......
Biraz soğuk ve penceresi dahi olmayan bu hücrede, çürümek üzere olan insanlar. Dardanus'un henüz sayabildiğine göre 19 gün geçirdiği, kimisi tecavüzcü, Kimisi katil 8 kişi ile birlikte paylaştığı hücre, mahkûmların tuvaletini dahi buraya yapmaları sebebiyle iğrenç kokan bir yerdi. Sırf bu koku bile cezaların en büyüğü gibiydi diğer mahkûmların En azından bir kısmının uyumasını bekleyip tuvalet ihtiyacını gidermek de Dardanus için ayrı bir eziyet oluyordu. Yıllardır Orada duran bazı mahkûmlar Dardanus'un bu durumunu komik buluyorlardı. Zaten taşlardan örme duvarın boylu boyuna sürdüğü koridordan gelen bir ışık huzmesi ile birbirlerinin yüzünü dahi çok zor görüyorlardı.
Elinde meşale ile 2 muhafızın duvardaki gölgesi görüldü. Mahkûmlardan birkaçı korkudan tir tir titriyorlardı. Dardanus, galiba idam mahkûmu diye düşündü. Elinde bir sürü kilit olan bir adam hücrenin Demir parmaklıklı kapısının önünde durdu. Elindeki anahtarlardan birisi ile kapıyı Açmadan önce, "içinizde söylediklerim harici duvara doğru dönsün ve otursun, ismini söylediklerim benimle gelecekler" dedi ve Dardanus ile hemen yanında duran mahkûma, " sen ve sen, ikiniz yaklaşın kapıya" dedi ve yavaş yavaş hareket eden diğer mahkûmlara bağırdı. "hadi pislikler seri olun, dönün o pis kıçınızı artık" dedi. Mahkûmlar duvara dönünce gardiyan kapıyı açtı ve Dardanus ile diğer mahkûmların çıktıktan sonra kapıyı kilitleyip, " hey pislikler tamamdır dönebilirsiniz" diyerek Dardanus ile diğer mahkûmun bir gardiyan önlerinde iki gardiyan yanlarında olmak üzere koridordan yürütmeye başladılar. Koridor karanlıktı, adamların yüzü zor görünüyordu. Koridorun sonunda Demir Parmaklıkların olduğu yere kadar yürüdüler gardiyanlardan bir tanesi elindeki anahtarla demir parmaklık kapısını açtı. Gardiyanlardan birisi kapıdan geçti ve diğeri Dardanus ile diğer mahkûmun Kapıdan geçmesi için eliyle işaret etti. Dardanos ve diğer mahkûm kapıdan geçerek yürümeye başladılar. Arkada kalan gardiyan ise kapıyı kapatarak onlara yetişti.
Koridorun sonundaki bir kapı gözlerine ilişti sağ tarafta duran kapıdan içeriye gardiyanlardan birisi girerek, dışarıda bekleyen Dardanus ve diğer mahkûma arkadaki gardiyan seslendi. "hadi ne bekliyorsunuz girin içeriye" Dardanus ve diğer mahkûm bu söz üzerine içeriye girdiler. İçerideki odada bir tane berber gelenlere traş ediyordu. Gardiyan berbere "bu saçı sakalı birbirine karışmış yaratıkları tekrar adama çevirebilir misin, Artemis'in huzuruna çıkacaklar" berber Gardiyana göz ucuyla bakarak "bizim işimiz bu"dedi. Bir odun kütüğü üzerinde oturan askere "haydi kalk artık, Artemisia fazla beklemez" diyerek ayağı ile adamın altında duran kütüğü ittirdi. Dardanus'un yanında duran iri yarı ablak suratlı gardiyan, Dardanus'un kolundan ittirerek "Hadi otur" dedi. Dardanus boş kalan kütüğün üzerine oturdu. Berber Dardanus' un üzerini bir örtü ile boynundan itibaren kapattı. Elinde ki minik bir baltayı andıran keskin tras bıçağını önce hızlı bir şekilde bir yere sürtüp Dardanus'un sakallarını kesmeye başladı. Dardanus'un saçı ve sakalları tamamen kesildikten sonra diğer mahkûmu da saç sakal tıraş