Bir taraftan gülümsüyor diğer taraftan önümüzde duran kahvaltılıkları benim için hazırlıyordu.
"Bu kasaba çok tuhaf." dememle duraksadığını farkettim.
Bana dönüp "Neden böyle düşünüyorsun? Insanları çalışkandır. Havası da oldukça güzel. Her yer çeşit çeşit ağaçlarla ve çiçeklerle çevrili. Burayı seveceğine eminim.Lokmaları bir bir ağzıma atarken konuşmasındaki büyüyle etrafıma bakındım. Gerçekten sanki tüm güzellikler buradaydı. Adeta yaşadığım tüm o saçmalıkları unutmuş, kendimi kuşların cıvıltısı eşliğinde huzura bırakmıştım.
Derin bir nefes aldım. Ardından ismini sormadığım aklıma geldi. Ani bir hareketle ismini sormak için hamle yapmıştım ki lokma boğazımda takıldı. Öksürmeye başladım. Nefes almakta zorlanıyordum. Bunu farketmeli ki bardağı alıp bahçenin kenarında bulunan küçük çeşmeye doğru koştu. Suyu doldururken gözleriyle beni kontrol ediyordu. Ben ise ne kadar rezil olduğumu düşünmekle meşguldüm. Tekrar koşarak suyu getirdi. Suyu içmiş rahatlamıştım ama rezilliğim hakkında konuşmaya başlamamak için yavaş yavaş içmeye devam ediyordum.
Karşıma geçti ve "Bu arada ben Ateş." dedi.
Su boğazıma sanki oturmuş gitmiyordu. Yeni bir boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştım. Gözlerim dolmuştu ancak tekrar öksürmemek için kendimi tutuyordum.
"İyi misin?" diye sordu aynı ses.
"E..evet,tabi,iyiyim,aynen (!). Sadece az önce beynimi okuduğunu düşündüm. Ne kadar komik(!) Değil mi ?" diyerek içimden söylensem de "Evet evet, iyiyim. Teşekkür ederim su için." diyebildim.
Yine bir sessizlik hakim olmuştu. Bu fırsatı değerlendirip düşünmeye başlamıştım. Kişiliklerin ve davranışların oluşmasında isimlerin de etkisinin olduğunu biliyordum. Bu teori genel olarak tutmuş bir teoriydi.-Tabii bazı istisnalar olmuştur.- İsmi poyraz,rüzgar vb. olan çocuklar daha hareketli oluyorlardı. Bu teoriden yola çıkıp uzun uzun Ateş'e baktım. Benzerlik bulmaya çalıştım ama ismiyle pek de benzerlik kuramıyordum. Sonuç olarak teni bembeyaz elleri ise buz gibiydi. "Belki de iç dünyasında benzerlikleri vardır. Bilemeyiz... Ya da Ateş de bir istisnadır." diye düşünürken "Aslında bardağı bırakabilirsin." diyen Ateş'in sesiyle düşünce dünyamdaki yolculuktan çıkıp gerçeğe dönmüştüm.
Ateş hala gülümsüyordu. Gözleri ise gülümsemesiyle birlikte kısılmıştı.
O kadar dalmıştım ki bardağın hala elimde olduğunu ve ağzıma yakın tuttuğumu unutmuştum.
Bardağı kenara bırakıp elimi Ateş'e uzattım. Heyecanlı ve istekli bir tavırla "Ben de Derin." dedim. Gülümsemesine gülümsemeyle karşılık veriyordum.
Elimi tuttu ve "Memnun oldum, Derin." dedi.
Hava oldukça güzel olmasına rağmen hala elleri soğuktu. Beni ürpertiyor ancak farklı bir güven de veriyordu.
El ele tutuşuyorken gözlerimiz birbirine bakıyordu. Ellerinin ısındığını hissetmeye başlamıştım. Artık benim elimde olduğundan fazla ısınmış, sıcaklık kolumdan tüm vücuduma yayılıyordu. Ben ise sadece kendimi olayın akışına bırakmıştım.
Önceki enerjiye benzer bir durumdu ama daha yakın,daha sıcak,daha güven veren...
Sanki bir hipnozun içindeydim.
Ateş'in gözleri gri eladan tamamen gri bir hal almıştı. Bir ara gözlerimi kapatmak istedim. Kapatmamla birlikte soğuk bir eli yanağımda hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görüyor Musun Beni ? #Wattys2017
Misterio / SuspensoAcaba bu kasabaya yerleşmesi hayatını değiştirmek için fazlasını mı verdi ? İnanılması zor olayların üstesinden gelmek için ona bu gücü veren neydi ? Aslında herşey güzeldi. Ta ki merakına yenilip gizem peşinde koşma isteğine kapılana kadar. Pek...