*****

56 13 0
                                    

Artık terlemiyordu.

Ya da korkulu bakışları yoktu.

Olacakları düşünüyordu.

Ekibini düşünüyordu.

Uzakta bir yerde saf ve pürüzsüz ışık onu bekliyordu.

''Kugelblitz.'' dedi Paxton tekrardan ve tekrardan.

Anderson ekibe hiçbir şey söylemedi.

Tam oracıkta beyaz üniformasına değen kemerini çözdü.Kaskı zaten başındaydı.Uzay gemisinin dış hat kısmına ilerledi.Tüm herkes endişeliydi.Tek bir kişi dışında.

Tucker.

Anderson kaskının içinden bir şey diyecek gibi oldu ama Tucker onu böldü.

''Ne yaptığını biliyorum.''

''Ben aslında,''

''Hayır, biliyorum.Işığa gidiyorsun.''

Anderson sadece onu izliyordu.

''Önemli değil, döngüyü ben de yaşıyorum.Bunun bir çaresi olmadığını düşünüyordum ama seni fark ettim.Sen de benim gibi zamanda tekrarlıyorsun.Her şeyi... Hep aynı manzarayı ve hep aynı uzay gemisini.''

''Ben, bilmiyordum dostum.''

''Aslında biliyor musun.Seni tutmamalıyım.''

''Doğru olanı yapıyorsun.'' dedi Tucker.

''Onlara tuvalete gittiğini söylerim.'' dedi ve güldü.

''Ne de olsa biz, tüm insanlık karanlıkta doğuyoruz, karanlıkta ölüyoruz.Işığı hiç kimse körler kadar sevemez.Kimse...'' dedi Tucker.

Hugo dedim içimden,

Victor Hugo'dan alıntı yaptı.

Güldüm.

''Görüşürüz.''

Tucker kafasını öne doğru eğdi.

İşime odaklandım.

''Anderson Caille, izin veriyorum.''

Kapının yanındaki kolu havaya kaldırdım.

''Dış hat devrede.''

''Anderson Caille, izin veriyorum.''

''Dış hat kapatılıyor.Basınç sabit.Oksijen azalıyor.''

''Ana kapı açılsın.''

''Üzgünüm, izin gerekiyor.''

''Anderson Caille, izin veriyorum.''

Hiçbir şey duymuyorum.Kapı açılıyor ve uzayda buluyorum kendimi.

İleriye bakıyorum.Küçük bir uzay gemisi ve saf ışık.

O sırada Ayna Anderson'u görüyor.Ve zaman yansımalarını bırakıyor.

Gözlerimi kapatıyorum.

Sessizlik,

Ama beynimde biri konuşuyor.

Tucker.

''Işığı hiç kimse kör kadar sevemez.''

Işık,

Zaman,

Hepsi yitip gidiyor.

Yokluk.


IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin