Yazarken çok eğleniyorum ya dudjdjdkdk Sonraki kısımlarda ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yok. Sizi seviyorum.
Umarım beğenirsiniz❤️"Ne demek Yoo Kihyun bu seansa gelemeyecek? Bu şimdi mi haber verilir? Başına bir iş gelmiş olmasın? Sana ne zaman haber verdi? Konuşsana Dal Nari-shi!"
"Bilemiyorum efendim, bana söylenen bu. Kendisi haber vermedi, arkadaşı Jooheon söyledi."
Minhyuk duydukları karşısında biraz sinirlenmişti. Görüşmenin şu an başlaması gerekiyordu ama Kihyun ortalarda yoktu ve bunu şu an öğreniyordu. Acaba başına kötü bir şey gelmiş olabilir miydi? Gerçi geldiyse bile bu onu ilgilendirmezdi. Sonuçta aralarında sadece doktor-hasta ilişkisi vardı. Kimi kandırıyordu ki? Aralarında sadece ama sadece kedi ve köpek ilişkisi vardı, her görüşmelerinde kavga etmekten başka bir şey yapmıyorlardı ama sonuçta onun hastasıydı ve güvenliği önemliydi.
Sadece hastamın iyi olup olmadığını öğrenmek istiyorum diye geçirdi içinden.
"Sana tam olarak ne söyledi peki?"
"Kihyun'un çok önemli işleri olduğunu ve bu seansa katılamayacağını söyledi efendim. Sesi biraz sinirli geliyordu."
"Şimdi ne yapıyorsun Dal Nari biliyor musun? Hemen o adını hatırlayamadığım flörtüne Kihyun'un şu an nerede olduğunu soruyorsun. Adresi hemen öğren, bu kadar önemli işi neymiş bakalım."
Dal Nari-shi başını onaylayan bir şekilde sallayarak telefonunu eline aldı. Dr. Lee'nin neden bu şekilde davrandığını anlamıyordu. Bunları düşünmeyip telefonuna odaklandı.
"Buyrun efendim, Bay Yoo'nun adresi."
Minhyuk karşısındaki genç kızın elinde duran küçük kağıdı hışımla alıp teşekküre gerek bile duymadan hastanenin kapısına yöneldi. Aslında diğer hastaları olsa sadece telefonlarını arar, iyi olup olmadıklarını kontrol ederdi fakat şu an neden arabayla kızıl saçlı olanın bulunduğu adrese gittiğini bilmiyordu. Henüz yeni yeni açılmaya başlamıştı ve tek bir seans bile aksattığında devamında gelmeyeceğinden şüphelenmiş olabilirdi. Açıkçası bu durum biraz canını sıkıyordu çünkü onun yanında kendini rahat hissediyordu.
Hayatı boyunca herkes onu pohpohlamış, hep iyi olduğunu söylemişlerdi. Bu gencin açık sözlülüğü onu etkilemişti.
Düşüncelere dalmışken navigasyonun hedef noktaya ulaşmakla ilgili bir şeyler zırvaladığını duyarak arabasını ilk bulduğu boşluğa park etti.
Karşısında yükselen kaç katlı olduğunu sayamadığı binaya doğru yürümeye başladı. Kağıtta yazılan dairenin kapısına geldiğinde içeriden elektrik süpürgesinin homurtusunu duydu. Hayır bu olamazdı değil mi? Seansa gelmemesinin sebebi kesinlikle temizlik yapmak değildir diye düşündü. Aklına böyle saçma bir fikir geldiği için kendine gülüyordu. Daha fazla beklemeden kapıyı çaldı.
"Jooheon kapıya bak. Jooheon! Sana diyorum. Gerizekalı, oraya basma daha yeni sildim!"
İçeriden gelen ses kesinlikle kızıl saçlı gence aitti. O sinirli sesi nerede olsa tanırdı Minhyuk. Birkaç homurtudan sonra kapı hızla açıldı.
"Aaa, Dr. Lee. Burada ne işiniz var? Sizi burada görmeyi beklemiyordum."
"Dal Nari, Kihyun'un görüşmeye katılamayacağını, çok çok çok ama çok(!) önemli bir işi olduğunu söyleyince onun için endişelendim. Görüyorum ki çok meşgul."
Minhyuk şaşkınlıkla evin içerisine bakıyordu. Halılar kalkmış, her yerde içi su dolu kovalar ve bezler vardı.
"Jooheon, kimmiş? Gittiyse gel de şu halıyı kaldırmama yardım et. Hiçbir işe yaramıyorsun zaten."
Kihyun'un sesinin ardından kendisi de kapıda belirdi. Sarışın olanı gördüğüne şaşırmış gibi şaşkınca bakıyordu. Minhyuk çocuğu dikkatle süzdü. Altında bir şort, üzerinde ise eski bir tişört vardı. Yanakları çok yorulduğundan olsa gerek kıpkırmızı olmuştu. Minhyuk çocuğun bu haline gülmek istese de gülemedi. Biraz kırılmıştı da. Görüşmelere bu kadar çok gelmek istemediğini bilmiyordu.
"Kihyun , rahatsız ettiğim için üzgünüm. Gelmeyince senin için endişelenmiştim fakat şu an bu endişelerimin ne kadar yersiz olduğunu fark ettim. Seanslara bu kadar zorla geldiğini bilmiyordum. Eğer gelmek istemiyorsan bir kereliğine para iadesi yapabiliriz. Hiç kimseyi zorla tutmuyoruz sonuçta."
"Bu kadar erken fark etmeniz gözlerimi yaşarttı, Dr. Lee."
"Jooheon, hesap numaran ve gerekli tüm bilgiler bizim sistemimizde kayıtlı. Para pazartesi elinize geçmiş olur. Böylece herkes rahat eder."
Sarışın olan gereken tüm şeyleri söylemenin verdiği rahatlıkla asansöre binmek için hazırlandı.
"Her şey için çok teşekkür ederiz Dr. Lee, kendinize iyi bakın."
Jooheon arkasından bağırırken Minhyuk çoktan asansörün kapısını aralamıştı. Başıyla selam verip odasına geri dönmek için içerisine bindi ve saniyeler içerisinde arabanın içindeydi.
Ofisine girdiğinde ne hissettiğini bilmiyordu. Acı, üzüntü, mutluluk? Hayır bunların hiçbiri değildi. Sadece, boş hissediyordu? Boş demişken tablosuna baktı ve kızıl saçlı gencin odası ve kendisi hakkında söyledikleri aklına geldi. Böyle söyleyince gerçekten haklı olabilirdi. Renk çirkindi. Ani bir kararla odasını baştan aşağı değiştirmeye karar verdi. İlk olarak bir klima almalıydı. Hayır hayır, en önemlisi tabloydu, tabloyu indirmeliydi. Masasının üzerine Dambi'nin küçük bir fotoğrafını koyabilirdi mesela. Tabloyu indirmek üzere masasının sandalyesini duvara doğru ittirip üzerine çıktı.
"Hiç de boş bakmıyorsun kızım, sakın üzülme olur mu?"
Dudaklarını tabloya doğru yaklaştırıp kocaman bir öpücük kondurdu. Bu Minhyuk için oldukça zordu....
Ya ben başlayamıyorum, başlarsam bile bitiremiyorum. Bir konuyu sümük gibi uzatıyorum. Şunu da yazıyım bunu da yazıyım derken bir bakıyorum hala aynı muhabbet. Yazdıklarımı da beğenmiyorum ama biraz olsun kafam dağılıyor bu yüzden yazıp sizi böyle saykoluklara maruz bırakıcam ehehehe kurtuluşunuz yok
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Calm Down || Kihyuk
Fanfiction"Her şeyi anladım ama tabloma neden laf ediyorsun?" "Köpek boş bakıyor." "Senin gözlerinden anlam akıyor çünkü. Kızım Dambi hakkında düzgün konuş."