Episode 13

7.7K 448 168
                                    


-Argon-

Amelia'nın adamlara karşı yaptığı savunmaları izlerken aynı zamanda bize doğru ilerlemesi için bağırıyorduk. Tüm adamlar onun etrafını sarmıştı. 

Amelia bizi fırlattığı zaman hepimizin haşatı çıkmıştı. Belki de vücudumda ki ağrılar bu nedenleydi ya da Amelia şu anda bu acıları çekiyordu. Hiçbir fikrim yoktu ve elimden de hiçbir şey gelmiyordu. 

Aklımı kaçırmak üzereydim! 

Birden büyük bir ağacın arkasından çıkan adamla sesim kesilirken ağzımın sonuna kadar açıldığına emindim. Amelia'nın babası bizi bulmuştu. Hades başından beri peşimizdeydi belki de. 

Amelia'nın yere çökmesiyle hızla ona doğru ilerlemeye başladım. Ölecek olsam bile bir şeyler yapmam gerekiyordu. 

Amelia'nın yanına ulaşmama sadece iki adım kalmışken babasının onu alıp götürmesiyle yere çöktüm. Etrafta oluşan siyah bulutların kaybolmasıyla geriye ne Amelia'dan ne de etrafımızda ki adamlardan eser kalmıştı. 

Onu almışlardı. Kim bilir ona neler yapacaklardı? Sadece iki adımlık mesafeyle kaybetmiştim onu. Bir şeyler yapmalıydı! Öylece durup beklememeliydi! Lanet olsun! Bende bir şeyler yapmalıydım! 

Onu koruyamamıştım. Ellerimin arasından kayıp gitmişti. Bitkin bakışları gözümün önünden gitmiyordu. 

Olduğum yerde ne kadar kaldım, ne kadar süre boşluğa baktım bilmiyorum. Sadece bunların hepsinin birer rüya olduğunu düşünmek istiyordum. Sadece bir rüya.

Hala o ağacın tepesinde uyumayı istiyordum. Ama kalbimde ki, vücudumda ki acıdan o kadar çok belliydi ki bunların hiç birinin rüya olmadığı. 

Canım yanıyordu! Ben bu haldeysem kim bilir o ne haldeydi? 

Neler yaşıyordu? Benim dokunmaya kıyamadığım sevgilim kim bilir şu anda ne haldeydi? 

Bunlar aklımda dönüp dururken kendimi Olimpos'ta bulduğum zamanda yerimden kımıldamadan durmaya devam ettim. Etrafıma kısa bir bakış attığım zaman tüm Tanrıların etrafımıza  toplanıp bir şeyler sorduklarını gördüm. Takımda ki bir kaç kişiye şifacılar yardım ederken az da olsa bilinci yerinde olanlar yaşananları anlatıyorlardı. 

''Bir adam çıktı ortaya ve Amelia'yı alıp götürdü.'' Adonis'in söyledikleriyle gözümden bir damla yaş aşağıya savrulurken, hıçkırarak ağlamamak için kendimi tutuyordum. 

Çenem kendimi sıkmaktan seğirirken, dizlerimin üzerinden kalktım ve gözlerimi sildim. Bu kadar zayıflık yeterdi. Onu bulmam gerekiyordu. Onu bırakmazdım. 

''Onu bulmalıyız. Acı içerisinde bunu hissedebiliyorum! Lanet olsun ki hissedebiliyorum, onu bulmamız gerek.'' 

Şifacılardan birisi yanıma geldi ve kolumu tuttu. Vücudumda ki bana ait olan acılar giderken sadece Amelia'nın acılarıyla baş başa kaldım. 

''Hala acı hissediyor musun?'' Poseidon'a doğru sert bir bakış attım. Ne sanıyorlardı? Kendi acımla Amelia'nın acısını ayırt edemeyeceğimi mi? 

''Hala acıyor! O kadar çok acıyor ki beynim yerinden çıkacak gibi hissediyorum. Ona bir şeyler yapıyorlar. Damarlarım sızlıyor. Sanırım bir şey enjekte ediyorlar ya da başka bir şey. Bunların hepsi zaman kaybı onu bulmamızın herhangi bir yolu yok mu!? '' 

''Büyücü onu  bulacaktır. Sana ihtiyacımız var Argon. Benimle gel. Seninle büyücünün tapınağına gideceğiz.'' 

Zeus arkasını dönüp ilerlerken hızla peşine takıldım. Bu büyücünün kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama Amelia'yı bulsa iyi olurdu. 

ELEMENT OKULU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin