ArtemisiA Karia Satrabı
Artemis ve Adrastos'un bulunduğu kafesli araba durdu. Başlarına geçirilmiş olan çuval yüzünden hiçbir şey göremiyorlardı. Lakin kulaklarına gele sesler kalabalığın varlığının işaretiydi. Seslere bakılırsa kalabalık bi hayli çoktu. Biraz sonra kafesin kapısı açılarak ikişer asker Artemisia ve Adrastos'u ittirerek bir yere götürüp iplerle ellerini yukarıda ki demir halkalara bağladılar, başlarında ki çuvalları çıkardılar ve bu odanın kapısını kapattılar. Odanın ufacık penceresinden halkın toplandığı yer görünüyordu. Bir cenaze töreni vardı. Yakılması için güzelce istiflenmiş odunların üzerinde bir ceset yatıyordu. Adrastos bu cesedin Lygdamis e ait olduğunu fark etmiş ama üzüntüsünü gizlemeye çalışıyordu. Artemisia'nın olduğu yerden Lygdamis'in cesedini görememesi iyi miydi yoksa kötü mü? Adrastos nasıl söyleyecekti Artemisia'ya acı gerçeği. Çok zor bir durumdu, Adrastos kendi üzüntüsünü unutmuş sadece Artemisia'nın bu gerçeği öğrendiğinde nasıl üzüleceğini düşünmeye başlamıştı. Adrastos'un gözlerinde ki acı ifadeyi gören Artemisia
"Adrastos babam da mı tutsak, ne görüyorsun dışarıda?"
Adrastos acı dolu gözlerle bakarak, "evet orada" diyerek yutkundu.
Biraz sonra ise Oliates konuşmaya başlamıştı.
"sevgili Karia halkı, biz bugüne kadar Mylasa ve Haikarnassos olarak ekmeğimizi, şarabımızı paylaştık. Düşmanlarımız birdi, dostlarımızda öyle, Tanrılarımıza beraber sun yaptık, birlikte tapındık, ölülerimizi saygıyla son yolculuğuna uğurladık, tıpkı bugün burada toplanma sebebimizin maksadı gibi.
Sevgili kardeşimiz Lygdamis Naxos'tan buraya geldiğinden beridir, bir misafir gibi değil onu bir kardeşimiz olarak kabul ettik. O iyi bir savaşçıydı ve elinden geldiğince görevini başarıyla tamamlayarak sonunda hayatı nihayet buldu. Üzgünüz lakin bu kritik bölgede her an bu boşluğu bu acıyı fırsat bilecek düşmanlarımız var. Bu sebepten bu önemli ve bir o kadarda zor görevi Karia'nın 2. Adamı olarak değil de bu toprakların bir neferi olarak üstlenmek istiyorum. Bunun için Karia ve Mylasa'nın ileri gelenlerini burada huzurunuza davet ettim." Diyerek hemen birkaç metre sağında ki genel olarak ihtiyarlardan oluşan grubu işaret etti ve aralarından bir ihtiyara eli geldiğinde durdu.
"Sevgili Karia'lılar vereceğiniz karara biat edeceğimi huzurunuzda beyan ederek sözü sevgili Adnos'a birakıyorum." diyerek birkaç adım geriye çekildi. Oliates'in bıraktığı yeri 70 yaşlarında ufak boylu, biraz sararmış beyaz sakallı bir ihtiyar aldı. İhtiyar Adnos fazla beklameden söze başladı;
"Babam, babamın babası ve ondan öncesi bu topraklarda çıkan başağı işledi, ekmek yaptı, Zeytini işledi yağ yaptı, Egenin sularında avlandık, savaştık, kadınlarımız çocuklarımızı bu topraklarda dünyaya getirdi, bu denizin sularında yıkadı. Ben Atina'dan Truvaya, Truvadan buralara kadar bir çok yer gördüm. Lakin burada ki topraklardan daha verimlisini, burada ki kadınlardan daha güzelini görmedim ve burada ki şaraptan daha tatlısını tatmadım. Bu yüzden gün birlik olma günüdür. Sizden Mylasa ve Karia'yı beraber yönetebilecek bizim içimizden biri olan Oliates'i desteklemenizi ve ona hep birlikte bu zorlu görevi ifa edebilmesi için yardımcı olmaya davet ediyorum."
Halkın toplandığı yer, bu konuşmayı alkış sesleri ve Oliates, Oliates diye desteklediklerini belirten nidalarla inlemeye başladı. Oliates'in yüzünde ki zafer kazanmış bir komutan edasıyla halka bakarak tebessüm etmesi farkedilmeyecek gibi değildi. Lakin çok az bir Halikarnaslı Lydamsin ölümünden dolayı Oliates'ten şüphelendikleri için ne alkışlıyor nede Oliates diye bağırıyorlardı. Sadece suskun bir şekilde olanları izliyorlardı. Halkın ileri gelenlerinden birçok kişi genelde 50 yaş üstü söz sahibi olarak görünen ihtiyarlardan oluşan bir grup ta Oliates'i destekliyordu. Toplanan çoğunluğun alkış sesleride bunun en bariz kanıtıydı. Artemisia ve Adrastos'ta kapatıldıkları her mahkuma nasip olmayacak normal yaşanabilecek odalar için berbat lakin bir mahkum için bir lütuf sayılabilecek odada halkın seslerini ve alkışlarını duyabiliyorlardı. Adrastos'un ağzından dökülen sözlerle Artemisia'nın umutları iyice karanlığa gömüldü. Adrastos; "sonumuz geldi işte" Artemisia ; " bugün veya başka bir gün sonuçta Tanrıların kılıcı gırtlağımıza dayanmayacak mı sanıyordun, Adrastos" dedi ve gülümseyerek devan etti. "öldürmeleri için dua edelim, zaten esaretle yaşamak ölümden beter." Adrastos dişleri görünecek şekilde hafifçe gülerek, "ölmek mi, benimle henüz tanışmamış kadınlar için bu haksızlık olur".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİSİA
Historical Fictionİ.Ö. 5. yy.da Ege kıyılarında Persler ve Grekler arasında ki o güne kadar eşi benzeri olmayan bir savaşın kaderinde çok önemli bir rol üstlenen efsane kadın savaşçı, ilk kadın amiral Artemisia'nın hayatını konu alan hikaye...