TOPRAK KOKUSU

14 11 3
                                    


Sessizliğin verdiği telaşla kendisiyle başbaşa kalan Eylül kafasındaki düşüncelerden kaçıyordu. Huzura doğru uçmasına ramak kalmıştı ki gerçeklik algısı açıldığı an yere çakılmıştı. Çırpındıkça daha derine iniyordu. Karanlık bir uçurumun kenarında görüyordu kendisini. 

Korkmuyordu. Ancak zaman ilerledikçe olaylara karşı duyarsızlaşıyordu... Normal bir insan olmadığını kabul ediyordu. Çünkü çok sorguluyordu. Ve Dünya'yı tek düze göremiyordu. Normal bir hayat akışına bürünüyordu. Huzura kaçışları sınırlanmıştı. Tüneller kapalıydı. Nöbet tutuyordu kurşun askerler. "Korkunun ecele faydası yok" derdi aneannesi, Şimdi onu dinliyordu.

Engellenen bütün yollara rağmen, gözlerini kapatıp yürüyordu. Gözler yanıltıcıydı, oysa kalp en doğruyu bilirdi. "Nefes alamadığım her an, kara toprağı hatırlarım. O andan itibaren nefesim düzene girer. Her geçen gün zamanla kafa tutmanın anlamsızlığı tokat gibi çarpıyor suratıma. İnkar etmekte üstüme yok. Geçiyor gidiyor bütün günler, küçük oyunlar, her oyuncu diğer günün sayfalarına hapis oluyor".

Birgün sevdiğim bir hikayem olacak, o zaman ben anlatacağım başkası yazacak. Ancak şuan anlatabilecek güzel bir hikayem yok. Hergün insanları toprağa uğurluyoruz. Hergün yeni bir cinnet hikayesi... Burun buruna verdiğim insanların hepsi lekeli. Lilith şahidim ki ona bir çok çocuk bahşedilmiş. Tanrı üzgün mü bilemem ama kalbi olan herkes yasta. 

Örümceğin, yılanla olan dostluğu kadar sahte bir düzen bu. Kaçamak bakışlar, sahte üç kelime... Acımasızlık kokuyor tenleri. Korkuları midemi bulandırıyor. Şayet hayata tutunmak için, makineye bağlı olanlara bir fırsat verilseydi; Şu anda boş beleş yaşayanları öldürürlerdi.

ÇOCUKLUK YAMALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin