Bir Gece Eğlenmek-part 2

73 4 0
                                    

Ezgi'den

Usul usul kırmızı şarabımı içmekten bıkmıştım. Şebnem dans ederken kendini kaybetmiş belkide o çocuğa meftun olmuş, Eylem ise ortalıklarda görünmüyordu. O çocuğun kardeşi bana döndü ve sohbet etmeye başladık:

Barış-Barış ben sizin isminiz ne?

Ezgi- Ezgi ben okuyormusunuz?

Barış- Evet! İstanbul üniversitesi mimarlık fakültesinden gelecek hafta mezun olacağım sen?

Ezgi- Ben de istanbul üniversitesi Hukuk fakültesinden gelecek hafta mezun olacağım lakin seni ilk defa görüyorum.

Barış- ben seni birkaç defa uzaktan görmüştüm o yüzden sordum

Bu cümleden sonra derin bir nefes alıp geri verdim. Ve Eylem'i aramak maksadıyla kibarca izin aldım ve masadan kalktım lavaboya ilerlediğimde kapıda bir bayın beklediğini ki bu bayın Eylemin dans ettiği bay olduğunu fark ettim.

İçeri girdiğimde Eylem baya kusuyordu. Ona yardım ettim ve onu bir nebze de olsa temizledim. Ruju silinmiş ve hafif bir pembelik bırakmış rimeli ise tamamen akmıştı. Şuan düz saçlarıyla o kadar saf duruyordu ki. Dışarı çıktığımızda Eylem hava almak istediğini söyledi ve dışarı çıktı. Arkasından da o dans ettiği bay çıkmıştı.

Kemal'den

Eylem'in arkasında çıktım çünkü bu halde onu yanlız bırakırsam başına kötü şeyler geleceğini biliyordum. Yanına vardığımda yalpalayarak yavaş adımlarla usulca ilerliyordu. Öyle yavaş ilerliyordu ki topukluları ses bile çıkartmıyordu. Yanına sokuldum ve dudağımı aralayıp konuşmaya başladım:

Kemal- Eylem! Nasıl böyle güzelsin?

Eylem-hhahahaha saçmalama tipime bak! Bir et yığınıyım makyajım aktı ve üşüyorum! Miyop falan mısın sen? Gözlüğünü unutmuşsun herşey 144p!

Bu sözünden sonra kahkahalar attık. Ama gerçekten güzeldi. Benim güzellik kavramım bu kızdı tam anlamıyla. Kısa balık etli ve tatlı. Ben uzun incecik kızları seven biri değildim. Niye böyleydim bende bilmiyordum lakin bu kıza aşık olmuştum. Fakat aklıma takılan şey üşüyorum demesiydi. Üzerimdeki takım elbisenin ceketini üzerine örttüm ve üşümesini engelledim. Deniz kenarına oturduğumuzda ise yan yana oturduk ve birbirimiz hakkında bilgi edinmeye çalışıyorduk:

Kemal- Hadi bana hayatını anlat sarhoş kız!

Eylem- Ben Ezgi ve Şebnemle doğduğumuzdan beri arkadaşız, ailelerimizde. Biliyormusun Şebnemin annesi yabancı idi. Bizim yunanistanda bir evimiz var yazlık baya büyük bir yer. Annelerimiz babalarımız hep oraya giderlerdi tatile. O yıl biz daha 5 yaşındaydık. Mehmet babam işleri yüzünden gelemedi biz gemideydik. Gemi battı.. sonra herkes öldü. Sadece ben şebnem ezgi ve Figen abla hayatta kaldı...

Bunları söylerken bir anda duygulandı ve gözyaşlarına hakim olamadı. Bana sımsıkı sarıldı ve belki dakikalarca ağladı.

Kemal-Benimde ailem bir kazada öldü! Annem babam babaannem ve Gülfidan vardı arabada. Eve geliyorlardı. Bir ayyaş onlara çok hızlı çarptı. Babaannem annem ve babam öldü ama gülfidan hayatta kaldı. Ben çok az anne sevgisi gördüm onun dışında hep ablam kardeşlerim ve dedem vardı..

Devrim'den

Şebnem baya güzel bir kızdı. Sarı saçları mavi gözlerı uzun ve ince vücuduyla tam bir mankendi. Dansımız bittikden sonra barmenin önüne geçip iki bira istedik. Lakin salonda Kemal ve Şebnem'in arkadaşı yoktu. Benim çapkın kardeşim ise ilk defa bir kız karşısında titriyordu. Baya komikti ki gülmemek için dudaklarımı ısırmaya başlamıştım. Saat dörde geliyordu ve artık gece bitiyordu yarın ki ölümcül baş ağrımı sabırsızlıkla bekliyorum...

MeftunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin