Arkadaşlar iyi akşamlar. Nihayet yeni bölüm geldi. Sizleri beklettiğim için özür dilerim. İnşallah beğenirsiniz. Kendinize iyi bakın. Oy ve yorumları unutmayalım. Desteklerinizi bekliyorum. Keyifli okumalar.
"Bugün yıkığım biliyor musun? Ezginim, çaresizim, umutsuzum."
Yatakta yaklaşık yarım saat kadar döndükten sonra artık daha fazla dayanamayıp çıkmıştım. Evin ana kapısından başka bir çıkışı daha vardı o da arka bahçeye açılan bir kapıydı. Bunun haricinde bütün camlar demir ile çevrilmişti. O kapıların da kilitli olduğuna emindim ama yine de açmak için şansımı deneyebilirdim, tabii Efgan evden çıkmışsa eğer. Sırayla her yere bakmış ama Efgan'ı görememiştim. Beni evde tek bırakıp nasıl gittiğine bir anlam veremezken dışarıdan gelen sert rüzgar sesi tüylerimi ürpertmişti. Ön tarafa bakan salon camına temkinli adımlarla yaklaşıp dışarıya baktım. Camdan dışarı çıkma ihtimalim, camların demir parmaklıklarla çevrili olmasıyla sınırlandırılmıştı. Camdan dışarı baktığım zaman büyük bir kar fırtınası olduğunu gördüm. Rüzgarın uğultusu içimi ürpertiyordu. Kendimi sarıp sıvazladım. Gece o kadar karanlıktı ki ay ışığı olmasa kar taneleri bile gözükmüyordu. Böyle bir gece de kaçsam bile yaşama oranım çok düşük olurdu. Ormanın içindeydik ve ben yol bilmiyordum. Dışarıda ki kötü koşullara lanet ettim. Şimdi açık bir kapı bulsam, Efgan burada olmasa bile benim kaçmaya çalışmam ancak benim zararıma olurdu. Yine de kapıları açık bırakıp bırakmadığını kontrol etmek istiyordum. En azından bahçeye çıkıp arabası nerede diye bakabilirdim.
Ön ana kapıya gidip açmaya çalıştım ama kilitli olduğunu görünce beni kitleyip gittiğini anlamam uzun sürmemişti. Ön kapının hemen karşısına denk gelen diğer kapıya yöneldim. Burası mutfak kapısıydı. Tahta kapının camında beyaz tül perde vardı. Burada olma ihtimalini göz ardı edemeden perdeyi aralayıp dışarı baktım. Zaten karanlık olduğu için pek bir şey görünmüyordu ama yok gibiydi. Mutfak kapısını da açmak için zorlandığım zaman diğer ön ana kapıdan gelen sesle panikle arkama döndüm. Kapıyı açmasıyla içeri dolan kar soğuğu ve rüzgar pijamamdan içeri geçip tenime dokundu. Onu görmemle daha da ürperdim. Işıkları tam olarak açmadığım için karanlık ve de korkutucu duruyordu. Elinde bulunan odunlardan anladığım kadarıyla bunlarla ilgilenmişti. Ne açıklama yapacağımı düşünürken birbirimize adım atarak yaklamıştık. Koridorun ortasında buluşunca gözlerimiz birbirine değdi. Tek kaşını kaldırmış bana sorgular bir biçimde bakıyordu.
"Ne yapıyordun orada?" kirpiklerimi istemsizce bir kaç kez kırpıştırdım.
"Şey.. Ben sana bakmıştım. Mutfağa indim, seni göremedim." kaşları biraz olsun normal halini almıştı bu da bana inandığını gösteriyor muydu bilmiyordum ama öyle olmasını ümit ediyordum.
"Anladım, mutfağa neden indin?" onun yüzünden bir yalancı olmuştum ama yapabileceğim bir şey yoktu. Odada su olduğu için bu basit yalanı söylemek beni ele verirdi. "Uykum kaçtı, bir şeyler yemekistedim. Srni görmeyince dışarıya baktım." benim önümden çekilip salona doğru ilerledi. Onunla normal konuşmak daha iyiydi. Baş kaldırmamdan rahatsız olduğunu zaten biliyordum.
"Sen neden bu saatte odun topladın?" odunları salonda ki şöminenin yanına koydu. Kalın şişme montonun üzeri karla dolmuştu. Siyah saçları ıslanmıştı. Hatta kirpikleri bile ıslaktı. Bu kadar yakışıklı ve varlıklı bir adamken neden kötü işlerle uğraşmayı seçtiğini hala anlayamıyordum. İstese mükemmel bir hayatı olabilirdi.
"Sabah için hazırlık.." bana kısa cümleler kuruyordu. "Yiyecek misin bir şeyler? Yoksa benim dediklerime uymaya mı başladın?" ne demek istediğini anlamadığım için sorgulayıcı bakışlar attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ziyan
Teen FictionBu bir sürükleniş hikayesidir.. Güneş, ablası Nisan'ın hayatının bedelini ödemesi gereken on yedi yaşında bir kız. Karanlık üstüne bir kez daha gölge gibi düştüğünde kaçmak tek çaresiydi. Ama kaçabilir miydi? Efgan'ın karanlığı peşinden gelirken, a...