Ezgi'den
Artık hava kararmaya başlamıştı. Eylem sürekli Kemal'den malumat alıyor, Şebnem ise zannımca süprizden haberi yoktu. Şebnem'i doğum gününün kutlanacağı mekana geldiğimizde her yer karanlıktı elimizde poşetlerle bize sorular soruyordu.
Şebnem-Nereye geldik kızlar her yer kara-
Daha Şebnem sözünü bitiremeden ışıklar açıldı. Sekiz katlı doğum günü pastası Şebnem'in önüne getirildi ve herkes onun doğum gününü kutlamaya başladı. Şebnem'in mutlulukdan gözleri dolarken biz ona sıkı sıkı sarılıyorduk. Gözüm pencereye kaydığında ise birinin bizi izlediğini farkettim. Benim ona baktığımı görünce ortalıkdan kayboldu.
1 saat sonra..
Şebnem'den
Hayatımda geçirdiğim en güzel doğum günüydü. Şuan ise Devrim'in kollarında huzurun kokusuyla sarhoş oluyordum. Lakin Ezgi ortalarda yok gibi görünüyordu. Birkaç dakika sonra ise Barış endişeyle etrafa bakınmaya başladı:
Barış-Yok yok yok!
Devrim-Ne yok Barış?
Barış-Ezgi Yok!
Eylem-Bende görmedim.
Figen-Belki lavaboya gitmişdir.
Barış-Heryere baktım yok!
Şebnem- Ne demek yok!
Bahar-Bahçeye bakalım!
Ezgi'den
Şebnem'e hediyemi getirmek için bahçeye çıkmıştım. Lakin arkamdan gelen seslerden ve burnuma tutulan bezden sonra hiçbir şey hatırlamıyordum. Şimdi ise uzun beyaz bir limuzinin içinde uyanmıştım. Karşımdaki alımlı ve güzel kadının beni pür dikkat izliyordu. Siyah şapkası, kürkü, büyük gözlüğü ve pahalı takılarıyla tam bir sosyete hanımıydı. Sanki çok uzun zaman önce bu kadını biliyordum lakin beynim bu kişinin kimliğini belirlemekte güçlük çekiyordu. O alımlı kadına sorular sormaya başladım:
Ezgi-Kimsin sen!! Ne istiyorsun benden? Durdurun arabayı inece-
Daha cümlemi tamamlamadan kapılar kilitlenmişti. Ona hafif ağlamaklı gözlerle bakıyordum. Ama o ciddiyetini hiç bozmayarak mat bordo rujlu dudaklarını aralayıp konuşmasına devam etti:
X-Kim olduğumu bilsen beni asla affetmezsin Ezgi. Sen hariç Şebnem ve Eylem de beni affetmez. Mehmet ve Figen'de affetmez..
Bu ses bana o kadar tanıdık geliyordu ki sanki bu kadın bana çok yakın olduğu kadar o kadar da uzakdı. Doğum günü mekanının yanına geldiğimizde ise kapı otomatik bir şekilde açıldı ve bana bakmaya başladı:
X-Anneni özledin mi Ezgi?..
İşte bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Gözlerimden süzülen inci taneleri ile kadına dolu dolu baktım:
Ezgi-Evet..
X-Âla.. bende..bende çok özledim..
Barış'dan
Bahçeye çıkıp heryeri aramaya başlamıştık ki karşıdaki beyaz uzun limuzinden Ezgi gözlerinden dökülen yaşlarla çıktı. Ben ise o tarafa dönüp Ezgi'ye baktım:
Barış-Ezgi!!!
Figen-Ezgim!!
Herkes ona bakarken limuzin ortadan kaybolmuştu. Ezgi ise olduğu yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Yanına hızlı adımlarla gittiğimde bende yere çöktüm. Bana sımsıkı sarıldı ve nefes alamayacak kadar ağladı.
Barış-Ezgi.. Ne oldu?
Hıçkırıklarından konuşamayacak duruma geldiğinde kızarık yüzüyle bana bakıyordu. Birşeyler söylediğinde ise adete kekeliyordu.
Ezgi-A-An-Annem...
Eylem Şebnem ve Figen abla bize merakla bakmaya başlamışlardı.
Figen-Ne olmuş Banu teyzeme Ezgi?!
Ezgi-O.. O y-yaş-yaşıyor... O.. Onu g-gördüm..
Şebnem-Ne demek yaşıyor Ezgi?!
Ezgi-G-gördüm o-nu
Barış-Tamam Ezgi.. Hadi içeri geçelim
Selaamm!! Bu bölüm Ezgi'nin annesini dirilttim ehyehey! Kadının hikayesi kadar Ezginin ağlamalarıda o kadar iç burkar olacak kendinizi hazırlayın sizleri koca koca öpüyorum^-^
Banu Ersoy-Zeynep Cündübeyoğlu
(Ezgi'nin Annesi)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meftun
Fanfiction"Neden bu kadar güzel gülüyorsun ki.." Elimizde bulunan üç adet kızımız Eylem Şebnem ve Ezgi zengin züppe üç adet oğlana sadece aşık olmayacaktır. Ailevi meseleler,eski aşklar doğumlar ve ölümler gibi şeylerde olacaktır. O zaman bu deli kızların hik...