Prince And Commander

PAC ⚔ 3.Bölüm

                  Önceki Bölümden
Kral Jeon askerinin getirdiği küçük sararmış kağıdı açıp Korece yazılmış kelimeleri okudu. Sinirle okuduğu kağıdı elinde sıkıştırıp top yaparken oturduğu sandalyeden ayağa kalktı ve hızlıca Hoseok'a sağlam bir yumruk attı.

"Seni hain pislik!"

PAC ⚔ 3.Bölüm

Jungkook sessizce ne olduğunu anlamaya çalışırken gözü Komutan Min'i aradı. Kral Hoseok'a yardıma gitmeye yeltenirken durması için işaret aldığını gördü.

"Durun artık siz Kralsınız."

Sessizlik oluştu Kral Jeon ve Kral Hoseok birbirlerine bakmakla yetindiler.

"Bu lanet herif buraya bir barış yapmak için gelmemiş bizi dolandırmış... O tam bir pislik."

Kral Hoseok kanayan ağzının kenarındaki kanı silerken yakın arkadaşına gülümsedi düştüğü yerden ayağa kalktığında bir ok sol koluna saplanmıştı, acıyla tıslarken herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Kapıda duran nöbetçi asker kanlar içinde kapıyı açıp içeri girdi.

"Efendim..." asker son nefesi verirken ağzından kanlar püskürtüyordu. Jungkook korkuyla önce babasına ardından Taeye baktı içinde büyük bir korku oluşmuştu.

"Komutan Min nerede?"

Tahta döşemelerden koşarak oldukları odaya gelen adamların sesleri kocaman sarayda yankılanıyordu. "Prensleri koruyun!" dedi Kral Hoseok kolundaki acıyı umursamadan . Kral Jin şaşkınlıkla kendine gelirken belinde duran kılıcı tek hamlede çıkardı ve oğlu ile yeğenini arkasına aldı. 

Kral Jeon ve Hoseok aynı şekilde prensleri çembere alırken akıllarında bir Kral olmak yerine bir  babanın çocuğunu koruma içgüdüsüyle hareket ediyorlardı. "Senin hakkında yanlış düşündüğüm için beni affet dostum." dedi gülümsemeye çalışarak Kral Jeon.

"Jungkook  ve Tae buradan çıkıp zindanlardaki sığınma odasına gidin."

Açık olan kapıdan YoonGi itilirken arkasından silah, üniformalı askerler belirdi, tek başına dört kişiyi idare etmeye çalışıyordu. Her zamanki gibi Kralı ve kendi canı için bir savaşa girecekti fakat bu sefer korumak istediği başka biri daha vardı. Önündeki askeri kılıcıyla tek seferde öldürürken bakışları babasının arkasında dolmuş gözlerle yalvaran çocuğa kaydı. Savunmasız gözüküyordu ve bunu görmek Yoongi'nin en son istediği şeydi.

"Baba sizi burada bırakamayız."

"Ne deniyorsa onu yapın!"

Tae istemeyerek de olsa kuzeninin kolundan tutup gizli odadan geçip gözden kayboldular.

"Tae gidip onlara yardım edelim!"

"Kendine gel Jungkook, bunu yapacak kadar silah kullanmayı bile bilmiyorsun sen bir prensin halkını düşünmelisin şimdi düş önüme!"

Ölmek üzere olan insanların çığlıkları kalenin her tarafında yankılanıyordu. Jungkook ve Tae yönünü merdiven boşluğuna doğru çevirdiğinde, güneşin batışıyla yere dökülen gölgeler gelen kötü askerlerden onları gizlemekteydi.