Tüm hücrelerim ayağa kalkmış heyecanla kalbimin çarpmasına sebep olurken, yerimde iyice dikeldim.
Hemen dibimde oturan adam umurumda bile değildi. Karşımda ki adamdan gözlerimi alamıyordum. Sanki kafamı çevirirsem yok olacakmış gibi hissediyordum. Tıpkı rüyamda ki gibi.
Karşımda ki adam kaşlarını çattıktan sonra yanıma geldi ve yatağa oturdu.
Tek kişilik yatakta iyice sıkışmanın verdiği rahatsızlığı göstermek istercesine yerimde kıpırdandım. İkisi de umursamadı tabii ki de. Bacağıma değen yumuşak elle başımı elin sahibine çevirdim.
''Ben Charles Jaffarien. Bu okulun müdürüyüm. Burası bir eğitim merkezi. Vücudunda meydana gelen bazı değişikler fark etmişsindir. Bazı güçlerin var.''
Kaşlarımı alayla havaya kaldırdım. Bazı garip şeyler olduğu doğruydu ama bu güçlerim falan olduğu anlamına gelmezdi. Adam tepkimi anlamışcasına güldü.
''Bu güçler, öyle büyük bir şey olmayabilir. Güçler Olimpos Tanrıları tarafından yıllar önce Dünya'ya verildi. Güçlerin kendi bilinçleri var ve ait oldukları Tanrıların özelliklerini taşıyorlar. Hera'nın gücüne sahip bir öğrencimiz bile var. Az çok bir bilgin varsa Hera kıskanç bir tanrıça. Ve inan bana bu öğrenci kıskandığı zaman her şeyi yapabilecek bir durumda. Neyse umarım anlatmak istediğimi anlamışsındır. Şimdi Argon'u rüyanda nasıl gördüğünü anlatır mısın? Bu gücünle ilgili olabilir.''
Charles'ın söylediklerini sindirmeye çalışırken, rüyamı nasıl anlatacağımı da düşünüyordum. Deli olduğumu düşünebilirlerdi. Ben bile kendimin deli olduğunu düşünüyordum. Onlar neden düşünmesindi ki!
Derin bir nefes aldım. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum.
Charles elini omzuma koyup omzumu sıktı.
''Korkmanı gerektirecek hiçbir şey yok. Anlatabilirsin. Hadi.''
''Bir kaç aydır hep aynı rüyayı görüyorum. İki yol var, birisi çok güzel diğeri ise tamamen yanmış ağaçlarla dolu. Hep güzel yoldan gidiyordum ve Argon karşıma çıkıyordu. Başını iki yana sallayıp kayboluyordu. Dün gece kötü gözüken yola girdim. Rüyada tüm kontrol bende oluyordu. Sanki bilincim yerinde ve orada gördüğüm her şey gerçek gibi. Bu yolda Argon yoktu, bu yolda kontrolüm de yoktu. Yolun sonunda dört tane taş vardı. Etrafta fısıltılar vardı ve beni o taşlara doğru çekiyordu. İlerlerken düştüm ve acı hissettim.''
Argon gözleri şaşkınlıkla açılmış bir şekilde bana bakıyordu. Yutkundum.
''Gerçek bir acıydı. O anda paniğe kapıldım ve geri gitmeye çalıştım. Ama gidemedim. Taşlar etrafımı sardı. Fısıltılar artmaya başladı. Kırmızı ve gri taşların arasından geçmeye çalışırken bileğimde kuvvetli bir acı hissettim. Taşların arasında hapis kalmıştım. Sonrasında sırtımda, karnımda sol bileğimde, ve sağ bileğimde acılar baş gösterdi. Uyandığımda yatağımdaydım. Üzerimi giyinirken bunu fark ettim.''
Bileğimi Charles ve Argon'un arasından kaldırdım.
''Yanmıştı ve çok acıyordu. Sadece uyur gezer falan olduğumu düşünmek istedim ama şimdi bilmiyorum. Bugün okulda gözüm renk değiştirdi! Ne düşüneceğimi bilmiyorum. Sadece, bana ne olduğunu bilmek istiyorum.''
Charles şaşkın bakışlarla bir süre bileğimi inceledikten sonra, aynı bakışlarla bana bakan Argon'a döndü.
''Olabilir mi sence? Bunca yıl sonra?''
Argon elini saçlarının arasından geçirdi ve Charles'a baktı.
''Bilmiyorum. Olabilir. Eskiden bu güçlere sahip olanlarda benzer rüyalar görmüştü. Denemekten zarar gelmez. İhtimal var.''
![](https://img.wattpad.com/cover/63701143-288-k767481.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENT OKULU (TAMAMLANDI)
FantasyUzun yıllar önce özel güçler dünyaya salınmıştı. Tanrılar ve tanrıçalar bu güçleri Dünya'nın kurtarılmasında görev alabilecek seçilmiş kişilere gönderdiler. Bu seçilmiş kişiler, zamanı geldiğinde güçlerini keşfediyorlardı ve dönemlerinin sorunlarıyl...