Sabah uyandığımda saat kaçtı bilmiyordum. Ama bildiğim tek şey, güneşin ışıkları bütün odamı aydınlatıyor olmasıydı. Üzerimde hâlâ dünkü kıyafetler vardı. Kalmak istemiyordum. Gözüm kolumdaki yaraya kaydı. Yaram kabuk tutmuştu ama moruk hâlâ vardı. Yavaşça yataktan doğruldum. Yastığım ıslanmıştı ve başım çok kötü dönüyordu. Elimle başımı tuttum ve başımı yavaşça gece masama doğru döndürdüm. Gece masamda kıpkırmızı güller vardı. Canlı, güzel ve kıpkırmızı güller, gece masama gelişi güzel serilmişti. Bir tanesini elime alarak baktım. Çok güzeldi. İstemsizce gülümseyerek gülü kokladım. O an aklıma güller hakkında birşey gelmişti.
Kırmızı ve güzel güller, masum aşkın temsili olan çiçeklerdi ve en sevdiğim çiçeklerdi. Güllere tekrar baktım ve Lee ile olan anılarım tekrar canlandı. Lee, her doğum günümde bana demet demet gül alırdı ve her zaman bir tane de gül şekilde kap da olurdu. O kapta da ya kolye ya da yüzük bir bulunurdu. Gözlerim yine yaşarmıştı. Kendimi zar zor tutarak banyoya koşup aynada kendime baktım. Yüzüm hâlâ kıpkırmızıydı ve gözlerim şişmişti. Hepsi Lee'nin yüzünden. Neden bana vampir olduğunu söylememişti? Ona hâlâ kızgındım. Ve onu asla affetmeyecektim. Musluğu açarak yüzümü yıkadım ve sonra odama dönerek, dolabımdan rahat kıyafetler alarak üstümü değiştirdim. Sonra tekrar gözüm güllere kaydı. Çok güzel,masum ve kırmızı güller. Bir zamanlar benim için değerli olan ama şimdi değersiz olan güller. Gülleri yere attım ve salona doğru gittim. Salona varınca kanepede Lee'nin oturduğunu gördüm. Görünüşü dün gördüğüm gibiydi. Beni görünce, ayağa kalktı ve yavaşça bana doğru yaklaşmaya başladı.
- Ne işin var senin burda! Hani beni görmek istemiyordun?
- Dün olanlar için özür dilemeye geldim. Özür dilerim, lütfen beni affet.
- Artık sen benim tanıdığım Lee değilsin. Sen bir vampirsin, bir katilsin. Uzak dur benden ve ailemden. Evimden de defol git! Seni görmek istemiyorum.
Giderek yanıma yaklaşıyordu.
- Lütfen. Açıklama izin ver.
- Neyi açıklayacaksın? Bana yalan söyledin. Neden?
Sessizlik. Hiçbir şey söylemeden yanıma geldi. Artık kaçmıyordum. Duvara yaslanmıştım, ellerimle onu kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum.
- Seni seviyorum ve seni kaybetmek istemiyorum. Sana vampir olduğumu söylemedim, çünkü seni kaybetmekten korktum. Senin için insan oldum ve senin için ölürüm de. Lütfen bana kızma.
Hem ağlıyor hem de ellerimle göğsünü yumrukluyordum. Ona inanmak istemiyordum. Ya yine bana yalan söylüyorsa, ya... ya ...
- Bana bak. Seni her ne olursa olsun seveceğim ve sevmeye devam edeceğim. Bu sözü seni gerçekten sevdiğim için söylüyorum.
- Yalan! Yalan söylüyorsun. Sana inanmıyorum. Sen bana yalan söyledin. Sen benim sevgilim değilsin. Sen benim Lee değilsin.
Aniden soğuk elleriyle yüzümü tutarak kendine çevirdi ve gözlerime baktı. Gözleri hâlâ kıpkırmızıydı ama tıpkı beni seven gözlerle bakıyordu. Eliyle gözyaşlarımı sildiğinde ise elli buz gibiydi. Sonra gülümsedi, tıpkı benim aşık olduğum adam gibi. Sonra yavaş yavaş yaklaştı ve beni dudağımdan öptü. Öpücüğü soğuktu ama bana nedense sıcak geldi. Ellerimi Lee'nin boynuna dolayıp, gözlerimi kapattım tıpkı ilk öpücüğüm gibi. Sonra benden dudağını benim dudağımdan uzaklaştırıp, bana baktı.
- Seni seviyorum.Seni her ne olursa olsun seveceğim ve sevmeye devam edeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgilim Bir Vampir
VampirgeschichtenSevgilim Bir Vampir ve ne yapacağımı bilmiyorum. Onu seviyorum ama peki o beni gerçekten seviyor mu? kapak tasarımı: @derya571