''Bak hala ne dediğini anlamadım bana anlayacağım şekilde anlatsan ha?'' suratıma bakmaya devam etti.Adama resmen ben salağım benim dilimden konuş dedim. ''Uzun hikaye şimdi anlatmak istemiyorum aslında seni grubumuz da istemiyorum ama mecburum ah boşver.''Ne grubu arkadaş ne oluyor benim bunca zaman arkadaşı bırak ailem olmamış şimdi birde istenmediğim bir grubum mu olacak yanlız söyledikleri neden bilmiyorum ama ben çok incitti.
Söylediklerin de beni en çok yaralayan daha beni tanımadan istemiyor olması tıpkı bu yaşıma kadar kimsenin beni istemediği gibi. Lise başından beri toplasan iki tane arkadaşım olmuştu ve onlar da diğer kişiler gibi bana ve lanet'ime dayanamamıştılar. Ya onların başına yada benim başıma -tabi ki dolaylı yoldan gene onların başına - bir takım olaylar gelmişti. Örnek verecek olursam elimde olan şeyler -kahve çay vb.- bir anda titremeye başlıyor dökülüyordu. Yada onların üstüne düşüyordum -merdivenlerden bir grup gençlerin üstüne düşmelerim başta geliyordu- bunlar tabi ki iyi olanlardı.Dedim size ben çok sakar bir insanım. Huylarım değişik hareketlerim değişik birde ne olduğunu anlayamadığım olaylarda eklenince yanımda kimse kalmıyordu herkes bana uzaylıymışım yada bir vebalıymışım gibi davranıyorlardı.Zamanla da hiç arkadaşım olmamaya başladı gerçi sonradan da ben istemedim yanlızlığa alışmıştım nasıl olsa. Bu olaylar yüzünden doğru dürüst bir okula da gidememiştim tüm hocalar hatta müdürler bana cadısın sen iması yaparak beni kısaca okuldan kovuyorlardı hoş bir yandan iyi de oldu şimdi bu yaşta bir eve ve arabaya sahiptim.
Gözlerim yavaş yavaş dolmaya başladığın da onun çoktan yanımdan uzaklaştığını anlamış oldum. Çokta tındı. Aslında evet bana koymuştu sonuçta o beni tanımıyordu ve dün gelip kendi beni bulmuştu tıpkı şimdi oldugu gibi ah gerçekten boş vermem lazım bu kadar takmamalıyım ama elimden bir şey gelmiyor bu sürekli paramparça olan kalbim daha fazla kırılmayı kaldıramıyordu.Neler oluyordu anlayamıyordum ki dün bir anda karşıma çıkıp beni uyarması bugün gene o bakın onun karşıma çıkıp beni istenmediğim bir gruba sokacak olması.Yok yok kesinlikle biri benimle dalga geçiyordu acaba eski okullarımda ki arkadaşlarım birleşip benden öç mü oluyorlardı ki.Olanlara gerçekten anlam veremiyordum.
Sırf morelim düzelsin diye geldiğim parktan morelim daha da bozulmuş bir şekilde evime geri döndüm. Neler olduğunu anlayamıyordum beynim durmuş gibiydi her şey biranda olmuştu. Beni bulmuş ardından uykusuz kalacağım şeyler söylemiş ardından da keyfimin içine sıçıp -beni istemediği söyledi daha beni tanımıyor bile- gitmişti. Yani durumum öncekinden daha da vahimdi.Kendimi hiç bu kadar aşağılanmış ve yorgun-düşünmekten- hissetmemiştim evsiz kalıp sokaklarda yattığımda bile daha mutlu ve huzurluydum.
Bir uykusuz geçen gecenin ardından yine cafeye gitmeyi istemedim kaç gündür o lanet adam yüzünden uykusuzdum. Ben ya ben uykuya aşık azem şu birkaç gündür uyuyamıyordum ve sanki bu önemsiz bir şeymiş gibi hiçbir şey yapmadan oturuyordum cafeye gitmek istemiyordum acaba yine gelir mi korkusu oluşmuştu içimde dışarıya çıkmak istemiyordum acaba karşılaşır mıyız yeniden diye? Bir yanım onu benim bulmamı ve neler döndüğü öğrenmek isterken diğer yanım da öğreneceklerim den sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylüyordu ama kafayı yemek üzereydim onlar dediği kimdi benim kendimi kimden korumam gerekiyordu? Acaba bunlar bir oyun olabilir mi düşünmüyor değilim. Bence arkadaş grubuyla doğruluk cesaretlik oynuyorlardı ve salağın biri bir cafe gir ve oradan birini korkut aklını karıştır demişti ve benim o hallerimle eğlenmişlerdir yani ben bunun böyle olmasını umuyorum yoksa cidden kafayı yeme noktasına geldim.Kim bir anda birinin yanına gelip dünyasını altüst eder ki durup dururken. Aslında ben çok yoruldum. Tek başıma olmaktan kimsesizlikten o kadar yanlızım ki iç sesimle konuşup dertleşiyorum.Belkide bu yüzden bu kadar kafamı bu olaya yoruyorum.
Kafam da yanan ampulle resmen çizgi film karakterlerine benzemiştim keşke bir çizgi filmin için de olsaydım sanırım çizgi filmler de masallar gibi hep mutlu sonla bitiyordu. Daha fazla düşünmemek için elimden geldiğince çok hızlı hareket etmeye özen gösterdim. Arabama atlayıp son surat sürdüğüm de hiçbir şeyden korkmuyordum çünkü öylede böyle de ölecektim. Son kez sevdiğim müzikleri dinlemeye başladığımda gözümden bir iki damla yaş akmıştı neden ağladığımı bende bilmiyordum sanırım kendi cenazemde ağlayacak birinin olmadığı gerçeği yüzüme çok sert bir biçim de vurmuştu. Evet ölmeye gidiyordum hep kafa dinlemeye gittiğim uçurumun kenarına bu sefer ölümüm yani kurtuluşum için gidiyordum. Aslın da bu hızda gitmeye devam edersem uçuruma gerek kalmayacaktı ama sanki öleceğimi biliyorlar gibi trafik çok sakindi her gün kalabalık olan birbirleriyle yarış yapmak için cirit atan insanlar sanki evlerine çekilmişlerdi. Olsun dedim içimden öyle yada böyle bugün öleceğim ha kaza yapacağım ha uçurumdan atlayacağım ne fark ederdi? Dayanamama noktasına gelmiş bulunmaktaydım çünkü.Bunun günah ve affedilemez olduğunun bilincinde olmama rağmen yapmakatan başka çarem yoktu artık.
Artık o kadar çok ağlıyordum ki yolu göremez olmuştum. Sakın ha öleceğim için ağladığımı sanmayın öleceğim için ağlasam ölmeye koşarak gitmezdim. Ağlıyordum çünkü çok yanlızdım. Bir cenazem olmayacaktı yada olurdu ama kimsesizler mezarlığına giderdim ve arkamdan ağlayanım soranım merak edenim olmazdı. Ben buna ağlıyordum. Şuan tek tesellim kurtulacak olmamdı sanırım yanlızlığım dan kurtuluyordum ee sonuçta o kadar kimsesizler mezarlığında elbet kendime bir yoldaş bulurdum kimsesi olmayan kimsesizi daha iyi anlardı.
Sonun da huzur bulduğum yere geldiğimde daha da şiddetli ağlamaya başladım. Sona yaklaşmıştım. Hıçkırıklarımı durduramıyordum. İsyan edercesine yüksek sesle bağıra bağıra ağlamaya başladım. Tam bu sırada yüksek bir sesle şimşek çaktığında ve şiddetli rüzgar esmeye başladığında bu dünyanın bana yeter kes çeneni deme şekliydi. Evren bile sesime tahammül edemiyordu artık. ''Neden allahım neden ben ne yaptım da bu kadar yanlız bıraktın beni neden ailemle birlikte almadın beni o güzel cennetine neden? Yoruldum senin verdiğin canı ben alacak kadar yoruldum! Ölümden korkmuyorum yanlızlıktan korktuğum kadar bunu sana her gece ellerimi açarak haykırdım duymadın beni çok mu bir şey istedim herkes gibi arkadaşlarım olsun beni seven bir adam olsun istedim hayatım da ama şu saatten sonra hiçbir şey umurum da değil geleceğim kovuşacağım aileme!''
''Sanırım dileklerin gerçek oldu. Şimdi ya atlar bizi de kendinle birlikte öldürüsün yada kaç gündür uykunu kaçıran şeyleri öğrenirsin?''
İçimden düşündüğüm şeyleri sesli söylediğimi arkamdan o konuşunca fark ettim. Yerimden sıçrasam da arkamı döndüğümde onu ve arkasında dizili birkaç kişiyi görebilmiştim. Arkalarında şimşekler çakarken onun dediklerini sindirmeye çalışıyordum... Beni nasıl bulmuştu..Dileklerim gerçek mi olmuştu?.. Hangisi? Ne zaman?.. Ve o beni bu sefer nasıl bulmuştu neden bulmuştu? Kafamda deli sorular ha...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVRO
Misterio / SuspensoHani vampirler,kurt adamlar,büyücüler ve özel yetenekli kişiler hakkında romanlar okuruz yada fantastik bilim kurgu tarzında filmlerini izleriz ve hepside yabancı olur bu sefer iki şey yanlış birincisi okuduğumuz ve izlediğimiz bu tür olaylar gerçe...