🍬

254 20 13
                                    

Luke'tan

Kırmızı gömleğimin kollarını açarken kuralların boktan kısıtlamalarınının sinir bozuculuk seviyesini hesaplıyordum.

Yüz üzerinden iki yüz müydü, yoksa yüz üzerinden iki yüz bin miydi açıkçası hesaplaması zordu.

Her ne kadar hâlâ görünüşte annemin "Lucas" isimli pofidik pengueni olsam bile böyle olmadığımı Lydia bile anlamıştı artık.

Hastane odamdan çıktığım anda bana koala gibi yapışan Lydia ile durmak zorunda kaldım. Eh, bana da eğlence olmuştu.

"Ne oldu?"

Lydia gülümseyerek üzerimden çekildikten sonra biraz arkamdaki duvara baktı ve derin bir nefes alarak dudaklarını araladı.

"Şey... Luke; Stiles bana küstü, Light evine gitti ve annem iş gezisinde. Benim canım sıkılıyor. Birlikte evlenebilir ay özür dilerim eğlenebilir miyiz?"

"Elbette" derken neler yapabileceğimizi düşünüyordum. Aklıma gelen fikirle Lydia'nın kolunu kavrayarak tuvalete doğru gittim. Tuvaletin önünde durunca bana bir kova getirmesini istedim.

O kovayı almaya giderken ben de sözde anneme kıyafetlerimi koyduğumu söylediğim ama içinde işime yarayacak ip, çivi, raptiye ve bunun gibi pek çok alet edevat olan çantamdan tahmini 2 veye 3 metrelik halatımı aldım.

Yine tuvaletin önüne gittiğimde halatla kovanın tutma yerini bağladım. Planın ilk kısmı tamamlanmıştı. Kovanın içinde sabun ve sudan oluşan derişik bir karışım hazırladıktan sonra hastanenin görevlisi kocakarı Susan'ın sigara içmek için dışarı çıktığı sırada metal tekerlekli ve kirli tabakların konulduğu arabayı aldım.

Evet, Lydia hâlâ ne yapacağımı meraklı gözlerle anlamaya çalışıyordu.

"Şimdi bu tabakları yıkayacağız, hadi hastanenin lağım suyuna giden tüneline gidelim."

"Ama orası çok kötü kokuyor."

"Çünkü orası bokların doluştuğu yer mankafa!"

"Hmm ama ben bugün bu elbiseyle oraya gitmem."

"Öyle mi?"

"Evet öyle!"

"Gelmezsen senle evlenmem.''

" Ama ya..."

Lydia'nın kolunu çekiştirerek ve kimseye görünmeyerek bodrum katına girmemizin ardından tabakları arabayla birlikte -kova dışında- karışımızdaki bok göletine benzer büyük kanala attık.

Tuvaleti tıkamayı başardığımıza göre sıra hazırladığımız karışımın birazını su tabancalarına doldurmaktaydı. Bunun nedeni ise Lydia'ya açıkladığım kadarıyla oyun oynamak içindi ama niyetim kesinlikle oyun oynamak değildi.

Lydia'nın kolunu çekiştirerek yukarıya çıktık çünkü siktiğimin lağımı bok gibi kokuyordu!

Sabunlu su, Lydia, ben ve kapıdan çıkmak üzere olan hastanenin elektrik güvenlikçisi.

Köşede Lydia arkama sokulmuş ve şeker istiyorum diye mırıldanırken onu nasıl daha iyi yem olarak kullanabilirim diye düşünüyorudum. Acaba güvenliği mi oyalasaydık yoksa Bob'un çikolatasını aşırıp onu sinir krizine mi soksaydık?

Sanırım şu an burada kalabilirdi. Yavaşça boş odaya girdik ve her zaman lanet filmlerde gördüğüm o her enerjinin bağlı olduğu küçük elektrik kutusunun karşısına geçtim.

"Lydia, sabunlu suyu dök."

"Ama evleneceğiz di mi?"

Ne inatçı bir kız diye homurdanırken başımı evet diye salladım ve Lydia suyu şlak -evet şlak- diye kutunun üstene boşalttı.

"Şimdi ne olacak?"

Lydia'nın sorusuyla omuzlarımı dikleştirerek "Patlayacak, filmlerde öyle oluyordu" dedim.

"Vay canına sanırım Sindirella izlerken filmin o kısmını kaçırmışım."

"Hadi şimdi kaçıyoruz!"

"Nereye?"

"Bilmem nereye gidelim?"

"Çişim geldi tuvalete gidelim."

"İyi yemek yemeye gidelim o zaman orada illa ki tuvalet vardır."

Aklıma bir fikir geldi, Stiles'ı biraz zorlarsak acaba ne olurdu ha? Sonuçta hayatımda çok fazla bulimiya hastası görmemiştim bana da deneyim olurdu.

"Lyds, Stiles ile barışmak için onu da yemeğe davet etmeye ne dersin?"

Lydia gözlerini belirterek ve 20 metre çukur gamzelerini göstererek bana gülümsedi ve sarıldı.

"Sen çok iyi birisin!"

"İyi hadi o zaman hızlı olalım," dedim.

Ve gittik.


Bennnn geri döndüm hoş döndüm mü bilmem ama dönüşümü bu hikaye ile yapmak istedim artık yazan çürümeye başlamıştı çünkü de.

Umarım farkında olmadan yazı tipin değişmemiştir. Sizi seviyorum

Peter Pan Ve Bulimiya -Stydia-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin