25

544 41 11
                                    

10 haziran

Genç kız yağmurun saçını, kıyafetlerini sırılsıklam etmesine aldırmadan sokakta yürüyordu. Şiddetli yağmurdan dolayı sokaklar boştu. Artık haziran olmasına bakmayarak yağmur yağıyordu ve hava da hiç haziran havası değildi. Bu genç kız için sorun değildi. Yazı hiç sevmezdi zaten.

Önündeki bir taşa tekme atarak yürümeye devam etti. Dikkatle etrafı inceliyordu, ama aslında inceleyecek kimse yoktu. Belki de sadece düşünüyordu. Onu sevdiğini söyleyen genç, yakışıklı adamı düşünüyordu. Daha önce babası dışında hiç bir erkek onu gerçekten sevmemişti. Belki, en yakın arkadaşı Robert dışında da. Bir anda Justin Bieberin onu sevdiğini söylemesi kızı şaşırtmıştı. Şüphelendirmişti de. Okuldaki herkes onun gerçek hikayesini öğrenmek için can atıyordu. Pek parlak bir hikayesi de yoktu. O yüzden herkesten saklıyordu bunu. O, insanların onu tanımasından korkuyordu. Gerçek onu.

Tam evinin olduğu sokağa dönecekken sert bir vücuda çarptı. Beklenmedik bir çarpışma olduğundan düşecek gibi oldu ama birisi onu kollarından kavrayarak dengeledi. Kime çarptığına bakmak için bakışlarını yukarıya çevirdi ve aynı zamanda özür sözcükleri söylemeye başladı.

"Pardon. Ben dikkat et-" Onu görünce kelimeleri ağzına tıkandı. Bir kaç saniyelik bakışmanın ardından "Sen beni mi takip ediyorsun be?!" diyerek adamdan birkaç adım uzaklaştı.

Daha saniyeler önce şoka girmiş gibi bakan adam bir anda kahkahalarla gülmeye başladı. Kahkahalarının arasından "Tanrım! Seni çok özlemişim." demeyi başardı zar zor. "Hailey Rhode Baldwin. Haftalar oldu."

"Sadece iki hafta falan."

"Demek sen de bensiz geçirdiğin günleri sayıyorsun." diyince adam, kız gözlerini devirdi. Geçmek için bir hamlede bulununca adam önünü kesti. "Lütfen. İzin ver de sana bakayım biraz."

Hailey şaşkınca ona baktı ama itiraz da etmedi. Birkaç dakikanın ardından "Bu kadar yeterli mi?" diye sordu. Yağmur ikisini de sırılsıklam etmişti ve ikisinin de hastalanma ihtimali yüksekti.

"Asla yetmez." dedi adam, ama kızın geçmesi için de kenara çekildi. Kız yanından geçtikten sonra arkasından "Şu engeli kaldırmama konusunda hala kararlı mısın?" diye bağırdı.

Kız arkaya kısa bir bakış attı ama tek kelime etmeden ordan uzaklaştı. Konuşmaktan, söylememesi gereken birşey söylemekten korkuyordu.

Adam kızın arkasından bakakaldı. Onu okul bittiğinden beri hiç görmemişti. Kız kendini okuldan, ondan tamamen uzaklaştırmıştı zaten son zamanlarda. Okulun bitmesi de artısı oldu.

İki hafta sonra onu ilk görüşünün böyle hoş bir tesadüf olması dudaklarına bir gülümseme yerleşmesini sağladı. İki hafta kısa bir süre ola bilir ama Justin için Haileyi görmeden geçen iki hafta, iki yıla beraberdi. Yine hep onu gördüğünde olduğu gibi deli gibi çarpmaya başlamıştı kalbi. Bunu asla kontrol edemeyecekti. Ama onu bu kadar kısa süreliğine görmek gerçekten yetmemişti. Yani, bir anda gelen deli cesaretiyle kızın çoktan girdiği apartmana doğru adımladı.

Dokuzuncu kat. Nihayet. Asansörden çıkarak Haileyin kapısının önünde durdu ve zili çaldı. Çok geçmeden kapı açıldı. Hailey üzerindeki bordo ince kazağı, siyah pantolonu çıkarmış, yerine siyah bir eşofman altı giymişti. Tam kapıyı açarken de tshirtini üzerine geçiriyordu.

Justin birkaç saniyeliğine gördüğü manzarayla dona kaldı ve Hailey de karşısında gördüğü Justin ile kapıyı yüzüne kapattı. Kapıyı neden öyle açtı ki? diye düşündü Justin. Ya gelen başkası olsaydı? Her halde kız az önceki karşılaşmanın etkisinde olmalıydı. Justin öyle umdu en azından.

Kısa bir aradan sonra zili tekrar çaldı ve Hailey de zil çalar çalmaz kapıyı açtı. Belli ki kapının önünden ayrılmamıştı. Hiç bir şey demeden Justinin geçmesi için kenara çekildi ve Justin de bir şey demeden içeri geçti.

Lacivert ve beyazla kaplı salona geçerken Hailey de peşinden geldi. "Konuşmamız gereken konular olduğunu düşünüyorum Hails." dedi Justin direkt.

"Tek konu şu engel mi?"

"Konu biziz aptal. Seni sevdiğimi biliyorsun."

"Ve ben de sana inanmıyorum!" diye bağırdı. Bir anda fazla çıkışmıştı. Ama bunu haftalardır içinde tutuyoru. Eninde sonunda bu konuşma olmalıydı.

Justin büyük bir hayal kırıklığıyla "Ama Drewe inanmıştın." dedi.

"Çünkü Drewin sıradan bir çocuk olduğunu sanmıştım. Tüm kızların kendisine hayran olduğu, eğlence düşkünü Justin Bieber olduğunu hiç tahmin edemezdim. Güzel oynadın!"

Justin de Hailey gibi bağırmaya başladı. "Kes şunu Baldwin! Ben sandığın gibi eğlence düşkünü, kalpsiz birisi değilim. Drewin seni sevme ihtimali hoşuna gitmiş belli ki ama beni kabul etmiyorsun!"

"Beni kendi uydurduğun birinden mi kıskanıyorsun Bieber?" diye sordu Hailey gülme isteğini zor bastırarak.

"Ben-" Justin bir an ne diyeceğini şaşırdı ama ardından "Ben Drewi uydurmadım. O benim. Gerçekten benim." diye toparladı.

"Pekala." dedi Hailey. Justine doğru birkaç adım attı. "O zaman göster bana."

Haileyin bu jestinden gaza gelen Justin de Haileye doğru birkaç adım attı ve aralarında bir adımdan çok daha az mesafe bıraktı. "Pekala."

Hailey okul bitmesine rağmen bile Bieberin böyle çabaladığını görünce şaşırmıştı. Belki de Justin haklıydı. Hoşlandığı Drewdi o. İlerde aşık ola bileceği Drew. Uzun zamandır ilişkisi yoktu, hem bu tür bir sevgiye eğer gerçekse, gerçekten ihtiyacı vardı. Bu yüzden bazı şeyleri değiştirmeye başlıyacaktı. Engeli kaldırmak da bunlardan birisiydi. Justinle zaman geçirmek de.

Dakikalar boyunca bir birlerine baktılar. Sonunda Justin aradaki çok az mesafeyi de kapatarak Haileye daha da yakınlaştı. Kafasını eğdi ve kız da kafasını kaldırarak dudakları arasındaki mesafeyi milimlere indirdi. Burun burunaydılar. Nefesleri bir birine karışıyordu. Küçük bir hamleyle dudakları birbiriyle buluşa bilirdi ve bu belki de herşeyi değiştire bilirdi.

Ama çoğu güzel an gibi bu güzel an da yarıda kesildi. Çünkü Justin aniden Haileyden uzaklaştı ve hapşırmaya başladı. Tam zamanıydı!

Haileyden içten bir kahkaha yükseldi. "O kıyafetlerle bu kadar süre durursan olacağı buydu."

Kızın gülüşü Justini de güldürdü. Az önce her ne kadar morali bozulmuş olsa da.

"Sana verecek kıyafetim yok, bilirsin minik birisi değilsin." dedi gülerek Hailey. "Ama kıyafetlerini çıkarıp bir battaniyeye sarılabilirsin ve ben de onları kurumaya bırakabilirim." dedi.

Justin bu teklif karşısında şaşırdı. Bir anda Hailey ona karşı çok iyi olmuştu. Bundan şikayetçi değildi ama birkaç dakikada neyin değiştiğini merak ediyordu. Anı bozmamak için bunu sormayı erteledi ve şüphe ile Haileye baktı.

Kız ellerini iki yanına kaldırarak "Tabi bu halde gitmek istiyorsan benim için hiç sorun yok." dedi.

Tabiki gitmeyecekti. Justin gitmeyeceğini belli ederek kaşlarını kaldırıp kafasını iki yana salladı. Hailey de odalardan birinden ona battaniye getirip kıyafetlerini çıkarması için arkasını döndü.

Kontrol etmeden attım. Yanlışlar varsa kusura bakmayın♡ Ve son zamanlarda okuma sayısı arttı. Çoook teşekkürler. Neredeyse 10k olcazzzz😍 Hepinizi seviyorum😚

YourselfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin