THERMOPHALAE SAVAŞI
Öğleden sonra Leonidas ve hoplitler Thermophalae geçidinde yerlerini almışlardı. Hemen yan tarafta uzanan kayalıklar ve diğer tarafta Artemision Boğazının suları Leonidas gökyüzüne bakıyor ve bir taraftanda sağ tarafında duran denize bakıp sanki birini bekliyor gibiydi. Sonunda boğazın güneyinden görünen gemilerin gelişiyle Leonidas'ın kimi beklediği belli olmuştu. Birazdan boğazda elliden fazla gemi olmuştu. Bir filika Leonidas'ın bulunduğu yere doğru gelmeye başlamıştı. Sonunda karaya gelen filikadan Themistokles ve yanında Nesterios ve bir muhafız vardı. Themistokles Leonidas'ın olduğu yere çıktı. Leonidas; "Perslerden önce gelmeniz mutluluk verici" diyerek dalga geçti. Themistokles gülümseyerek "toparlanıp bir donanma oluşturmak bir hayli bizi yordu, lakin buna değdi." Leonidas baktı gemilere ve gülümseyerek; "pers donanmasının karşısında kaç gün dayanabileceksiniz?" Themistokles "siz Thermophalae geçidini tuttukça bizde denizden gelecek saldırılara engel olacağız yani siz dayanabildiğiniz sürece biz buradayız" dedi. Leonidas "hmmm desene işiniz zor çünkü biz burada bir hayli uzun kalmayı düşünüyoruz" Themistokles "o zaman bizde bir hayli uzun süre burada kalacağız" diyerek gülümsedi. İki komutan bir hayli konuşurken yanlarında bulunan Nesterios'a Leonidas ve Themistokles daha önce ki oluşturdukları planlarını ve düşüncelerini aktardıktan sonra tekrar filikalara binerek uzaklaştılar.
Hava kararana dek beklediler, henüz Pers askerleri gelmediğinden ve geliş noktaları sadece buradan olabileceğinden beklemeye devam edeceklerdi. Gecenin ilerleyen saatlerinde Leonidas ve beraberinde on kadar savaşçı ateşin başında konuşuyorlar ve ileri noktalarda ki nöbetçilerden haber bekliyorlardı. Gecenin en etkili haber verecek olan işareti tepelerin uç noktalarına yerleştirilmiş olan odun yığınlarını ateşleyecek nöbetçilerdi. İlerleyen saatlerde ateşin karşısında gözleri kapanmış olan Leonidas bir atın ayak sesleri ile irkilerek uyandı. Eli ister istemez kılıcının kabzasına gitmişti ki gelenin kendi nöbetçilerinden birisi olduğunu anlayınca elini iki yana salıp, lütfen Perslerin gelişinden başka bir haber olmasın dercesine baktı. Gelen atlı asker atından inerek Leonidas'ın önünde selamını vererek "Kral Leonidas Pers ordusu geliyor ve çok kalabalıklar" Leonidas boşluğa nefret dolu bir bakış atarak "tam istediğim gibi" dedi. Nöbetçi askerin yerinde başka birisi olsaydı boş boş konuşan yersiz cesaret ile söylenen bir adam sanırdı. Lakin nöbetçi asker Leonidas'ın yersiz konuşmayacağını ve şimdiye kadar her söylediğinde haklı çıktığını çok iyi biliyordu. Tüm Spartalılar Krallarının ne denli ciddi olduğunu çok iyi biliyor ve onun arkasında ölmek ve öldürmek için hazır duruyorlardı. Leonidas'ın emri ile Spartalılar tüm savaş hazırlıklarını yapmış ve hazır bir şekilde beklemeye başladılar. Henüz hava aydınlanmaya başlarken meşalelerin ışıkları görünmüştü ve Pers askerlerinin gürültüsü de ne kadar kalabalık olduklarının işaretiydi. Lakin fazla yaklaşmadan uzaktan görüş mesafesinde durdular. Henüz yerde ki taşlardaki ıslaklık geceden kalan nemden sanki her yere yağmur çiselemiş gibiydi. Güneş doğarken Xerhes denizden ve karadan yunanlıların kendilerini beklediğini gördü. Xerhes planlarını devreye sokmadan önce savaşmadan teslim olmaları için bir girişimde bulunacaktı. İki elçi göndererek bu işi kan dökmeden halletmek belki yunanlılar için daha iyi olacak düşüncesi içerisinde elçileri gönderdi.
Perslerden iki atlının üzerlerine geldiğini gören Leonidas en önde birkaç adım daha ileri çıkarak onu karşıladı. Gelen elçiler bir mızrak atımlık mesafede durarak atından indi altın bir tas alıp matarasında ki suyu içine doldurdu ve yürüyerek Leonidas'ın yanına geldiler. Önde ki elçi yunanlıların dillerini bildiği için söze başladı;
Kral Leonidas, size tüm dünyanın gerçek hâkimi Ahameniş İmparatorluğunun ve diğer imparatorlukların en büyüğü, İmparatorlar imparatoru yüce Xerhes'ın merhametini ve dostluğunu getirdim" diyerek ona elinde ki suyu yukarda tutarak dizlerini büküp sundu. "bu suyu ve arkadaşımın elinde ki kâsede duran toprağı kabul ederseniz İmparatorumuza biat etmiş olacaksınız" dedi. Leonidas "sizce buraya kralınıza biat etmek için mi geldik" arkasında duran hoplitlerin sert bakışları ve gözlerinde ki kararlılık zaten elçilere gerekli cevabı veriyordu. Lakin yine de son sözü Leonidas söyleyecekti. Leonidas suskunluğunu bozdu ve "git ve kralına söyle savaşmak için hazırlığı bittiyse gelsinler" dedi. Elçi "ayrıca yüce imparatorumuz Xerhes, siz spartalıların şu anda bir festivalde olduğunu biliyor ve kutlamalar için gerekli zamanı size verecek dün 1. Günü olduğunu biliyor ve bunu takip eden 4 gün boyunca sizden gelecek bir saldırı olmadığı sürece size saldırmayacağını bildiriyor" dedi ve elçi oradan uzaklaştı. Xerhes gelen elçileri dinledikten sonra festivalde olsalar dahi onlara güvenemiyordu, şüpheci bir yaklaşımla bu küçücük 300 kişilik birliğin bir yem olduğu ve saldırıya geçince bir tuzakla karşılaşacaklarını düşünmeye başlamıştı. Yaklaşık 100 kadar atlı ve yayadan oluşan seçme askerlerini çevreyi araştırmaları için gönderdi. Geldikleri yöne doğru da birlikler yerleştirilmek üzere yola çıktı. Çünkü bu durum Xerhes için anormal bir durumdu ve Maraton savaşında ki yunan ordusu bile bunun yanında görkemli kalırdı. Xerhes bu küçük birliğe tam emin olmadan saldırmayacaktı. Çünkü düşüncesizce yapılacak bir hamle kötü bir yenilgi ihtimali olmasa bile veya büyük bir kayıpla sonuçlanabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİSİA
Historical Fictionİ.Ö. 5. yy.da Ege kıyılarında Persler ve Grekler arasında ki o güne kadar eşi benzeri olmayan bir savaşın kaderinde çok önemli bir rol üstlenen efsane kadın savaşçı, ilk kadın amiral Artemisia'nın hayatını konu alan hikaye...