Bir önceki bölümün devamı olarak düşünün. Keyifli okumalar!❤
18 hazian
Justin ellerini titretecek kadar müthiş bir heyecanla zile basıp beklemeye başladı. Sanırım onunla ne kadar vakit geçirirse geçirsin, ne kadar zaman geçerse geçsin bu hiss asla geçmeyecekti. Hailey Rhode Baldwinin düşüncesi bile onu deli ediyordu.
Kız yüzünde o güzel gülümsemesi ile kapıyı açınca Justinin de yüzüne aynı şekilde bir gülümseme yerleşti. Haileyin gülümsemesi bulaşıcı gibiydi. "Hoşgeldin." dedi hala gülümseme devam ederek. O da heyecanlanmış gibiydi sanki. Değil mi?
"Hoşgeldimm." diye karşılık verdi Justin "m" harfini uzatarak. Hailey hafif bir kahkaha atıp Justinin geçmesi için yol verdi. Justin içeri geçtiğinde Hailey arkası ona dönük kapıyı kapatıyordu. Bu yüzden de yüzünü Justine çevirdiğinde şaşkınlığına ve yüzündeki sırıtışa engel olamamıştı.
Justin Bieber arkasında sakladığı küçük, mor tavşancığı yüzüne tutmuş, parmaklarıyla kulaklarını oynatıyordu. Hailey tavşanı Justinin elinden alırken kollarını boynuna dolamayı da ihmal etmedi. Justin kızı havaya kaldırarak etrafında döndürmeye başladı. Daha geldiği bir kaç dakika olmuştu ama ikisi de kahkahalar içerisindeydi. Aşk bu değil midir zaten? Birlikteyken en ufak bir şeyden bile keyif aldığınız insanı sevin.
Justin Haileyi indirdiğinde Hailey direkt oyuncak tavşana sarıldı ve "Tavşanları severim!" diye bağırdı. Justin gülümseyerek "Biliyorum." diyince Hailey "Üstelik mor benim en sevdiğim renk!" diye karşılık verdi. Justin bunu da biliyordu ya gerçi. İkisi birlikte salona geçerken "Hakkında neredeyse her şeyi biliyorum ya Hails." diye fısıldadı. Ama Hailey bunu duymuş olacak ki kafasını arkaya çevirip gülümsedi. Gülümsemesi Justinin dünyasını aydınlatıyordu sanki.
Birlikte salondaki koltuğa yerleşirken Hailey hala tavşana sarılıyordu. Justin kızı yanına çekerek kolunu omzuna attı ve Haileyin kafasını kendi omzuna bastırdı. "Ne yapmak isterim biliyor musun?" diye sordu kızın saçlarını koklarken. Hailey kafasını hayır anlamında salladı.
"Konuşmak." dedi Justin.
"Nasıl yani?"
"Konuşmak Hails. Bana sevdiğin şeyleri anlat mesela. Hemen hemen hepsini biliyorum gerçi ama.. Sevdiğin şeylerden bahsederken gözlerinde yaranan o ışıltıyı görmek istiyorum. Ya da bana beni anlat, şu an ne hissettiğini. Bilmek istiyorum. Ya da bana hayallerini anlat. Bakalım kaçını gerçekleştire bilirim. Çünkü hayattaki belki de tek amacım senin tüm arzularını gerçeğe çevirmek."
Justin tüm bunları söylerken Hailey kafasını Justinin omzuna gömmüş, gözlerini sımsıkı kapatmıştı. Justinin sesi o kadar içten, samimiydi ki, Haileye öyle bir güven duygusu aşılıyordu ki, kız bir erkeğin onu böyle seve bileceğine inanamadı. Bir süre cevap veremedi. Justin Hafifçe onu dürtüp "Güzelim?" diyene kadar.
"Pekala, ama sen de bana anlatacaksın. Anlaştık mı Bieber?" diye sordu kız kafasını kaldırıp Justinin gözlerine bakarak.
"Anlaştık Baldwin."
◇
"...başka. Hayatta en sevdiğim insan babamdı." diye anlatmaya devam etti Hailey. "Öldüğünde 8 yaşındaydım ve Tanrım.. O benim sahip olduğum her şeydi. Her şeyim elimden alınmış gibi hissettim. Ruhum bile. O gittikten sonra etrafıma duvarlar örmeye başladım. Aileme, ailemize karşı bile. İnsanları kırmaya başladım, çünkü canım çok yanıyordu ve bu acıyı nasıl durdurabilirdim bilmiyordum. Bu yüzden hiç bir şeyi umursamayan, incitilemeyen, sadece incite bilen biri gibi davranmaya başladım. Ama daha yeni yeni farkettim ki canım hep yanmaya devam edecek ve benim umursamaz bir kaltak gibi davranmam bu durumu değiştirmeyecek." Gözlerinden yaşlar akmaya başladığını Justin başparmağıyla o yaşları silinceye kadar farketmemişti bile. "Ah babam.. O daha çok gençti ve bizim önümüzde yıllarımız vardı. Daha Hollandaya gidecektik, bir köpek sahiplenecektik, hatta ben büyüyünce birlikte bara bile gidecektik. Bu hiç adil değil, anlıyor musun?" diye anlatmaya devam etti Hailey. İyice ağlamaya başlamıştı. Justin kızın başını omzuna iyice bastırdı ve gözlerini kapattı. Bu acıyı hiç bir türlü geçiremiyeceğini biliyordu.
"Bu hiç adil değil." diyerek ağlamaya devam etti Hailey bir süre. Sonunda gözyaşları kesilince koltuğa uzanarak kafasını Justinin dizlerine koydu.
O "Özür dilerim." derken Justin kızın saçlarını okşamaya başlamıştı. Hailey ağlayarak Justinin moralini bozduğu için üzgündü. Ama bunları paylaşmak da iyi hissettirmişti. Bir süre hiç bir şey konuşmadan öylece oturdular ve Justin Haileyin saçlarını okşamaya devam etti.
"Biliyor musun? Umursamaz bir kaltak olmamın bu acıyı dindirmeyeceğini senin sayende farkettim." diyerek konuşmaya başladı Hailey. Justin ona sorgulayan bakışlarla bakınca "İnsanlara kaba davrandığın için her gece kafanı yastığa koyduğunda suçluluk duyuyor ve kendini tüm hayatın boyunca bu hissle yaşamaya zorluyorsun demiştin ya. Haklıydın." diye açıkladı kız.
"Şey, kendin olmanda yardımım dokunduğu için mutluyum. Ve kendini benim seni gördüğüm gibi görmeye başladığın için de teşekkürler." Justin burnunu kırıştırarak Haileyin yanaklarını sıktı sanki bir çocuğu seviyormuş gibi.
Onun bu hareketine Hailey gülümseyerek karşılık verdi. Hoşuna gitmişti. "Ben bile gerçeği farketmezken gerçek beni gördüğün için ben teşekkür ederim."
"Biliyorsun, birlikte bir köpek sahiplene biliriz."
"Evet, birlikte bunu yapalım."
"Birlikte bara da gide biliriz."
Hailey kahkaha atarak "Eh, onu fazlaca kez yaptım ve o kadar da büyük bir olay değilmiş." dedi.
"Ama birlikte hiç yapmadık?" diye diretti Justin tek kaşını kaldırarak.
Hailey tekrar kahkaha attı. "Tamam bunu da yaparız."
Justin dizlerinde yatan Haileyi gıdıklamaya başlayarak "Belki bir gün Hollandaya bile gideriz ha?" diye bağırdı keyifle. Kızın kahkahaları tüm evi sarmıştı.
"Birlikte." diye ekledi Hailey kahkahalarının arasından. Justin hala onu gıdıklamaya devam ederken Hailey nefesi kesilmiş bir halde "Ta-tamam. D-ur." diye bildi zar zor.
Tam o sırada Justin daha fazla dayanamayacağını farketti. Şimdi tam zamanı. Eğilerek dudaklarını Haileyinkilerle birleştirdi. Kız şoktan ne tepki vereceğini bilemeyerek hareket etmeden durdu bir süre. Justinin pişman olmasına yetecek kadar bir süre hem de. Her şeyi berbat ettin Bieber!
Tam geri çekilecekken Hailey tek elini Justinin saçlarına geçirerek buna engel oldu ve öpüşüne karşılık vermeye başladı. Bu ikisi için de tarif olunamaz bir hissti. Bir birlerini öyle öpüyorlardı ki sanki dudakları oksijendi ve onlar uzun bir süredir nefes alamıyorlardı.
Öpüşleri artık gittikce derinleşmişti ve Justin Haileyin üzerine uzanır bir pozisyona geçmişti. Nefes almak için ayrıldıkları sırada "Justin.." dedi Hailey nefes nefese. Bu ses tonu Justini çok fazla tahrik ediyordu. Tekrar kızın dudaklarına yöneleceği sırada Hailey geri çekildi. "Anlatma sırası sende! Kaçmak yok Bieber." diye bağırdı. Justin ona inanmayan gözlerle baktığında kahkaha atmaya başladı ve Justinin üzerinden kalkması için altında kıpırdanmaya başladı.
Justin hoşnutsuz bir şekilde Haileyin üzerinden kalkarak tekrar koltukta oturur pozisyona geçti. Derin derin nefesler alıyordu ve Hailey Justinin dudağının altında küfr ettiğini de duymuştu ama umursamadı. Önlerinde bunu yapmak için koca bir ömür vardı sonuçta.
Kafasını tekrar Justinin dizlerine yerleştirerek "Hadi." dedi kız, "Bekliyorum."
Ve Justin anlatmaya başladı.
Not: Justinin anlattıklarını yazmadım çünkü hikayesi bildiğimiz Justinle aynı (dünyaca ünlü lanet olası parlak bir star olması hariç sdksjdsj) Aslen Kanadalı, annesi ve babası ayrı ve s.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir çünkü ben beğendiiim. Biliyorum, aradan 1 sene geçti ve okunma, vote, yorum sayısı o kadar düştü ki.. Yine de size hak veriyorum ama hikayemi final yapmadan da yarım bırakmak istemedim. Umarım bu son bir kaç bölümde bana destek olursunuz (gelecek bölüm büyük ihtimal final) Aklımda güzel bir final var gibi gibi🙄
Lütfen yorum yapın ve vote verin. Son bölümlerde mutlu olmaya ihtiyacım var, hikayeyi mutlu bir şekilde, sevilerek bitirmeye. Sizi seviyorum❤