Sırat köprüsü gibi bir ömür de koştuk hep düşmemeye çalışarak en derine.Alev alev yükselen bir ömürde yanmak üzere misafir idik oysa.Bir oraya bir buraya süzülüverdik kuşlar misali, gökyüzünde bir türbülans fırlattı bizi uzağa.Rüzgara karşı koşmak,dalgaya yüzmek gibi zor şeylere tutulduk.Her seferinde sıyıran kurşun yaraları acıları geçse de izi kalan.Bir yürek tutunmaya çalışan dallara,tutunacak dal bulamayan dalları kırılan.Kuşlar giderken umutlarımızı da aldılar.Nerede o eski aşklar o memur gibi çalışan posta güvercinleri nerede o yerlere düşen mendiller dağları delmeler çölleri aşmalar...NEREDE? Biz her şeyi basitleştiriverdik sokaklarda haya eksikliği herkesin ağzında bir "köyden temiz kız alırız zaten"düşüncesi o köylerdeki kızlarda kalmadı sayeniz de bu devirde.Devrin yazarları bile tat vermiyor eskiler gibi nerede Nazım hikmet,Necip Fazıllar nerede Asaf Halet çelebiler kalmadı o eski tatlar o eski aşklarla söndü gitti.Bir şiiri günlerce bekleten yalnızca bir kelime için belkide aylarca, onlar bitti artık.Onun yerine ergen kitapları ile doldu her taraf bir kütüphanede yeni bir tat alacak yazar bulamamak ne kadar acı oysa.Neyse uzun lafın uzunu kalemimizden geldiğince dökülüyoruz sizlere dilimiz vardığınca elimiz yettiğince yazıyoruz.Yürüdüğümüz yollarda tökezlememek dileğiyle iyi geceler hüzün..