Aynı dere kenarında yaşayan kurt ile kuzu, ne kadar barış içinde olabilir ki? Kurt acıkıncaya kadar. Pe ki ya adalet? Ya kuzu sadece ot çiğnemeye yarayan ve yürümekten başka bir meziyeti olmayan iki tırnağını bıçak gibi keskinleştirmeli, yada kurdun dişleri ve pençesini iyice köreltmeli. İşte bu insanın adaleti. Ya Tanrılar o ulaşılmaz gururlu tanrılar. Zeus, Poseidon, Apollo, Athena v.s. Onlar için neydi adalet ve nasıl bir adaletle insanları yönetiyorlardı. Kurt için mi o kuzuyu dereye gönderiyorlardı? Kurdun onu parçalaması sırasında kuzunun dualarını duyabiliyorlar mıydı? Kuzunun duaları onlar için ne ifade ediyordu... Hiçbir şey.
Tanrıların adaletsiz olduğu ve insanların vicdan ve adaletini kıskandıkları için hep o vicdan dolu ve adil insanlar bir biri ardına başlarına gelen olumsuzluklar, kötü olaylardan dolayı ya kötü bir insan olmaya mecbur bırakılmış ya da başlarına gelen her kötülüğü haksızlığı bir kılıç darbesi gibi yüreklerinde taşıyarak acılar dayanılmaz olduğunda ise tanrıların son kılıç darbesiyle öleceklerdi. İşte grek tanrılarının adaleti buydu. Artemisia başına gelen her zorlukta tanrılar önünde diz çökmüş onlara sunu adamış ama gökten herhangi bir yanıt gelmemişti. Ondan yüreği buruk ve böyle asiydi. Apollo, Athena, Zeus, Poseidon, hepsine ayrı ayrı az mı yalvarmıştı. Her seferinde aynı hezimet...
Artemisia , Suda ki dalgalanan aksine bakıyorken yarım yamalak görünen aksine geçmiş gözlerinin önünden akıp gidiyordu, Tıpkı marsyas çayının kıvrımlarından akan berrak su gibi.
Artemisia;
-"Ah Marsyas ah, sende bu tanrıların adaletsizliği ve kıskançlığı yüzünden çok çektin". Dedi ve uzun uzadıya akıp giden suya bakıp olduğu yerden ayağa kalkıp bağırdı; "Apollo işte buradayım marsyas gibi benimde derimi yüz, hain Apollo!.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİSİA
Historical Fictionİ.Ö. 5. yy.da Ege kıyılarında Persler ve Grekler arasında ki o güne kadar eşi benzeri olmayan bir savaşın kaderinde çok önemli bir rol üstlenen efsane kadın savaşçı, ilk kadın amiral Artemisia'nın hayatını konu alan hikaye...