edip gardiyanlar tarafından odadan çıkartılıp kalenin girişinde bulunan büyük bir alana çıkartıldıklar. Dardanus buraya ilk geldiğinde de bu girişi görmüştü. Lakin burada Dardanus ve yanında ki ismini bile bilmediği mahkûmdan önce gelen başka mahkûmlarda vardı. Biraz sonra bir muhafız mahkûmlara "hadi bakalım gidiyoruz, eğer Artemisia'nın huzurunda bir olumsuzluk yapan olursa kellesi gövdesinden ayrılır bilginiz olsun," dedi. Bütün mahkûmların saçları ve sakalları kesilmişti sakal kesmenin bazı mahkûmların onurunu kırmak için mi, yoksa daha temiz görünsünler diye mi yapıldığı bir muammaydı. Kalenin içindeki dar sokaklarda ikişerli sıra halinde 4 muhafız önde 6 muhafız arkalarında yürümeye devam ediyordu. Sokak boyunca uzanan duvarlar ve duvarların yapıldığı taşların soğuk çehresi bir mahkûm gözüyle sıkıcı olsa gerekti. Lakin o kadar zaman Zindanda kalan mahkûmlar için açık havayı ve güneşin aydınlattığı o taşları görmek bile paha biçilmezdi. Dar Sokakların nihayet bulacağı yok diye düşünürken Dardanus, En öndeki muhafızları komutanı, iki muhafızı nöbetçi olduğu iki kanatta açık bir kapının önünde durdular. Nöbetçilerden bir tanesi iç kısımdaki bir kölenin seslenmesi ile mahkûmların ve onları getiren muhafızların geçmesine izin verdi kapı büyükçe bir avluya açılıyordu avlunun ortasında içinde bir at büyüklüğünde Fil Heykeli ve kavisli hortumunun yukarı kalkık ucundan su akıyordu. Duvardaki süslemelerin mükemmel bir işçilikle yapıldığı besbelliydi avluya açılan koridorların birisinde devasa bir muhafız çıktı ve mahkûmların tek sıra halinde dizilmesini istedi, diğer muhafızlar da mahkûmların arkasında sıralandı ki iki adam ile Adrastos ve Artemisia konuşarak avluya girdiler. Iki adamın Yunan değilde Pers komutanlardan olduğu aşikârdı. Devasa adam onları görünce eğilerek selamladı Artemis mahkûmların önünde durdu ve daha önceden belirlenen mahkûmların Yere bakan gözleri ve Artemis ile göz göze gelmemek için bakışlarını yerden ayırmamaları gerektiğini hepsi iyi biliyordu. Artemisia tek tek hepsine baktı Dardanus önüne geldiğinde onun Yere bakan gözlerinin ve yüzünün sanki bir yerden tanıyor gibiydi Belki arada bulunan muhafızlar ve Pers komutanların yanında ağırlığından ve isimlerinden ödün vermedi. Tekrar diğeri Pers komutanların yanına geçerek devasa muhafıza Pirosus dedi pirosus mahkûmlara yaklaşarak yukarıdan baktı. En baştakinden başlayarak sen dedi mahkûm bir adım öne çıktı ve Pirosus "suçun nedir" dedi. Mahkûm gözlerini yerden kaldırmadan "demirciyim vergi ödemedim efendim dedi" 2. sıradaki mahkûmun arkasına geçip elindeki sopa ile ittirip bir adım öne çıkmasını sağladı ve Peki sen dedi 2. Mahkûm "hırsızlık 3 tane keçi çaldım efendim" dedi. 3. mahkûm Pirosus'un sopasının sırtına dokunması ile öne çıkıp "hırsız bir adamı döverek öldürdüm halka arz olan bir yerde" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİSİA
Historical Fictionİ.Ö. 5. yy.da Ege kıyılarında Persler ve Grekler arasında ki o güne kadar eşi benzeri olmayan bir savaşın kaderinde çok önemli bir rol üstlenen efsane kadın savaşçı, ilk kadın amiral Artemisia'nın hayatını konu alan hikaye...