~2.9~

1K 119 20
                                    

Lucy, üstüne rahat bir elbise giyip aynanın karşısına oturdu. Kahvaltıdan beri ne giyeceğini düşünüyor, nasıl hazırlanması gerektiğine karar vermeye çalışıyordu.

Babası, Lucy'nin bir arkadaşı (?) ile dışarı çıkacağını duyduğundan beri heyecanlıydı, Lucy'nin arkadaşı yoktu ve bunu babası çok, çok iyi biliyordu. Sonunda kızının bir aktiviteye katıldığını duyduğu için mutluydu.

Altın sarısı saçlarını en sonunda kurutmayı bitiren Lucy, yüzünde belli belirsiz bir gülümseme ile aynadan kendine baktı. En son ne zaman bu kadar parıldıyordu gözleri? Annesi ölmeden önce tabii. Hatırladığı şey ile yüzünü buruşturdu ve gülümsemesini sildi. Dolabına uzandı, gerçekten ne kadar da büyüktü dolabı! Bazen Lucy giyecek bir şey bulamamakta haklıydı; bu devasa dolaba baktıkça insan ne giyeceğini, ne yapacağını ve nereye gideceğini unutuyordu.

Dolaba uzunca bir süre bakıp açık renk şortlarından birini giydi. Üstüne babasının yığınla yeni aldığı kıyafetlerden biri olan pembeli beyazlı tişörtü giydi. Bir süre daha dolabın önünde oyalandı, birkaç kıyafet giyip çıkardı ve karar verdi, ilk giydiklerini giyecekti. Nedensiz bir şekilde kendini mutlu hissediyordu, daha önce sinemaya gitmişti ama ilk defa arkadaşı ile gidecekti. Natsu ve Lucy, on ikide orada olmak için erken çıkmalıydılar. Saat tam on bir buçuk olduğunda, Lucy koşarak evin dışına çıktı ve duvara yaslanmış Natsu'ya baktı.

Natsu ise şaşkınca bir saate bir de Lucy'e bakıyordu.

"Dakiksin." dedi en sonunda Natsu.

Ama Lucy'in duymak istediği bunlar değil, "Çok güzel olmuşsun." tarzı cümlelerdi. Natsu'ya bakıp omuzlarını silkmekle yetindi.

"Otobüsle gideriz diye düşünmüştüm." dedi Natsu yavaş yavaş ilerlerken.

"Otobüs mü? Şu havasız insan aracı olan mı? Iy, hayır."

"Benim bir arabam yok." Natsu adımlarını Lucy'e uydurdu.

"Ama babamın çalışanları bizi bırakabilir?"

"Bak, Lucy," Natsu gözlerini kaçırdı. "Beni taşıtlar tutuyor. Normalde otobüse bile binmem, çok gerekmedikçe. Babanın arabasına binip rezil olmak istemiyorum."

"Otobüs daha kalabalık değil mi, Aptal Domuz?"

"Ama o baban işte, ona rezil olmak daha farklı!"

"Ne saçmalıyorsun?" gözlerini devirdi. "Peki, otobüsle gidelim. Sadece tanıdığın varsa diye bineceğim, beni görürler diye."

"Nasıl istersen." Natsu, elini çantasına attı. "Bulantı hapı getirmişim. İstersen baban bizi bırakabilir?"

"Hayır, otobüs daha mantıklı."

"Otobüse alışabilecek misin? Hiç bindin mi?"

"Binmedim." dedi Lucy durağa vardıklarında. "Ama cahil de değilim."

"Göreceğiz..."

darling × nalu textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin