30.BÖLÜM

1.5K 60 33
                                    

Ye yo ben geldim :D
Hellö...
Medya:ege
                                   
ELVİNİN/ECENİN AĞZINDAN

yanımda yönümde birsürü hemşire vardı. Ne gerek vardı ki bu kadar insana? Zaten gergindim!

Ne olurdu ki yanımda sevdiğim insanla birlikte şimdi kontrole gelmiş olsaydık.. şuan bu odada bulunmak kabus gibiydi. Kendimi çimdiklemek istiyordum. Gözlerimi açmak istiyordum artık birisinin gelip beni uyandırmasını geçti deyip bana sarılmasını istiyordum...

Yoktu işte... kimse yoktu. Telefonu kapattığımdan beri aklımda ege vardı.
Ne yüzle aramıştı beni. Ne yüzle özür dinlemişti. O...o böyle bir insan değildi ki. O çok iyi birisiydi..
Ne ara bu kadar yüzsüz olmuştu.
Umarım...umarım ömür boyu vicdan azabı çekerdi.. umarım...

Hemşirenin birisi eline iğne alınca korkum tavan yaptı. Korkardım ki ben ignelerden.
Birkaç saat belki de birkaç dakika sonra doğmamış bir çocuğun canına kıymalarina ortak olacaktım...
Ben böyle bir insan mıydım??

Birden kafamı yasladığım yerden kaldırdım. "Ben böyle bir insan değilim" diye fısıldadım. Belki de bağırmıştım. Herkesin şaşkınca bana baktığını görünce ikinci şık daha mantıklı geldi...

"İstemiyorum" dedim.. "ben vazgeçtim.. ben... ben yapamam... defolun çıkın odadan" diye bağırdım iceridekilere. Birşeyler söylüyorlardı ama ne dediklerini algılamakta güçlük çekiyordum... en sonunda hepsi çıktı odadan..

Yanılıyordum aslında.. ben güçlü bir kadın değildim. Asla öyle olamamıştım belki de..

Kocaman odada ben bebeğim ve bu üzerimdeki mavi şey başbaşa kalmıştık. İçeri giren bir kişiye göre içerse bir kişi var görünebilirdi ama burda üç kişi vardı..

Bekledim biraz odada. Ağlıyordum işte. Gözyaşlarım bile beni terk ediyordu belki de...

Elimi karnıma koydum. İlk defa hissetmeye çalıştım onu.
"Sen hiç gitme" diye fısıldadım... Duyardı belki de.

Normalde iki kardeşin arasında 16 yaş olurdu. Anne ve bebeğin arasında değil. Bu işte bi yanlışlık vardı...

Çok zaman kaybettiğimi fark edince üzerini giyip çıktım odadan...
İstemsizce gözyaşlarım süzülüyordu yanaklarımdan.

Ege... çok sevmiştim onu... onu o kadar çok sevmiştim ki şuan ki nefretim bile bu sevginin önüne geçememişti. Bu...bu çok saçmaydı.
Onun ölmesini bile istiyordum. Ama hala onu seviyor olmak gururumu kırıyordu... Aptalın tekiydim işte..

Koridordan ilerlerken karşıdan gelen selin ve Buragı gördüm.
Ya beni nerden bulmuşlardı ki
Acaba hastanenin adını falan mı söyledim diye düşündüm.
Hatırlayamayacağımı fark ettiğimde ise düşünmeyi bıraktım..

Sonra ise belime bir çift el dolandı.
Kim olduğuna bakmadan önce tanıdık kokusundan selin olduğunu anlamıştım.
"Tamam geçti..." dedi. Selin fazla iyiydi sanırım.en çok ihtiyacım olan iki kelimeyi söylemişti. Geçmediğini ve asla geçmeyeceğini bilsem dahi bu iyi hissettirmişti. Yanımda olan bir kişiye ihtiyacım vardı...selin iyi ki vardı..
Bir süre sonra ise onun yerini başka eller aldı.. "bitti mi ece? Aldırdın mi?" Diye sordu direkt. Bu kişinin Burak olduğunu fark ettiğimde hızla uzaklaştım kollarından...

Ne diye buradaydı ki. Neden gelmişti. Hala nasıl kollarını bana dolayabiliyordu. Neden benim de ona sımsıkı sarılmaya bu kadar ihtiyacım vardı ki? 

"Ben...ben yapamadım" diyebildim sadece ardından gelen hıçkırıklardan önce. Seline sarıldım sımsıkı.
O da bunu bekliyormuş gibi anında kollarını doladı bana.

ZORAKİ EVLİLİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin