En Güzel Gece part 2

50 5 4
                                    

Eylem'den

Dans bittikden sonra Kemal ellerimi sıkıca kavradı ve beni koşarak merdivenlere sürükledi. Merdivenlerden çıkmaya başladığımızda sürekli olarak "nereye gidiyoruz?" Yada "yavaş düşeceğim!" Tarzı şeyler söylüyordum.

Kemal'in odasına gelsiğimizde ise durduk. Kemal kapıyı açıp içeri girdi. E tabi beni de arkasından getiriyordu. İçeri geçince kapıyı örttü ve arkadan kilitledi daha sonra ise kitaplığın kenarındaki kilitli eski kapıyı bir anahtarla açtı ve kapıyı açarak içeri girmem için kibarlık etti. İçeri merakla girdiğimde ise gördüğüm manzara beni büyülemişti.

Arka bahçeye açılan hem tek balkon hemde tek çıkıştı. İkinci kattaki bu o kadarda büyük olmayan balkon Arka bahçedeki kuru güllere ve sarmaşıklara bakıyordu. Gökyüzündeki kocaman dolunay balkona ışık veriyordu. Tamda bu vakti beklemiş gibi.

Kemal balkonun parmaklıkların üzerine oturdu ve elini uzatarak benimde oturmamı sağladı. Bu muazzam manzara karşısında sözler kifayetsiz kalırdı. Ben ise bu bahçenin sahibini merak etmeden duramadım:

Eylem-Kim bu bahçenin sahibi kim? Belli ki birşey olmuş buranın sahibine..

Kemal-Kendileri öldü..

Eylem-Kimdi?

Kemal-Sultanım.. babaannem.. eskiden Babaannem Bade Kayahan ölmeden önce buralarda hep Pudra pembesi güller vardı.. hepsini hergün özenle sulardı,bakımlarını yapardı.. biz daha 10-12 yaşlarında falandık.. çok yaramazdık. Ama asla babaanem bizden bıkmazdı. Ablam ve Gülfidanda yardım ederlerdi babaanneme. Sonra annem piknik masası hazırlardı. Ona da Begüm yardım ederdi..

Eylem-Begüm kim?

Kemal-kuzenim.. Almanyada okuyor.. çok çalışkan bir kızdır. Küçük kız kardeşimiz gibi birşey... birkaç haftaya dönecek.

Eylem-Peki sonra ne oldu?

Kemal-O lanet gün annem babam ve babaannemi kaybettim. Daha sonra ise dedem kapılarını kilitledi buraların. Ben bu anahtarı kopyalattım.. yani aslında buraya gelmemiz Yasak..

Eylem-Benimde öyleydi.. Annem ışık saçardı heryere. Babama çok aşıktı. Lisa Teyzem Mehmet babam Banu Teyzem Mustafa amcam.. çok güzel bir ailem vardı..

Kelimeler dudaklarımızdan dökülürken ağır duygularımız kalbimize bir hançer misali bir daha ve bir daha saplanıyordu. Artık dayanamıyordum. Ağlayacak kadar duygusallaştığımda kemal beni kollarının arasına aldı ve "Aşağı inelim bizi burada görürlerse kötü olur" dedi.

Kafamı olumlu anlamda salladım ve aşağı indik. Herkes ile şen şakrak konuşmak hoşuma gidiyordu. Belki de ilk defa aile sıcaklığı hissetmiştim. Akif dedem bizi hemen benimsemişti. Biraz daha konuşsak onunla belki bizi nüfusuna bile alırdı. Bu muazzam dakikalar Gülşah ablanın karnını tutup inlemeleriyle son buldu..

Barış'dan

Ezgiye o denli yaklaşmıştım ki sanki ilk defa bu kadar harika gülüyormuş gibi hissediyordum. Lakin harika dakikalar ablamın sesleriyle son buldu..

Gülşah-Aaaa! Aaaa!

Gülfidan-Abla!

Akif-Kızım

Devrim-Abla!

Herkes o tarafa doğru yönelirken ablam yere yığılmıştı. Sanırsam doğuruyordu. Birkaç dakika sonra ablamı zar zor arabaya bindirdik ve bitmeyen gecenin fitili ateşlenmişti.

Hastaneye geleli yaklaşık iki saat olmuştu lakin bu inatçı yeğenim doğmak bilmiyordu. Hastane koridorunun kenarında yere oturmuş bekliyordum. Bazıları ayakta geziniyor bazıları ise kantine gitmişti ki omzumda hissettiğim dürtüyle Ezginin geldiğini gördüm. Elindeki su şişesini bana uzattı ve karşıdaki koltuğa oturdu. Uzunca sadece havadan sudan yada hayatlarımızdan bahsettik ve işin garibi bir dakika dahi sıkılmadık...

Şebnem'den

Sonunda doğan bebeğin sesleri ve çıkan doktorla odaya alındığında görebileceğimizi öğrenmiştik. Herkesin mutlu olduğu nadir anlardan olan bu an herşeye değerdi içeri girdiğimizde ise gördüğüm tatlı manzara beni büyülemişti. Ozan o kadar tatlı bir bebekti ki yanakları pamuk şeker gözleri mavi boncuktu..

 Ozan o kadar tatlı bir bebekti ki yanakları pamuk şeker gözleri mavi boncuktu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Ozan ve Gülşah👆)

MeftunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin