Franbuazlı Cheescake vs Balık Ekmek

27 3 0
                                    

Şebnem'den(multideki şarkıyı açın)

Devrim'le dolaşmanın bu kadar harika olduğunu bilsem daha önceden isterdim. Ben ev bakmaktan nefret eden Şebnem gitmiş,Yerine bu heryeri gezmek isteyen kız gelmişti. Beşiktaş'da yanan evimizin yakınıdaki ev çok tatlı ve küçüktü. Sekiz katlı binanın sekizinci katındaki güzel ferah evi satın almak çok hoşuma gitmişti. Çünkü bu amerikan mutfağı tek seven ben olmayacaktım ve bunu gayet iyi biliyordum.

Devrim'le ev alma muhabbeti bittikden sonra bir kafede kahve içmeye karar verdik ve bu yeni aldığımız rengarenk çiçeklerle dolu evin altındaki kafede kapıya yakın bir masaya oturduk. Kafeden burnuma dolan hanımeli kokusu,beşiktaşın meydanının yakınlarından gelen sokak sesleri beni mesut etmişti. Garson gelince en çok sevdiğim tatlıyı isteyecektim tabikide. Franbuazlı cheescake. Devrim ise çok düz bir seçim yaparak orta şekerli türk kahvesi seçmişti.

Siparişleri beklerken ki o tatlı muhabbeti belki herşeye değişirim diyebilirim size. O kadar tatlı bir biçimde havadan sudan konuştuk ki saatlerce farklı farklı konularla onunla konuşabilirdim. Siparişler geldiğinde ise Devrim'in bana şaşkın şaşkın baktığını gördüm.

Devrim'den

Franbuazlı Cheescakeini bir hamlede kendi aldı ve hızlı hızlı yemeye başladı. Bende ona şaşkın şaşkın bakıyordum. Yerken ki yüzündeki o kocaman tebessüm o kadar tatlıydı ki bende yüzümdeki küçük tebessüme engel olamadım.

Devrim-Yavaş ye Şebnem boğulacaksın!

Şebnem-Yovoş yoyoyorom zoton!

Koca koca şişmiş yanaklarından konuşamıyordu bile. O kadar tatlıydı ki galiba onu bir pandaya benzetmeye başlamıştım. Ama ne yalan söyleyebilirim o her haliyle çok güzeldi. Kahvemi yavaş yavaş yudumlarken Şebnem ağzındaki koca cheescake yığınını çiğnemeye çalışıyor ben ise ona dişlerimi gösterecek sıcak bir gülümseme ile bakıyordum.

Ezgi'den

Sonunda ev alışverişi çilesi bitmişti. Yarın eşyalar taşınacak ve temizlik yapılacaktı. Yani uzun lafın kısası bir gece daha bu beylerle yatacaktık. Tamam. Kabul ediyorum dün gece çok çekilmezdim lakin ne bileyim Barış'la kavga etmek bile tatlı geliyordu bana. Aklımdan gelen bu düşüncelerle arabaya bindik. Eylem arabayı kullanıyor Yanına Kemal,arkasına Barış yanına da ben oturmuştum. Birkaç dakika sonra ise Şebnem beni aradı ve bir kafenin konumunu attığını oraya gelmemizi istediğini söyledi.

1 saat sonra..

Eylem'den

Kafede o kadar şeker bir sohbet vardı ki size anlatamam. Aynı zamanda öğle yemeği saatinin yaklaşmasıyla menü istememizle ben bir tedirgin olmuştum. Kemal beni öküz zannetmesin diye sırf pirzolalar sandiviçler varken ben sezar salata isteyecektim ki Devrim bir anda çıkışıp:

Devrim-Ne lan bunlar böyle doğru düzgün yemek yok! Gelin Eminönünde balık ekmek yemeye gidelim üff orada ne güzel olur!

Şebnem-Aslında uzun zaman oldu bencede oraya gidelim ne dersiniz?

Ezgi-Harika olur hadi kalkın!

Gülfidan'dan

Bu konu beni germeye başlamıştı. Hayatımda aşka dair birşey olmamış ve olmasınıda istememiştim. Lakin dedemin kararlarına karşı hiç önyargılı olnazdım. Olamazdım. Dedem ne istiyorsa ne karar verdiyse o olmak zorundaydı. Bende en tatlı gülümsememi takınarak dedeme döndüm:

Gülfidan-Kiminle izdivacımı uygun görürsün dedeciğim!

Akif-Yılmaz ailesinin en büyük oğlu Ferit'i uygun gördüm sana Gülfidan'ım. Ferit Yakışıklı,Başarılı ve Saygın biri. Seninlede yaşıt. Ben ailesiyle konuştum. Dünden razılar. Sende hazırsan bu izdivaca Bir aya kalmaz nişan bile beklemeden Şanımıza yakışır bir düğünle işi bitiririz senin de yaşın geçiyor hem! Çok iyi anlaşacağınızı düşünüyorum kızım..

Biliyordum ki dedemin hayatındaki en büyük isteği torunlarını mürvetini görüp ölmekti. Ve bende sırf o üzülmesin diye onu bozuntuya vermeden başımı hafifce salladım. Yarın zannımca onunla tanışacaktım..
Müstakbel eşim"Ferit Yılmaz"ile...



MeftunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin