Karanlığa aşıksan eğer güneşin doğmasını istemezsin...
Uyandığımda burnuma kızarmış ekmek kokuları geliyordu. Banyoya giderek yüzümü soğuk suyla yıkadım. Bu beni ancak kendime getirmişti.
Dolaptan formamı çıkarırken aynada kendime baktım. Berbat derecede uykusuz görünümümü göz altlarım tamamlıyordu. Üşengeç hareketlerle formayı üstüme geçirdim. Saçımı tararken aklıma annem geldi. Hergün saçımı örerdi.
İçimde beliren özlem Umay'ın "Hadi kalkmadın mı hâlâ uyuşuk?" sözleriyle kayboldu.
"Geldiiim. Ooo masaya bak sen ne ara hazırladın bunları?"
"Sen rüyanda sayıklarken tatlım. "
"Ben sayıklamam"
"Hııı sen öyle san. Sürekli kafeden bahsediyodun. Gerçi pek anlayamadım ama her neyse, hadi otur geç kalacağız "
"İyide neden kafeyi sayıklayayım ki?"
Umay omuz silkeleyerek
"Dünde moralin bozuk gibiydi"
Aklıma dün olanlar geldi. O çocuk, sandalyeyi fırlatması, bağırışları ve mavi gözleri...
Sarmaşığa geldiğimizde hande anne yerleri temizliyordu.
"Hoşgeldiniz kızlar aç mısınız?"
"Yok anne biz evde atıştırdık bişeyler."
"Buğlem bir sorun mu var? Çok yorgun görünüyorsun uyuyamadın mı yoksa?"
"Pek sayılmaz. Biraz geç uyudum diyelim.
"Yerleri silerken fark ettim ne oldu buraya?"
Tahtanın üstü çizilmişti. "Sorun yok sadece sandalyeyi devirdim."
"Buğlem ben senin annen sayılırım. Dün geç uyumuşsun, çok yorgun görünüyorsun bir doktora görünmek istermisin?"
Benimle ilgilenmesi hoşuma gitsede dünkü olanları anlatamazdım yoksa kafeye bir daha yalnız geleceğimi sanmıyorum.
"Teşekkür ederim Hande anne. Sadece son zamanlarda annemi ve babamı biraz fazla düşünüyorum."
Annemi ve babamı yalanıma alet etmekten nefret ediyordum.
Umay ile okula doğru yürüyoduk. Okuldan içeri girerken gözüme okulun popüler kızı Aslı'ya takılmıştı. Eteği daha fazla kısalmıştı. Kim bilir neyin peşindeydi.
Gözlerimi devirerek sınıfa doğru yürüdüm.
İlk dersi hangi akıllı tarih yaparki? Sonra neden uyuyorsun derler.
Tarih hocası herzamanki gibi kocaman gülümsemesiyle "Günaydın" diyerek derse başlamıştı.
Zil çalmasıyla göz kapaklarımla savaşmayı bırakıp Umay'ın sınıfına doğru ilerledim. Umay beni görünce koluma girip kantine doğru çekiştirmeye başladı.
"Hey sizin sınıftaki kalabalık ta neydi öyle?"
"Ahh hiç sorma yeni bir çocuk geldi."
Umay sır verir gibi kulağıma yaklaşarak:
"Aslı'nın yeni avı. Fakat çocuğun onu taktığı bile yok. Hatta Aslı yanına oturduğunda tek bakışıyla yanından uzaklaştırdı."
Aslının o halini görmek isterdim. İlk defa bir erkek tarafından reddedilmişti.
Kantinde boş bir sandalye bulup oturduk. Umay'ın dürtmesiyle ona doğru döndüm.
"İşte bak Eymen"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
Romance"Nasıl başarıyorsun? Duygusuz olmayı, acı çekmeden yaşamayı, hissetmemeyi bana da öğretir misin?" Eymen'in adım atmasıyla geriledim. Sanki aramızda çok mesafe varmış gibi dudaklarıma yaklaştı. Ellerimi göğsüne yerleştirerek ittirmeye çalıştım. Hiçb...