Bölüm 3: Ne güzel bir güne uyanmış bu şehir

17 6 0
                                    

EDIZ

Ne zırvalıyorum ben haftalardır denk gelelim diye deli olduğum kız karşımda. İzin veremem, gidemezsin benden.
"Eylül hanım hazır böyle güzel bir tesadüf olmuşken bir kahve içip sohbet mi etsek? Belki benim seneler önce yitirdiklerim sizde ne dersiniz?"
"Kim bilir?"
O nasıl içten bir iç çekiştir.
O nasıl bir aşka geçiştir.
Gel de bu bunu geçiştir.
"Olur, tabii ama rahatsız etmeyeyim."
"Ne rahatsızlığı ben biraz gergindim. Eylül hanım lütfen üzerinize alınmayın."
"Gerginliğinizi fark ettim. Neyse bu arada şey..."
"Rahat olun sizi germek istemedim."
"Ben gerilmedim. Hala şaşkınım."
"Anlıyorum. Tamam, şöyle yapalım numaranızı rica edeyim ben istediğiniz zaman görüşürüz. Çünkü ben mektubu yazarım da şişelerin size ulaşabileceğini pek düşünmüyorum."
"Ediz Bey ben doğru olacağını düşünmüyorum. Beni yanlış anlamayın."
"Öncelikle şu hanım ve beyi ortadan kaldıralım olmaz mı? Adım yalın hali ile kulağa daha hoş gelmiyor mu sizce de?"
"Elbette ne diyorum ben yani siz bilirsiniz."
"Siz?"
"Sen bilirsin diyecektim."
"E numaranı vermedin."
"Bak seni tanımıyorum bile hoş olmaz."
Bir adımla aramızdaki mesafeyi kapattım uzun, uzun gözlerine baktım, derin bir iç çekip cümleye başladım.
"Evet, beni tanımıyorsun böyle bir anda karşına çıktım belki de benden korkuyorsun."
"Hayır, beni yanlış anladın."
"Sana kendimi anlatmama izin ver lütfen. Bak ben seni tanımak istiyorum. Neleri seversin hangi filmlere gidersin ne bileyim."
Hay bu telefona ya ne zamansız varlıksın. Sevgilin olmasın ne olur.
"Efendim Seda"
"..."
"Yok, daha geçmedim Üsküdar'dayım hala."
"..."
"Tamam. Arayacağım seni."
"Affedersin acil olabilir diye açtım."
"Sorun değil. Hem bak zararsızım ben gerçekten ne diyorsun?"
" Pekiyi sen kazandın. 05..."
"Çaldırdım hem telefonu hem de..."
"Ediz Bey yani Ediz ben gitmeliyim artık iyi günler dilerim."
"İyi günler Eylül"
Ardından gidişini seyrederken aferin oğlum kaptın numarayı diye seviniyordum ki omuzları üzerinden bana baktı ve o içten tebessümünü bahşedip koşar adım taksiye bindi.
Bu kadar tatlı olabilmek adına yaptığı herhangi uygulama var mı merak etmiyor değilim.
"Pardon telefonunuz çalıyor."
"Teşekkür ederim."
"Efendim Ozan"
"Kardeşim ne yaptınız buluştunuz mu?"
"Oğlum sen kimi yiyorsun lan burada olduğunu sanki bilmiyorum neredesin? Yoksa kırk defa arardın beni."
"Ortak o zekân başına bela olur çok kullanma Ortaköy'e bizim mekâna gidelim kafa dağıtalım diyecektim."
"Bende öyle düşünmüştüm on dakika sonra oradayım."
EYLÜL
Çok mutluyum geldi. İnanamıyorum elimi tuttu sahi niye öyle yaklaştı ki? Aldığın nefes olup içinde kalmak için neler vermezdim bilemezsin. Annemi aramalıyım. Bir dakika ben niye taksiye bindim ya ben geri dönecektim. Neyse daha seri giderim.
"Alo anne ne yapıyorsun?"
"İyim bebeğim sen ne yaptın?"
"Geldi, tanıştık. Çok mutluyum çok."
"Güzel haber verdin bana benim de sana bir haberim var kızım babanla aramızı düzelttik."
"Ciddi misin? Nasıl oldu? Anlat lütfen."
"Her şey yanlış anlaşılmaymış kızım babanın günahını almışım harika bir buketle geldi. Fuat Bey'den de dinleyince kocama haksızlık ettiğimi anladım."
"Ben sana dedim anne babam sana yanlış yapmaz. Onun tek varlığı sensin, aslında düşününce sanırım benden sonra."
"Şımarık seni  tamam kızım iyi bak kendine ben kapatıyorum. "
"Görüşürüz."
Ne güzel bir güne uyanmış bu şehir. Haykırmak istiyorum ya mutluyum diye deli gibi bağırmak istiyorum. Ya bir mesaj atsam mı? Ya da arasam mı? Ama of tamam ben sakinim.
"Ben sağda inebilir miyim?"
"Tabi kızım."
Bir kahve ile kendime gelirim artık ben. Seda şok olacak. Benim kadar utangaç biri böyle bir girişimde bulunsun. Yok. Neresinden bakarsan bak saçma bir durum. Gelmeseydi Allah'ım neyin cesaretiydi bu böyle? Geldi sonuçta niye bu kadar taktım ki?
Ya burayı ilk kez bu kadar boş görüyorum hayret. Seda'yı unuttum kız o kadar haber ver dedi ya.
"Seda canım Ortaköy'deyim bizim mekâna gelsene hem kafamız dağılır. Ne dersin?"
"Olur, canım ama biraz bekleyeceksin malum iş beklemez."
"Bekliyorum. Ama lütfen acele et, içim içime sığmıyor."
"Boş bırakmaya gelmiyor seni de Ediz dalgası yine tabi. Gelelim bakalım Eylül Hanım."
"Ama neden öyle şeyler dedin ki ya?"
"Sus beni sinir ettin şimdi çıkıyorum. Alacağım tatlım ifadeni."
"Tamam."
Beni anlamana seviniyorum arkadaşım ama sorun şu ki ben seni anlamıyorum. Bana ilişki konusunda neler dedin gece yarısı beynime ne eziyetler ettin şimdi bu değişimin ürkütmüyor değil.
Bir gecede ne değişti. Fark etmeden kırdım mı? Çözeceğim, bir yolunu bulacağım. Benden büyük bir sır saklıyorsun Seda çok büyük ama acelem yok. Çünkü sabırlıyım çok.
Resmen yaklaşık otuz dakikadır karşımdaki aynadan biriyle bakışıyormuşum. İnanılır gibi değil belki gülümsemese hiç fark etmeyeceğim. Bir dakika ya ben bunu nereden tanıyorum? Ne kadarda içtensin sen öyle ya insanın süs diye saklayası gelir.
Ediz ne yapıyor acaba? Neden gördüğüm her surette seni anımsıyorum ki hem bu hiç adil değil tamam mı? Ben sana âşık olabilmek için fazla güçsüzüm, fazla zayıf ve fazla yorgun.
Ben hiç iyi değilim. Karşılaşınca geçer dedim ama ne mümkün Allah bana onu ödül diye verdi Levent'in çektirdiği onca acıdan sonra inşallah bana yardımcı olursun Ediz. Benim senden başka tutunacak dalım kalmamış be adam.
Ozan tabi Ozan bu ilk gün vapurda görmüştüm. Nasıl unuturum, o kadar baktı, niye selam vermedi ki hem o karşısındaki de kim?
"Sonunda nerdesin kızım sen."
"Geldim işte sakin."
"Bir ara umudu kesmiştim."
"Buradayım bebeğim. E anlatacak mısın? Yoksa şirkete gidip kendim mi sorayım?"
"Anlatacağım. Siparişimizi verelim de."
"Hadi kızım ya yedi aylık hatuna yapılır mı bu eziyet?"
Baştan sona her şeyi anlattım Seda' ya yer, yer ağzı açık dinledi. Sanırım fazla yüklendim. Hala Seda'nın çözülmesini bekliyorum kız tutuldu.
"Ne yani Eylül şimdi Ozan denen dingilin işgüzarlığı mı bu? Yok artık.
"Nasıl konuşuyorsun ya o olmasa sanki olacaktı."
"Ne yalan mı? Belki de sana yürüdü."
"Of Seda ya deli olma çocuk bize yardım etti anlasana."
"Ah benim saf arkadaşım. Erkekleri bilmezsin sen. Onlar tehlikelidir, alacakları varsa daha tehlikeli."
"Sana inanmıyorum paranoyak mısın?"
"Evet, kızım paranoyak oldum. Annene söz verdim sana dikkat etmem lazım ya hastalığın tekrarlanırsa ne diyeceğim ben."
"Kapat şu konuyu unutmama fırsat ver Seda lütfen dayanamıyorum artık bana hasta muamelesi yapma oldu, bitti işte."
"Özür dilerim. Seni üzmek değildi amacım sadece beni de anla korkuyorum. Bu hayattaki tek dostumu kaybetmekten korkuyorum."
"Haklısın bencillik ettim. Tamam. Konuyu kapatalım. En mutlu günümde daha fazla ağlamak istemiyorum."
"Tamam. Sustum şimdi ne olacak?"
"Ya bu susmuş halin mi şimdi? Neyse bakacağız işte. Funda eve ne zaman gelecek? Beni aramadı."
"Bir gitti pir gitti o da. İnşallah yarın döner yoksa taş devri insanı gibi saçından sürüyüp getireceğim."
"Seda sapıtma ya kıza da bulaşma tatili iyi geçmişken."
"İyi tamam. Hadi kalkalım evde çok iş var."
"Olamaz benim de tezim var of."
Ozan bana niye o kadar ifadesiz bakıyor. Bir şey duymadı umarım. Ediz'e söylerse. Düşünme, düşünme olmayacak öyle bir şey.
"Sonunda ne hesapmış. Bulaşık yıkıyorsun sandım bir an yardıma gelecektim."
"Ya evet, tezgâh arkasından ödeyeceğim. :)"
"Ah hayır, iğrençsin hadi ya gidelim."

İKİ SATIR ÖMÜRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin