"O kadar çok merak ediyorsan söyliyim o zaman benim için değerli olan bir şey ondaydı ve zarar verilmesin diye borcu ödemeyi kabul ettim oldu mu?"
Jungkook bu sefer yoongi için bu kadar değerli olan şeyin ne olduğunu merak ediyordu.
"Çok değerli olmalı böyle bir borcu ödediğine göre."
"Evet öyle"
Jungkook yoongi'nin kendisine bakarken değişen bakışlarını farkedememişti. İki yılın özlemini gidermek istercesine bakıyordu.
"Benden isteseydin belki bulup getire bilirdim değerli olan şeyi."
Yoongi tebessüm ettiğinde jungkook'un bakışları oraya kaymıştı ve içini bir anda huzur kaplamıştı.
"Gerek kalmadı zaten şu an bende."
Bu düşünce içini kıpır kıpır yapıyordu. O gün cesaret edip kapıya dayanmasaydı bu gün belkide yanında olamayacaktı.
Jungkook şaşırmıştı kolayca geri alabileceği bir şey sanarak daha önce almalıydı diye düşündü.
"Sevindim." Sadece bunu diye bilmişti sorusunu sormuş yatlrım yamalak olsada cevabını almıştı daha soru sormamalıydı.
Ama merak denilen illet peşini bırakmıyordu. Ve yakın zamanda da bırakacağa benzemiyordu.Ortam durgunlaştığında ikiside tuhaf hissetmişti.
"Dersler nasıl gidiyo?" Ortamın havasını değiştirmek için ortaya böyle bir soru atmıştı.
Bir haftadır eve uğrayamasada her gün jin'den en ince ayrıntısına kadar haberini alıyordu. Aynı takip edemediği zamanlarda jimin'e takip ettirip haber aldığı zamandaki gibiydi.
"Güzel gidiyo jin hyungla iyi anlaştık ders analatımıda iyi yani sıkıntı yok."
Yoongi kafasını sallayarak onaylamıştı.
"Ben bir hafta daha eve uğramaya bilirim bu yüzden seni kontrol edwmem fazla derslerine odaklan olurmu."
Bu durum jungkook canını sıkmıştı büyüğüyle zaman geçirmek istedikçe daha da uzaklaşıyorlarmış gibi hissediyordu.
Hırçın bir şekilde "hadi ama seni merak ederken nasıl derslere odaklanabilirim ki." Ağzından kaçırdığı şeyle gözleri kocaman olmuştu.
Utançla yerinden kalkarak hızla odasına koşmuş ve kapıyı kapatmıştı. Arkasında mutlulukla gülümseyen yoongi'den haberi yoktu.
Yoongi'nin telefonu çaldığında gördüğü isimle ciddileşmişti.
"Efendim"
"Yoongi buraya bir adam geldi."
"Ee banane bundan."
"Adam seni sordu burda olmadığını söyleyince sinirle etrafı dağıtmaya başladı."
"Tamam yarım saate gelirim. Peki kim olduğunu söyledimi?"
"Hayır söylemedi. Patronda o esnada buradaydı ve baya sinirlendi. Adam depoda bağlı duruyo şu an çabuk gelmeye bak."
Yoongi azında bir kaç küfür geveledi ve tamam diyerek telefonu kapattı.
Jungkook çarpan kapı sesiyle irkilmişti birazda kırılmıştı. En azından giderken kendisine haber vermesini dilerdi.
Ama yoongi yine bir şey söylemeden kapıyı çarpıp çıkmıştı. Ders için eve jin hyungu gelsede yalnızlıktan sıkılmıştı. Dışarıda çıkamıyordu. Ve yarım saat önce büyüğüne sorusunu yanıtlarsa kendisinin sözünü dinleyeceğini söylemişti.
Bu durumda yine kendine sinirlenmişti. Yarım yamalak ögrendide noldu. Sorulara soru eklendi o kadar. Saf olmasına rağmen olaylarla ilgili herkesten geride geldiğini çoktan farketmişti.
Şu an aklındaki düşünceler nereye gitti? Neden gitti? Gittiğinde ne yapacak? Biriylemi bulusacak? Bunlardan ibaretti düşüncelerini başka yöne çekemiyordu.
-----
Yoongi bardan içeri girdiğinde her gece gördüğü ortamla karşılaştı. Çevresinde olan şeylere tepki vermiyorudu dans edenler, içki içenler, öpüşenler, birbirini odaya sürükleyenler hepsine alışmıştı. İnkanı olsa böyle bir yerde bir dakka bile durmazdı ama öyle bir inkanı yoktu.
Namjoon adamın olay çikardığını söylesede ortada hiçbir iz yoktu çünki böyle ortamda olay birden oluşur, birden ortadan kalkar ve her kez bir şey yaşanmamış gibi devam ederlerdi.
Endişeyle kendisine yaklaşan namjoon'u gördüğünde gerilmişti. Ama etrafına yansıtmıyordu.
"Sonunda geldin patron depodaki sorunu halletmeni söyledi işi olduğu için yarın görüşücekmiş senle."
Gürültülü ortamda konuşmak istemediği için kafa sallayarak onaylamış ve en alt kattaki depoya gelmişti.
Depoda gördüğü kişiyle sinirleri gerilmişti onca şey yetmiyormuş gibi birde bu adamla uğraçmak geriyordu yoongi'yi
"Oğlumu sen kaçırdın dimi piç."
Yoongi duyduğu ovlum kelimesiyle yumruklarını sıkmıştı.
"Hani şu eziyet ettigin mi?" Sinirle konuştuğunda adamın hırçınlığı azda olsa yok olmuştu.
"Oğlum nerde? Eve geri getir çabuk."
Yoongi ikinci defa oğlum kelimesiyle sıktığı yumruğu adamın yüzüne geçirmişti.
"Oğlum demiyceksin lan duydunmu beni jungkook'u bundan sonra bir daha göremiyceksinde." Cümlesini bitirdiğinde bir yumruk daha geçirmişti adamin yüzüne.
Namjoon'a dönerek "patrona söyle ona bir oyumcak getirdim adamla istediğini yapabilir."
Sözlerle adam oldugu yerde tepinerek küfürler etmeye başlamıştı fakat yoongi takmayarak depodan çıktı. Namjoon ise şaşırmıştı yoongi'yi ilk defa böyle görmüştü. Soğuk biri olsada kolay sinirlenmezdi o kadar kişi sarkıntılık yapsada sinirlenmeyen kişi nasıl böyle bir şeye sinirlene bilirdi.
Patronu arayarak yoongi'nin söylediklerini ilettiğinde buraya geldiğini ögrenmiş ve yoongi'ye patronu beklemesini söylemişti.
-----
Patronun odasında koltukta beklerken kapının açılmasıyla yüzünü buruşturdu patronları bir kadındı ve sürtüklük yapmaya bayılırdı. İşe girdiğinden beri kendisine en çok sarkıntılık yapan kişiydi.
Kadın takıntı haline getirdiği kişiyi gördüğünde siniri gitmiş ve gülümsemeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I HOPE🍀YOONKOOK🍀
FanfictionHerkes terk etmişti beni keşke bende terk edebilseydim ama ne o kadar cesurdum nede umudumu kaybetmiştim. Belki bir ihtimal birinin beni bu hayattan kurtarmasını bekliyorum. "Ufakta olsa umudum vardı"