Arkadaşlar merhaba. Uzun bir aradan sonra beraberiz. Bölümü geç yayınladığım için öncelikle özür dilerim herkesten. Engel olan bazı şeyler oldu ama nihayet tamamladım. Umarım beğenirsiniz. Oy ve yorumları unutmayın lütfen. Sizi seviyorum. Kendinize iyi bakın.
Keyifli okumalar.
Bu geldiğimiz ev diğerinden çok daha büyük bir evdi. İki katlıydı. Değişmeyen şey ise orman gibi bir alanda oluşuydu. Saklandığı için özellikle böyle yerleri seçtiğini anlayabiliyordum. Yemek yerken ki tartışma fazla uzamasın diye sessiz kalmak zorunda kalmıştım. Saçlarımın dibi hala acıyordu. Ondan ölümüne korkuyordum. Yapacaklarının sınırı olmayan bir adamdı çünkü o. Bana dokunacağını açık açık söylüyordu. Şimdi beni bırakmış olduğu odada yatağın üzerinde iki büklüm olmuş yatıyordum. Ağlmaktan başım çatlıyordu. Düşünceler beynime sığmıyordu artık. Neden kimsenin beni bulamıyor olduğuna isyan ediyordum. Ablam bir hiç gibi beni arkasında bırakıp gitmeseydi, biz bütün bunları beraber göğüslüyor olsaydık bunlar yaşanmayacaktı. Ama o açık bir yem gibi beni onların önüne sunmuştu. Hıçkırıklarım daha da artarken Efgan'ın kapıyı açtığını duydum.
"Ağlamayı kes artık. Yemek yiyeceğiz buraya gel." gitmek istemiyordum ama artık ona itiraz etmek gibi bir hakkım yoktu. Beni tehdit ettiği şey o kadar ağırdı ki bütün cesaretimi benden almıştı.
"Yüzümü yıkayıp geliyorum." itiraz etmeden kabul ettiğime şaşırmış olacak ki yüz ifadesi değişmişti birden. Ona bakmadan banyoya girdim ve şişmiş yüzüme baktım. Dudaklarım ve gözlerim iyice şişmişti. Soğuk suyla yıkadım ama kar etmedi. Bütün vücudum uyuşmuş gibiydi. Onun söylediklerine karşı itiraz gücüm kalmamıştı. Kendimde o gücü bulamıyordum. Banyodan çıktığım zaman onun gitmiş olduğunu gördüm. Odadan çıkıp merdivenleri yavaş yavaş indim. Mutfak ve salon birleşikti. Salonda ki beyaz masanın üzerinde duran pizzaları gördüm.
"Bunları nasıl getirttin, polisler seni aramıyor mu?" kutuları açarken ela gözlerini bana çevirdi.
"Polisler beni aramaz. Beni arayan Yaman ve Ilgaz. Polislerin aradığı sensin küçük." deyip işaret ve orta parmağıyla bana gel işareti yaptı. Polislerle işbirliği içinde olduklarını biliyordum ama bütün bu olanlardan sonra hala nasıl sessiz kalabildiklerine şaşırıyordum. Sandalyelerden birisini çekip masaya oturdum. O da tam karşıma geçip kendi önünde ki pizzadan yemeye başladı. Bir yandan da almış olduğu kutu kolayı içiyordu.
"Ye hadi." onun iştahla yiyor ve benim ondan tiksiniyor oluşum, durumun kötülüğünü değiştirmezdi. Ona bakmadan bende pizzadan bir dilim aldım. Ölümüne güzeldi. Yemeği yerken çene kemikleri fazlasıyla belirginleşiyor sonrasında geri düzeliyordu. Gülmüyordu. Belki de gülmek ona çok yakışıyordu. Onunla ilgili igi şeyler düşünmek, onu olmadığı kalıplar içine sokmak istemiyordum. Bütün bu kötülüğüne rağmen içinde bir güzellik barındırdığına inanmak zor olurdu zaten.
"Mavilerini benden çek." gözlerim ona ciddi anlamda takılmış olmalı ki yemek yiyor olsam da onu izlemeye devam etmiştim. Neden benden rahatsız olmuştu ki ? Çoğu zaman bunu yapan kendisiydi üstelik.
"Neden, rahatsız mı oluyorsun?" pizzayı kutusuna bıraktı. Ciddileştiği zaman elinde ki her şeyi bırakıyordu ve sadece tek bir şeye odaklanıyordu. Onu tanımamak için direnen yanlarım, hareketkerini hafızama kazımıştı bile.
"Evet, çek hemen ve yemeğine devam et."
"Asla istediğin gibi olmayacağım bunu biliyorsun değil mi? Ben öyle eline aldığında şekil vereceğin bir hamur değilim."
"Sen artık benimsin Güneş. Senin benim verdiğim kurallardan başka hiçbir şeye uyma hakkın yok."
"Boşuna uğraştığını baştan söylemek istiyorum. Beni kaçırdığına göre benden beklentilerin var. İstediğin sadece birisiyle vakit geçirmek olsa o otelde bir sürü kız vardı. Onlarla hatta çok daha fazlasıyla vakit geçirebilirdin. Karşında salak bir kız yok senin. Benden istediğin her neyse bunu başaramayacaksın. Kalıbına uymayacağım." damarına bastığımı biliyordum. Ve öfkeyle bakan gözlerinden de biliyordum ki haklıydım. Sebepsiz yaprak oynamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ziyan
Ficção AdolescenteBu bir sürükleniş hikayesidir.. Güneş, ablası Nisan'ın hayatının bedelini ödemesi gereken on yedi yaşında bir kız. Karanlık üstüne bir kez daha gölge gibi düştüğünde kaçmak tek çaresiydi. Ama kaçabilir miydi? Efgan'ın karanlığı peşinden gelirken, a...