldan beri kayıp olan bir kı...