EYLÜL
Aferin kızım iyi yaptın, aradın. Ne yapacaksın şimdi, ne diyeceksin çocuğa tanımıyorsun bile! Bir dakika ya ne düşürdüm ki ben nasıl ya şirketi dururken Sirkeci neden of bu ne şimdi anne kızının şu halini görsen ağlardın.
Sahi ne giysem? Etek-gömlek kombini iyi olur bence Seda lazımken niye ortada olmazsın ki? Önce duş almakla başlayayım hazırlanmaya sonra sade bir makyaj yeterli olur. Çok güzel olacak. Ama bu heyecan ya kötü bir şey olursa? Tamam, sorun yok her şey güzel olacak. Seda ne dedi;"Ne kaybedersin ki zaten şirketi aradın derdin işti senin dimi Eylül tamamen iş." Allah'ım, yardım et.
"Alo Seda balım ne yapıyorsun kaçta geleceksin bakalım?"
"Neyin var sen gelişimi gidişimi sormazdın?"
"Nasıl anlatayım ki? Bak şimdi aradım, o yoktu, ortağı Ozan Bey ile görüştüm. Yalnız sesi çok güzeldi. Bir şey düşürmüşüm."
"Saf mısın kızım ya?"
"Ne alakası var saflığımla?"
"Bence seni zarflamış çocuk."
"Anlamadım."
"Akşam ararım canım git sen."
"Tamam canım."EDİZ
Boşuna kardeşim demiyorum. Adam görüyor çırpınışımı. Ara be esmer güzelim ara bir yolu olmalı haklısın Ozan vapura gitmeliyim başladığımız yere...Ne yapıyorum ben yakalanmamam gerek Ozan'da gidemedi bir türlü gitsin öyle çıkayım dimi delikanlılık bizde kalsın.
Hatunum bekle beni eminim orada olacaksın. Yine bu telefon kalbimle alıp veremediğin ne dostum sen dur esmerim arasın.
Yok, olacak gibi değil. Şantiyeye gidiyorum dediğim halde yemediği apaçık ortada. Hem görüyor kardeşinin halini hem de sinir bozucu bakışlarını üzerimden eksik etmiyor. Sonra da şerefsiz dediğim zaman kızıyor. Haklıyım oğlum haklıyım.
Şimdi buna iyi insan lafının üzerine arar mı demeli yoksa iti an çomağı hazırla mı?
"Alo Ozan neredesin? Ben Sirkeci'ye geldim. Nerede o Kerem iti?"
"Gelmek üzere düşer şimdi oraya."
"İyi ben içeri geçtim."
E çocuk kaşıma gözüme aramayacaktı tabi Kerem oğlum bugün anana seni doğurduğu için lanet edeceksin. İnan bana hiçbir anne senin gibi bir oğlu olduğu için bu denli pişmanlığın dibine vurmayacak.
İşte geldik hadi bakalım...YAZARDAN;
Ediz başına geleceklerden bihaber dip bucak Kerem'i aradı. Aradı ama bilmediği büyük mucize onu beladan koruyup Mevla'ya götürüyor.
Dakikalarca iki farklı köşeden izlendi Ediz evet Ozan kardeşinin öfkesini seyrediyordu. Bir yandan da karşılaşmalarını diliyordu.
Eylül ise seyretti, seyretti defalarca hamlede bulundu ama gidemedi tutulduğu adama. Ozan haklıydı kaçmazdı bu şapşallık ve sonunda beklenen oldu.
Ediz gözleri ellerinde olan Eylül'ü fark etti. Önce panik oldu; Öyle ki hemen önünde duran halatı bile fark etmedi ve takıldı. Eylül tam da o anda kaldırdı başını ve göz göze geldiler.
Ediz ayaklanırken aynı anda Eylül'e gülümsüyordu. O kısacık beş dakika bu şirin çifte ömür gibi geldi adeta.
EDİZ
Oha bu kızın ne işi var burada ah lanet olası! Bu demiri kim koydu buraya? Ozan oğlum belanı...
Nasıl lan nasıl yaptın bunu? Rezil de oldum. Gel de git şimdi kızın yanına hoş gitsem ne diyeceğim ki?
EYLÜL
Şaka maka gidiyoruz. Allah sonumu hayır etsin. Morale ihtiyacım var benim yoksa bu yol bitmez.
"Alo anne nasılsın? Çok özledim seni."
"Bizde seni çok özledik yavrum."
"Anne duana ihtiyacım var."
"Ne oldu bir tanem? Korkutma beni."
"Anne ben şey ya âşık oldum."
"Kızım bu çok güzel bir haber neden üzgünsün o halde?"
"Anne adını bile bilmiyorum. Çok karışık kafam belki şuanda sevgilisiyle vakit geçiriyor. Ben burada onu hayal ederken!"
"Benim bebeğim fena halde tutulmuş tatlım gelmemi ister misin?"
"Gerek yok anne sen dua et ne olur hakikaten iyi hissetmiyorum. Keşke bir yolu olsa? Ama bu da geçer değil mi? Hani sen derdin ya her karanlığın sonu aydınlıktır diye."
"Aynen öyle kızım sadece sabret senin için hayırlı olan oysa ve nasibin ise muhakkak gelecektir. Bir yerde tekrar karşılaşacaksınız kızım inan bana."
"Haklısın anne inşallah olur. Çok heyecanlıyım inanamazsın."
"Dualarım seninle bir tanem dikkat et seni üzmesine sakın izin verme."
"Teşekkür ederim görüşürüz annecim."
Çok mu abarttım acaba? Siyah kalem etek, beyaz gömlek yalnızca parlatıcı ve rimel sadeliği sanırım yine elden bırakmadım. Yol gittikçe uzuyor mu yoksa sana varmamı mı istemiyor? Ben bu muamma ile çelişirken kalbimin adeta maratona hazırlanır gibi atması ne kadarda acımasızca.
Doğru yolu bulmam gerek
Bugün beni sevmen gerek
Ben sen, sen diye sayıklarken
Seninde bana gelmen gerek
Eğer bana gelirsen
Bu aşk bize ödül gibi gelecek
Öylesine dalıp gitmişim ki taksicinin seslenmesi ile kendime gelebildim. Düşüncelerimden sıyrılmam çok fazla vaktimi aldı. Taksiden indim ama bedenimi hissetmiyordum. Allah'ım nerede bu insanlar sanırım ben yeryüzünden ayrılıyorum yoksa başka açıklaması olamaz bu duygu karmaşasının.
Tamam, ben sakinim etrafa göz attım ama yoktu görünürde sessizce bir köşede oturup etrafı süzdüm. Henüz gelmemişti. Kalbim bugün benden nefret ediyor.
Ben bu kadar heyecanla bugün buraya yığılırım. Ne ılık rüzgâr, ne de dalgaların dinginliği sakinleşmemi sağlayamadı.
Aklımı alan adama sunacaklarımı düşündükçe kalbimi alev alıyordu. Ah be bir bilse bir bilse beni ne hale getirdiğini bu kadar gecikir miydi hikâyeme?
Aldığım karar ile pişman olmaktan deli gibi korkuyorum ya gelmezse ya boşuna hayal kuruyorsam...
Evet, geldi işte geldi. Sanki bir şey arıyor gibi. Yoksa biriyle mi buluşacak? Hayır, Ediz bana gel ne olur bana gel. Ben mi gitsem yanına of ne kadar da zormuş bu durum.
İşte sonunda fark etti beni ah hayır, düşme panikle kıpırdandım, alt dudağımı ısırdım. Ama gülümsemeden de edemedim.
Bu kadar yavaş olmak zorunda mısın ama ya? Hadi koşup atlayacağım şimdi kucağına başımı yavaşça sağa sola çevirip düşüncelerimden uzaklaşmaya çalıştım.
Bu arada Ediz yanıma gülümseyerek ulaşmıştı bile. O dudaklarının yanındaki gamzene hapset beni gözlerine ölünür senin. Allah'ım neyin ödülünü gönderdin bana bu tapılası adamla.
EDİZ
Ve geldik yolun sonuna Ozan'a zaten minnettarım ama Kerem'e teşekkür edeceğim aklımın ucundan geçmezdi.
Her şer de bir hayır var lafı bence buna söylenmiş. Eğer o gün Kerem'in peşine düşmeseydik ben esmer güzelimin şuan tebessümünü göremeyecektim.
Yavaş adımlarla yaklaştım yanına yutkunup
"Selam" dedim. Allah'ım daha güzel gülünemez.
"Selam"
"Ne güzel bir tesadüf bu artık tanışsak mı ne dersin Ediz ben" dedim. Sanki çantasına kartı atan ben değildim.
"Eylül ben memnun oldum tanıştığıma"
Bir şiirin satırları gibi naif çıkıyor dudaklarından sözcükler.
"Memnun oldum bende."Memnun olmak ne demek mümkün olsa kanatlanıp uçacağım.
"Ozan Bey mi söyledi aradığımı? Bana bir şey düşürdüğümü söyledi. Ama sizin gelmenizi beklemiyordum."
"Bir şey mi düşürmüşsünüz. Anladım beş dakikanızı rica ediyorum hemen geleceğim."
"Tamam, buradayım zaten."
Büyük bir sinirle aradım Ozan'ı aç o telefonu da seni halka mal edeyim.
"Alo Ozan neredesin sen?"
"Yoldayım ben trafik var."
"Aramış Eylül şirketi benim niye bundan haberim yok."
" Tesadüf olsun dedim Ediz niye sinirleniyorsun."
"Nasıl sinirlenmeyeyim oğlum kız yanımda senin gelmeni bekliyormuş."
"Saçmalama oğlum beni niye beklesin senin için rol kestim ben kıza."
"Tamam, kapat."
Sinirli adımlarla yanına gittim gergin olduğu titreyen ellerinden anlaşılıyordu Eylül'ün.
"Bir yanlışlık olmuş Eylül Hanım düşürülen eşya çalışanlardan birine aitmiş. Kusura bakmayın yorduk buraya kadar."
"Sorun değil zaten işim vardı Üsküdar'da iyi günler dilerim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ SATIR ÖMÜR
ספרות נוערBugün aklıma geldin de sana yazmak istedim sana seni yazmak oysa tek dileğim yaşamaktı seni ama hayat buna bile izin vermedi. İstanbul'a sordum seni dün gece o yok yok artık dedi belki bir yerlerde seni saklıyordur diye aramaya koyuldum koca bir ömü...