5.BÖLÜM

27 4 1
                                        

Lanet ve sıkıcı bir hafta sonundan
sonra nihayet okul günü gelmişti. Kerem o gece beni bıraktıktan sonra istemesem de eve girmek zorunda kalmıştım. İyi ki eve geç gitmiştim de babamla tekrardan karşılaşmak zorunda kalmamıştım.

Yan tarafımda bulunan küçük komodinin üzerindeki telefonumu elime alıp çalan alarmımı kapattım. Üzerimdeki yorganı ayağımla kenara itip yatakta oturur pozisyona geçtim. Bir kaç dakika etrafıma boş boş bakışlar atıp ayağa kalktım. Sessiz olmaya özen göstererek banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp rutin işlerimi hallettikten sonra banyodan çıkarak odama geri döndüm. Önce yatağımı gelişigüzel bir şekilde toplayıp dolabımın önüne geçtim ve okul üniformalarımı elime aldım. Hızlı bir şekilde üzerimi giyinip makyaj masama oturdum. Bozulmuş olan topuzumu açıp saçlarımın sırtımdan aşağı dökülmesini sağladım. Ellerimle hafif bir şekilde düzeltip çilekli lip balmımı dudaklarıma sürdü. Yüzümde kalan parmak izlerini fondöten ile kapattım. Rimeli elime aldım ama sürmekten vazgeçip ayağa kalktım. Çantama gerekli olan kitaplarımı atıp odama son bir kez göz gezdirdim. Son anda gördüğüm kulaklığımı da çantama atıp odamdan çıktım. Mutfağa giderken burnuma dolan nefis kokularla keyfim fazlasıyla yerine gelmişti. Annemin masaya koyduğu yeşil zeytinlerden birini ağzıma atıp çiğnemeye başladım. Annem elindeki tavayla arkasını dönünce beni görüp irkildi.

"Kızım insan bir ses verir."diyerek elinde bulunan tavadaki omleti tabağa koydu. Tabağı da masaya koyunca direk hayvan gibi yemeye başladım. Annem benim bu halime gülerken bir kaç lokma sonra doyduğumu hissettim. Masada önümde duran koca bir bardak çikolatalı sütü kafama diktim. Doyduğuma emin olduktan sonra ayağa kalkıp banyoya koştum. Hemen dişlerimi fırçalayarak tekrardan mutfağa geçtim. Sandalyenin kenarına astığım çantamı aldım ve deri ceketimi üzerime giyerek ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Anahtarımı anahtarlıktan aldığım gibi kapıyı açtım.

"Görüşürüz anne."diyerek kapıyı kapattım ve hızlıca merdivenleri indim. Telefonumdan saate baktığımda dersin başlamasına yirmi dakika olduğunu gördüm. Hızlı adımlarla otobüs durağına giderek otobüsün gelmesini bekledim. Otobüsün geldiğini görünce bir kaç adım ileri gittim. Otobüs durduğunda kapıdan girip kartı okuttum. Yine her zamanki gibi en arkada kapı tarafına doğru ilerledim. Demire yapışıp telefonuma kulaklığı taktım ve rastgele bir müzik açtım.

Bir kaç dakikanın ardından ineceğim durağa yaklaşınca butona bastım. Otobüs durakta durup kapısı açılınca direk kendimi dışarı attım. Derse sadece beş dakika kaldığını görünce koşmaya başladım. Tam köşeyi dönünce Poyrazı gördüm. Sırtında siyah sırt çantası ve elinde daha yeni yaktığı belli olan sigarasıyla birlikte ileriye doğru bakıyordu. Üzerinde sadece okulun beyaz gömleği vardı.O kadar yakışıklı ve karizmatik duruyordu ki...

Ben onu izlemeye devam ederken bir anda kafasını bana çevirdi. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemez bir şekilde önce sağa sola bakındım. Sonra gözlerimi tekrardan ona çevirdiğimde hala bana baktığını gördüm. Kalbim neredeyse yerinden fırlayacakmış gibi atarken Poyraz beni baştan aşağı süzmeye başladı. Kalbimden pompalanan bütün kanın yanağıma hücum ettiğini hissettim bir an. Bakışları bana döndüğünde alayla karışık çok ama çok hafif bir tebessüm etti. Daha sonra başını diğer tarafa çevirip sigarasından büyük bir nefes aldı. Bende artık çivilendiğim yerden ayrıldım ve bir adım attım. Daha sonra telefonun saatine baktığımda dersin çoktan başlamış olduğunu gördüm. Poyrazın önünden hızlı adımlarla geçerken bir an bile olsun bana bakmadı. Bir an üzülsemde sonra olaya farklı bir boyuttan baktım. Ona bakan her kıza bakmıyordu. Yani yavşamıyordu. Bu bence iyi bir şeydi. Ama galiba ben şu an kendimi avutuyordum. Olsun yinede her kıza bakmıyordu.

TOZ PEMBEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin