Uzun ve Zayn ile Hazel'in karşılaşmasının başlangıcı olan bir bölüm oldu.Umarım beğenirsiniz ve Vote-Yorumlarınız eksik etmezsiniz.Bu benim için önemli.İyi okumalar :)
Öldüğüm zaman arkamda bıraktığım insanların neler düşüneceğini öğrenebilme şansım olsaydı,hemen şu an ölmek isterdim.Bir şeyin değeri kaybedildiğinde anlaşılır diyorlar,öldüğüm zaman değere mi binecektim? İnsanların hayatında büyük bir boşluk mu açılacaktı? Mezarımın başına dikilip konuşacak,ağlayacak ve ''keşke burada olsaydın'' diyecek birileri olacak mıydı?
Ne kadar işe yarıyorum ki? Kimin hayatında ne gibi bir yerim olabilirdi ki? Henüz kendi işini göremeyen,sevdiği adama ulaşamayan bir kızın etrafındakilere katkısı olabilir miydi?
Dustin gibi yakışıklı -süper karizmatik- bir çocuğun çıkma teklifini ve mükemmel ötesi desteğini asla ulaşamayacağı ünlü aşkı için reddeden bir kızdan ne beklenir ki? Roselie gibi her zaman yanında olan bir dostu arkasından kazık atıp daha sonra hatasını anlayıp özür dileyen bir kızdan ne beklenirdi ki? Lessie gibi mükemmel biçimli bir vücuda sahip olamadığı için en yakın ikinci arkadaşını içten içe kıskanan bir kızdan ne beklenirdi ki? Babasının omuzlarına yalnızca bir sorumluluk yükü bindiren bir kızdan ne beklenirdi ki? Şuan şu lanet hastanede aylardır benim yüzümden burada değil mi? Herşeyi bir kenara bırakıp tedavi parası bulmaya uğraşmıyor mu? Ben buydum işte,herkesin hayatında bir fazlalığı olan kızdım ben.
Belki de Zayn'e ulaşamadan,onunla birlikte olamadan ölmeyi hak ediyordum.Kim bilir? Belki de böyle olması baştan beri planlanmıştı..
Ben kimdim ki zaten? Hazel, sıradan-Ah pardon,hasta ve sıradan bir kız.Ölecek olan bir kız.Ölümün ucunda olan.Zayn ise yaşayacağı çok şeyi olan bir star. Belki de kurduğum hayallerin bazılarını bir başka kadınla yaşayacak.Ah,zaten yaşamıyor mu? Yada başkaları yaşıyor sanıyordu.Bildiğim tek bir şey var o da Perrie denen kadını gerçekten sevmediği.Bunu gözlerinde görebiliyorum,onu sadece ekrandan görerek tanıyor olabilmem müthiş,evet.
Kapının kabaca açılmasıyla içeriye dalan zenci,şişko hemşireye dik dik baktım.Her seferinde aynı şekilde giriyordu odaya. ''Hastane yönetimi hastalarını odalarına pat diye girmemen gerektiğini söylemiyor mu?'' diye sorduğum da omuz silkti.Neredeyse her gün aynı konuşmayı yapıyorduk. ''Hasta halinle odada görülmesini istemediğin ne yapabilirsin ki?'' diye geçiştirdi elinde getirdiği ilaç tepsisini karıştırken.
Haklıydı.Bu hasta halimle ne sikim yapabilirdim? Hiçbir şey.Cevap vermek yerine bekledim. ''Yine mi aynı iğneden?'' dediğimde kafasını salladı.Evet şu ine,kalçaya batırıldığında hissedilen metali kadar ilacının da can yaktığı iğne.Her gün olmam gereken iğne.Her olduğumdan sonra yarım saat boyunca kıçımı uyuşturan iğne.
İlacı eline aldı ve hafif salladı.Eline aldığı şırınganın iğnesinin üzerindeki plastiği çıkarıp attı ve iğneyi ilacın için geçirdi.Neredeyse ilacın hepsini şırınganın içine doldurduğunda kalbim tekleyecek gibi atıyordu.Korkuyorum,ama elimde hiçbir şey gelmiyordu!
Hastaneye yattığım ilk hafta bu iğneyi olmamak için her şeyi yapmıştım.Kaçmaya bile kalkışmıştım ama sonra bu şişko hemşire şunu dedi ''Ölene kadar acı çekmek istemiyorsan bu iğneyi olmalısın.'' Hah,evet.Ölene kadar acı çekmemek içinmiş.Bu iğnenin verdiği acı değil de,vücudumun her tarafına vuran ağrılar mı acı? Ama buna da bir bahanesi var ''İğnenin acısı bir anlık.'' Hıhı,evet.
Yanıma yaklaştı ve yüz üstü yatmamı söyledi.Dediğini yaptım ve döndüm.Kafamı yastığa dömüp ellerimi yastığın kenarına getirdim. ''Zorluk çıkarma.'' Dedi eski deneyimlerine dayanarak.Pembe hastane elbisemi sıyırdı ve kalçamı kavradı.Bir gün bir tarafa,bir gün diğer tarafa vuruyordu.Bu gün sol tarafıma..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEATH OF BOND (Ölüm Bağı)
FanfictionYaşamdan kopmak için az zamanı kalan bir kızı nasıl hayata bağlarsınız? Tüm hayallerini kaplayan imkansızlığı karşısına çıkartarak mı? İmkansızlık..Zayn,ölüm ve Hazel'in arasında ki ölüm bağını kopartabilecek mi? ©Tüm hakları saklıdır.