LUHAN ~4~

57 8 7
                                    


- New York!!!

Dördümüz aynı anda zıplayarak bağırmıştık. Şuan NY'da olduğuma inanmıyordum. Küçükken kurduğumuz hayallerimiz bir bir gerçek oluyordu ve tüm bu olanlar beni, bizi büyülüyordu.

Bir süre orada sessizce durup etrafa baktık. Havası bile farklıydı buranın. Diğerlerine baktığımdaysa, hepsinin suratında huzurlu bir gülümseme gördüm. Ben de gülümsüyordum. İnanılmazdı, gerçek gibi gelmiyordu. Şuan hayallerimizin şehrindeydik. Hayalim olan mesleği yapacaktım, yanımda sevdiklerimle. Bu şehirde yaşayacaktım. Uzun zamandır olmadığım kadar huzurluydum. Etraftaki kalabalığın seslerini duymuyordum bile. Sonsuza kadar huzurlu kalabilmeyi diledim.

Sonra Baek odunu konuşarak, huzurumu aldı ve göremeyeceğim kadar uzağa fırlatıp attı. Her ne kadar bu üçünü sevsem de, bazen çok mal olabiliyorlardı.

- Bu bizim toprağı öpmemiz gereken kısım değil mi ya?

- Neden toprağı öpelim Baek hyung?

- Kyungsoo, sen film izlemiyor musun? İnsanlar filmlerde ülkelerine geri döndüklerinde toprağı öperler.

- Birincisi, biz filmde miyiz? İkincisi, ülkemize dönmedik; yeni bir ülkeye geldik. Üçüncüsü, izlemiyorum. Zamanım olmuyor.

- Kyungie~ İlla filmde olmaya ne gerek var? Yapalım işte. Ayrıca, nasıl bir insanın film izlemeye zamanı olmaz?!

- Baekkie hyung~ (evet normalde aegyo yapmayan kişiye aegyo yaptırdım; mutluyum, gururluyum😂) Sevgilisi olan insanların zamanı olmaz ama senin anlayacağını sanmıyorum.

- Çok konuşma.

- Üzülme o kadar hyung. Hoşlandığın erkeklerin senden hoşlanmaması senin suçun değildi. Ama sonuç olarak bol bol film izleyebilirsin, bu tür saçma canlandırmalar da yapabilirsin.

Kyungsoo, Baekhyun'u iyi kızdırmıştı. Kyungsoo, aramızdaki en küçük olsa da en büyüğümüz gibiydi. Eğer bize hyung demeseydi biz yaş sıralamasını unutup ona hyung derdik. Kyungsoo'nun üzerimizde böyle bir etkisi vardı. Bu yüzden Baek; ona fiziksel olarak saldıramaz, sadece sözlerle cevap verebilirdi.

- Luhan hyung, Jongdae... Tutun beni, yoksa dayak yiyeceğim.

Gülüp konuyu değiştirmeye karar verdim.

- Baek; normalde toprak öpme fikri bana da çok saçma gelse de, bugün güzel bir gün. Ama şöyle yapalım. İçimizden sadece biri öpsün, biri de onu kameraya çeksin. Diğer iki kişi de izler. Kimin öpeceğine oyun oynayarak karar verelim isterseniz. Eğer aklınız biri yoksa?

- Hyung, doğruyu söylemek gerekirse; aklımda sen vardın. En büyüğümüzün yapmasının daha zevkli olacağını düşünüyordum. Ama Kyungsoo'nun dediğinden sonra aklımda Kyungsoo var.

- Benim hiçbir fikrim yoktu ama, madem Baek hyung beni düşünüyor; ben de onu düşünüyorum.

- O zaman üçe kadar sayalım ve herkes birini göstersin.

Jongdae'nin fikriyle üçe kadar saymış ve hepimiz, toprağı öpmesini istediğimiz kişiyi gösterdik. Baek ile Kyungsoo birbirini göstermişti; ben Kyungsoo'yu, Jongdae ise Baek'i göstermişti. İkiye ikiydi. Jongdae ile gösterilmemenin sevinciyle birbirimize sarıldık.

- İkiniz kendi aranızda taş, kağıt, makas oynayın. Ben de bu sırada telefonumu hazır ediyim.

Jongdae gülerek telefonunu çıkardı. Şimdiden videoyu çekmeye başlamıştı.

- Neden biz yapıyoruz ya? Dördümüz birlikte yapalım işte.

- Olmaz Baek. Boşuna mı kazandık biz? Hadi oynayın artık.

Bir süre daha Baek'i ve Kyungsoo'yu ikna etmeye çalıştık. En sonunda oynamayı kabul etmişlerdi.

- Baek, çoğunlukla öneren kaybeder ve önerdiğini yapar. Dikkatli ol bebeyim.

- Sus, Jongdae! Dikkatimi dağıtıyorsun!

'Taş, kağıt, makas' dedikten sonra birkaç saniye süren sessizlikten sonra hepimiz bağırmaya başlamıştık. İkisi de taş yapmıştı ellerini. Bu yüzden tekrar oynadılar. Bu seferkinde ise; Kyungsoo makas, Baekhyun kağıt yapmıştı. Baekhyun toprağı öpecekti. Hepimiz bir öncekinden daha sesliydik ve saçma hareketler yapmaya başlamıştık. Ayrıca Baek, Jongdae'ye vuruyordu.

- Hadi Baek, öp artık toprağı.

- Hyung, öpmesem~

- Az önce bana o kadar söylenmiştin hyung, hadi öp.

- Ama, buralar hep beton; toprak yok ki buralarda. Burada kaldırımdaki ağaçların altındaki toprak alan çok küçük. Başka da yok.

- Koskoca Amerika'da toprak vardır elbet bir yerde Baek. Eğer bu küçük yerle yetinmezsen, borcun olur. İstediğimiz zaman öpmek zorunda kalırsın. Tahmin edersinki, hiç hoşlanacağın zamanlarda istemeyiz.

- İyi be, yapıyorum. Ben ceza alacağım diye de birden Jongdae'ye mantık geldi.

- Hadi Baek, videonun süresi çok uzadı.

Baek, oflayarak toprak alanın oraya gitti ve küçük bir öpücük kondurdu. Fakat bu bize yetmezdi.

- A, Baek her zamanki gibi bize güzel şeyler gösterecek demek ki. Zaten Baek'den de bu beklenirdi. Küçük bir öpücük kondurmaz toprağa Baek.

- Haklısın, Luhan hyung. Mesela ben kaybetseydim ve yapmak zorunda alsaydım; küçük bir öpücük kondurur kalkardım. Ama Baek hyung, bu konuda en iyimizdir.

Baek'in tam kalkıp gideceği sırada bunları söylediğimizde; fena gaza gelmişti. Kalkmadı, oraya oturdu. İki avucuyla da toprak aldı ve toprağı yavaş yavaş dökerken havaya öpücükler attı. Bir yandan da poposunu sallıyor ve oynatıyordu. (Anlatamamış olabilirim diye açıklayayım dedim. Baek, dizlerinin üstünde dik bir şekilde oturdu. Ve poposuyla, vücudunun üst kısmınında dalga gibi hareketler yapıyordu😂) Biz gülerken, Jongdae ona tezahürat yapıyordu.

- Hadi, Baek! Süpersin be Baek! Daha seksi ol, Baek! Daha hızlı, Baek! İşte böyle! Baekk!

En sonunda Baek bitince, Jongdae de videoyu kaydetmiş; sonra da hepimize atmıştı. Halen gülüyorduk. Etrafıma baktığımdaysa, çok fazla kişinin bize anlamsız anlamsız baktığını gördüm. Artık yeni evimize gidip yerleşmenin vakti gelmişti.

- Hadi çocuklar, yeni evimize gidelim.

Onayladılar ve ilk bulduğumuz taksiyle eve doğru gitmeye başladık. O zaman, araba almamız gerektiğini farkettim.




Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin :))

New City New Life (NEW1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin