Kaçış Bölgesi

4 5 0
                                    

Kalabalık okul günlerinde, her zaman Yurttan okula kendimi zor atardım. Kendimi insan içine bırakmak istemediğim günlerde, Kulağımda Kulaklığım ile  tuvalette saatlerin geçmesini bekliyordum. Kaç saat geçtiğini bilmiyorum ama tahminen 3 saat falan olmalıydı. Çünkü David her gün saat 14:00 de ot içmeye tuvalete giriyordu. O beni görmüyordu , bende onu görmüyordum.
İnsanları yargılamayı uzun zaman önce bıraktım. Ailemden sonra kimseyi yargılamamaya özen gösterdim en azından. Hepimiz bir şeylerden kaçmaya çalışıyorduk ve hepimizin farklı kaçış yolları vardı. O cebinde otlar biriktiriyordu, mayıs para biriktiriyordu, jenny hiç gidemeyeceği yerler için biletler alıyordu....
Hayatım boyunca her zaman sabırlı ve çizgileri olan bir insan olarak tanındım. Asker olan dedem ,bizi Prensipli bireyler olarak yetiştirmişti. Kimsenin aşamayacağı duvarlar inşa etmiştik. Bu duvarları özellikle anne ve babamız gittikten sonra yapmıştık. Bu Bir tür korunma içgüdüsüydü. Mayıs aktif bir kişiydi. Herkes onu çok severdi. Benden ise herkes uzak dururdu. Benim hakkımda pek fikirleri yoktu ancak onların benden uzak durmaları gerektiğini, çoğu kez ağır bir şekilde öğretmiştim.

Yaz aylarında okuldan kaçış sığınağım değişmişti. Artık okulun zilini duyamayacağım kadar uzak olan bir ev keşfetmiştim. Evi ilk bulduğumda itiraf etmeliyim ki biraz korkmuştum. Odundan yapılmış, kirli pencereli, kırık dökük bir yapıydı. Orada kalan çok yaşlı bir kadın vardı. Bu kadını her duyduğum hikayede; uzun burunlu, gözlüklü, kambur bir cadı diye anlatıyorlardı. Bu da bir efsane olmuştu belli ki... çünkü ev ne kadar ürkütücü olursa olsun kapı eşiğinde kitap okuyan bu kadın kesinlikle anlatıldığı gibi değildi. Aksine içinizi ısıtacak bir tebessümü vardı. Ve beni farkettiği anda ayağa kalkıp, neşeli bir şekilde 'merhaba' demişti.
Kapıya asılı olan rüya kovucusunu gördüğümde ona döndüm, 'gerçekten buna inanıyor musunuz?' Diye sorabilmiştim. Oturmamı istedi, bana bir bardak çay ikram etti. Tekrar yanıma oturduğunda 'benim adım fatema. artık iyi iki Arkadaşız ve bundan sonra tuvalette saklanmak yerine; Bu eve gelebilirsin. Burası artık seninde evin. Ayrıca birgün sana bu rüya kovucusuna neden inanmayı seçtiğimi göstereceğim dedi'.
Şaşkındım. Ancak ağzımı bıçak açmadı, o anda söyleyeceğim her kelime değersiz ve anlamsız gibiydi...

Fatema; Okul zili yirmi dakika sonra çalacak. Geç kalmak istemezsin.

Ben; Haklısın. Teşekkür ederim çay İçin.

Koşarken sadece 'görüşürüz' diyebilmiştim.
Yolda yürürken anlam veremediğim sesler vardı, önde genç bir erkek. Arkasında genç dört kadın vardı. Ve en arkada ise yaşlı bir adam bulunuyordu. Hepsi Beyaz giymişti. Yürürlerken, zeminde ufak bir sarsıntı hissediyordum. Yürüyemedim, gitmelerini bekledim. Her adım da yerden uzaklaşıyorlardı. Geçtikleri  zeminin otlarının solduğunu farkettim ancak buna bir açıklama getiremedim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 29, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇOCUKLUK YAMALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin