Hatırlatma...
erkekler teker teker yere yığılmışlardı.ilayda ise jimini tuttu ve ara sokaktan çıkardı. jimin ise hala olayın şokundaydı...
yeni bölüm...
ilayda jimini ara sokaktan uzaklaştırıp bir cafenin önünde durdu. jimin silkelendi ve kendine geldi. ilayda ise o sırada jiminin kolunu bıraktı ve jimine döndü.
İ: bak jimin bir daha karşışaşmayız demiştim fakat yine karşışaştık. başını belaya sokmamalısın,
jmn: tamam teşekkür ederim ama beni o kadar erkeğin içinden kurtardın kuru kuruya bir teşekkür etmek istemiyorum. (eliyle cafeyi gösterdi ) bir kahve ısmarlasam ?
İ: beni rahat bıraksan ?
Jmn: olmaz desem ?
İ: off...ilayda jiminin zoru ile cafeye girer...
...
bensu taxiye atlar ve festivalin olduğu alana gider. çok heyecanlıdır çünkü küçüklükten beri uzaya ve uzaylılara merakı vardır. seminer kapalı alanda yapılıyordur. nedeni ise bu gün seulde hava yağmurlu gözüküyordur. bensu da hava durumunu taxide öğrenmiştir yani yanında bir şemsiyesi bile yoktur. eve gidinceye kadar yağmurun yağmamasını umarak festival alanına girer. tablolar , uzay gemisi maketleri, heykeller, eşyalar , kalıntılar... burası muhteşemdi... çanta alma gereği duymadığı için evin anahtarını elinde taşıyordu. yanından geçerken sol omzuna çarpan adam sol elindeki anahtarı düşürüyordu. adam umursamadan giderken bensu anahtarın yere düşmemesi için tutmaya çalıştı. o sırada topuklular üzerinde dengeyi sağlayamadığı için geriye düşmek üzere kendini hazırladı. gözlerinini yumdu yere çakılacağı anı bekledi. o sırada belinden birisi tuttu. bensu tek gözünü açtı. karşısında tae vardı.
tae : geçen sefer telefonu tuttum bu sefer seni
B: teşekkür ederim.
tae: daha dikkatli olmalısın
B: senin bu festivalde ne işin var ?
tae: ben her uzay festivaline katılıyorum.
B: ciddi misin ?
tae: evet hatta ben ayda tavşan olduğuna inanıyorum.
B: aa ne tesadüf ben de küçüklükten beri masta hindi yaşadığını düşünürdüm.
tae: garip bir düşünce tarzı.
B: aydaki tavşanlar kadar olmasa da..
tae: ayda tavşan var bir kere !...
rüzgar evden çıkıp taxiye atladı. arabası türkiyede kalmıştı ve yeni araba almaya vakti olmamıştı. yatak bakmak işin filan mağazasına girdi. bu mağaza korenin en iyi yatak mağazası olduğunu duymuştu. mağazaya girdi ve başında bir görevli belirdi.
(görevli : g)
g: merhaba efendim nasıl yardımcı olabiliriz ?
r: ben yatak bakacaktım.
G: o zaman en doğru adrese geldiniz.
R: yemin et ben kebapçıya geldim sanıyordum.
g: anlamadım efendim ?
r: yok bir şey efendim. ben yataklara bakacağım tek başıma yanımda durulmasını sevmiyorum siz işinizle ilgilenin lütfen.
g: tamam efendim.
rüzgar mağazayı dolanmaya başladı. envay çeşit yatak bulunuyordu. bir yatağı gözüne kestirdi o yatağın olduğu yere gitti. ve bir de ne görsün dersiniz ? geçen gün gördüğü suga yatakta mışıl mışıl uyuyordu. rüzgar o anki şaşkınlık ile sugayı dürttü
R: şş suga uyan
sg: hııııı
r: uyan ayol
sg: hıığğğğ
r: uyansana be adam !
sg: hıııığğğhhhh ( bir anda uyanıverir ) ay ne oluyor ?
r: uyuyakalmışşın.
sg: rahat yataksa demek ki
r: senin burada ne işin var ?
sg: yatağım rahatsızdı uyuyamıyordum ben de yatak almaya geldim. asıl senin ne işin var burada ?
r: benim de yatağım rahatsizdi ve bu yatağı alıyorum.
sg: hayır ben alıyorum
r: hayır ben
sg : hayır ben
r: BEN!
sg : BEN!
bağrışlara gelen görevli suga ile rüzgara bakaklır.
G: ne oluyor efendim burada
r: bu yatağı ben alacağım
sg: hayır ben alacağım
g: sakin olun efendim bu yataktan bizde çok var
suga ve rüzgar birbirlerine bakarlar ve gülmeye başlarlar ve aynı anda alıyoruz derler.
mağazadan çıktıklarında yağmur başlamıştır. rüzgar ise hava durumuna bile bakmamıştır. suga rüzgara döner rüzgar ise etrafta taxi arıyordur. o sırada sugayı tae arar.
tae: suga geçerken bizi de alsana
sg: biz derken
tae : bensu da yağmurda kalmış ben de suga seni eve bırakır dedim.
sg : iyi yapmışsın 5 dakikaya oradayım.
suga rüzgara seslenir.
sg: rüzgar !
r: efendim ?
sg : alta bensu tae ile berabermiş onları eve bırakacağım seni de bırakayım.
r: ciddi misin ? teşekkür ederim.
sg: her zaman..
rüzgar ve suga arabaya biner ve festival alanına doğru yola çıkarlar....
ilayda jimin ile cafede kahve içerken yağmur bastırmıştır. ilayda sessizce kahvesini yudumlayıp yağmuru izliyordur.
Jmn: ne daldın gittin uzaklara
İ: yağmuru seviyorum. yağmurda ıslanmayı yağmuru izlemeyi yağmurda ıslanmış toprak kokusunu her şeyini seviyorum.
jmn: belki bir gün beraber sahil kenarında yağmurda ıslanırız ?
İ: büyük konuşma olacağını sanmıyorum. neyse ben gideyim artık
jmn : nasıl yağmur yağıyor
İ: ben taxi bulurum birazdan.
jmn: olmaz asla bırakmam. suga eve bırakır bizi bekle sugayı arıyorum.
jimin sugayı arar ve ilayda ve kendisini almasını söyler. suga ise küfredip telefonu kapatır....
suga rüzgarla beraber önce taeyi ve bensuyu sonra jimini ve ilaydayı almak zorunda kalır. tabi arkada yer kalmadığı için ilayda bensunun kucağında yol almak zorunda kalır. eve vardıklarında kızlar erkekleri evlerine davet eder.
r: suga o kadar evimize bıraktın bizi gelin içeriye kahvemizi için
sg: a teşekkür ederiz
erkekler eve geçerler ve salona otururlar. salonun ortasında ilaydanın ayıcığı namık , salonun cam kenarında yerde dağınık şekilde duran nota kağıtları ve üzerlerinde isim yazan biri siyah biri beyaz iki gitar duruyordur. jimin eline ayıcığı alır. bu kimin diye rüzgara sorar. rüzgar ise ilaydaya piç simile yapar ve
r: ilaydanın
jmn: ayyy dışarıdan sert kızı oynayana bak sen ayıcığın mı varmış senin agu agu agu
ilayda sinirlenir ve tam odasına çıkacakken tae jiminin kafasına vurur.
tae: olum senin bundan daha buyuk ayıcığın var.
jmn: niye bozuyon oğlum beni ?
ilayda yavaşca arkasına döner ve jimin ile göz göze gelir. ilayda yavaşca güler.
İ: agu agu agu...
jmn : ya !
İ: ne !
rüzgar gergin havayı dağıtmak için tabu oynayallım mı diye bir soru yöneltir. herkesten olumlu cevap alınca oyuna başlarlar. bensunun içinde bir sıkıntı vardır fakat kimseye çaktırmıyordur. tabu oyununda ilayda jimin ile , rüzgar suga ile , bensu tae ile olmuştur. ilayda anlatır jimin cevalar.
İ: sihirbazlar ne yapar ?
jmn : çubuk
İ: abi çubuk ne sihirbazlar ne yapar jimin ?
jmn : kara büyü
İ: gerizekalı
jmn : efendim ?
o sırada süreleri bitmiştir.sıra rüzgar ile sugadadır.
r: biz pikniği nerede yaparız ?
sg: çimlerde , deniz kenarında , bankta..
r: hah o banın yemek konulan yerinin adı neresi ?
sg: sandalye ?
r: mal mısın ?
o sırada süreleri bitmiştir. sıra bensu ve taededir. tae bensuya anlatacaktır.
tae: ölünce bize ne yaparlar ?
B: pamuk tıkarlar
herkes gülmeye başlar
tae : hayır başka ne yaparlar ?
B: kefene sararlar.
tae: heh kefenin sonuna olumsuzluk ekle
b: kefensiz
tae : siz bize ne ısmarladınız ?
b: kahve
tae: ikisini birleştir
b: kefensiz kahve ?
tae : doğru.
o sırada rüzgar taenin elindeki telefona bakar.
r: lan burada kafeinsiz kahve yazıyor ne kefensiz kahvesi
tae: hadi lan ordan
b: bakayım bi (bensu bakarken süre biter ) al iste süre bitti.
o sırada dış kapı çalınır. rüzgar ben bakarım diyip kapıya bakmaya gider. rüzgar gelmeyince bensu ben rüzgara bakayım kim gelmiş der ve çıkar.bensu kapıya gittiğinde rüzgarın her an boynundan çıkarmadığı fuları ve kapıdaki notu gorür.
NOT !: ne o koreye kaçtınız diye kurtuldunuz mu sandınız ? rüzgar elimde ters bir şey yaparsanız dostunuz ölür !
RÜZGAR 👉 esin_yanik
BENSU👉 BTS_turkeyy7

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELALI AŞIKLAR
Teen Fiction09.11.2010 Günlerden Cumartesi. Sisli bir geceydi.. Her zaman yaptığım gibi yine salondayım. Hayır hayır benim salonum 70ine merdiven dayamış ninelerimizin 14 kedisi ile örgü ördüğü salonlardan değil. benim salonum kum torbası , klasik müzik, loş...