Gökyüzüm

219 22 8
                                    

İçimde hissettiğim acı kalbimi aşarken tanıdım onu, gözlerimin içine baktığında eriyormuş gibi hissettim kendimi.

Şuan hissettiğim duygularımı ancak bu şekilde tarif edebilirim.

Ne bir telefon numarasını aldım ne de e-mail adresini! 5 gündür öylece beni bulmasını bekliyorum.

O sanki gökyüzüm oldu bir günde, gözleri bana kapıyı açtı ve bende girdim, hata mı yaptım?

Ama o kadar güzel sarılmıştı ki bana...

Onun beni bulmasını beklemek yerine ben mi onu bulsam?

Verdiğim ani kararla matematik test kitabımı kapatıp ceketimi aldım.

Cebimde olması gereken her şeyi kontrol ettikten sonra ayakkabılarımı giydim ve evden çıktım.

İçimi heyecan kaplıyor, ölü olan her şey canlanıyor gibi hissediyorum...

Bu duygu bana o kadar yabancı ki, ne diye seslensem bilemiyorum!

Neden bu kadar duygusuz bir ailede yetiştim ki?

Yağmur hafif hafif yağmaya başlayınca gülümsedim, kış mevsimini seviyorum!

Hafif bir yağmur eşliğinde onu hep gördüğüm kafeye geldim.

Her zaman olduğu yerdeydi, bu gülümsememe neden oldu.

Bir kaç günde tanıdığım adam nasıl bu içimde ki hissi hissettirebilir?

Masaya doğru yürürken beni fark etti, elinde ki karton bardaktan bir yudum içerken masasına oturdum.

"Selam." dedim biraz çekinerek.

Acaba hata mı yaptım buraya gelerek?

"Nasılsın?" deyince bana, vazgeçtim bu düşünceden.

"İyiyim, sen nasılsın?" diye cevap verdim.

"Ben de..." Aramızda bir kaç saniyelik bir bakışma geçti.

Bu bakışmayla, gözlerinin gökyüzüne açılan bir kapı olduğuna inandım.

Garson yanıma gelip ne istediğimi sordu ve bende acı kahve istedim. O gittikten sonra gülümseyerek suratına baktım.

"Buraya neden geldim bilmiyorum..." diye itirafla karışık yalan söyledim.

Neden geldiğim belli, ama ben emin değilim.

Kendimden mi emin değilim yoksa ondan mı, ondanda emin değilim.

"Olsun, okulun nasıl?"

"İyi ya, matematikte çok az bir sorun yaşıyorum, ama halledilir..." dedim tuhaf bir şekilde gülümsedim.

"Hallederiz." dedi ve sırıttı.

"En sevdiğin şarkı ne?" dedim heyecanla.

"Hım... Zor bir soru sordun, ufaklık... Buna cevabım," Love Is a Losing Game" sanırım. " dedi karar veremediği gözlerinden belliydi.

" Amy Winehouse, ha? " dedim sırıtarak.

" Elbette, sever misin?"

" Sevmem mi! " dedim yine heyecanımı içimde tutamayarak.

O da güldü biraz, gülüşünde öldüğüm adam...

Ben neden böyle hissediyorum hiç bir fikrim yok, bu his o kadar değişik ki adına ne koysam uymuyor.

" En sevdiğin kitap?" dedim yine soru sorarak.

Ben bunlara biraz önem veriyorum, insanların hayatına dair fikirleri en sevdiği kitaptan ya da şarkıdan biraz olsa da bulunabilir.

"Aşk ve Gurur. Okudun mu?"

"Hayır, kitaplığımda var ama...

Ah, o içinde ki acıyı bulup saracağım, gökyüzümü iyileştireceğim...

" Peki ya sen? "

" En sevdiğim kitap mı? "

" Ve en sevdiğin şarkı... "

" En sevdiğim kitap, bu aralar "Postacı Kapıyı Çalmayacak". En sevdiğim şarkı ise... "Warrior." dedim kararsızlıkla, gerçekten zor bir soru sormuştum ona.

"Saat geç değil mi?" dedi gülümseyerek.

"Yokluğumu fark etmezler bile." dediğimde gelmek bilmeyen kahvem geldi.

"Teşekkürler." diye mırıldandım.

"O zaman yine bir yere gidelim mi?" deyince cümlesi biter bitmez "Evet." dedim. O buna gülerken ben utançla kahvemi yudumladım.

Yağmur(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin