KALP GÜRÜLTÜSÜ

10 10 4
                                    

Terasta gözlerimi açtığımda gece olduğunu fark ettim. Etrafta yaşam belirtilerinin kalmadığı bir saatti. Ancak kalbimin gürültüsü kulaklarımı Rahatsız ediyordu. Bedenimde anlam veremediğim, bir ürperti vardı.

Bedenimde acı duymaya başladığımda soluksuz kaldım. Gözlerim yaşlarla dolmuştu... sesler duyuyordum, daha önce duymadığım ses tonlarıydı. Gariptir ki tanıyormuşum hissine kapılmama da çok yakındı. Bugece gökyüzü çok farklıydı; Ay ve yıldızlar yoktu, Alacakaranlıktı. Duyduğum sesleri , bir hayvan gibi takip etmeye çalıştım. 2 sokak ötede bir daire olduğunu anlamakta çok da zorlanmadım. Çünkü Bütün sokak boyunca aydınlık olan tek ev burasıydı. Bu bina kimsesizlik kokuyordu. Küflü, isli, kirliydi, soğuktu.4. Katta bulunan bu dairenin önüne geldiğimde içeri giremedim, yanında boş olan dairede beklemeye koyuldum. Ses duymuyordum, acım Yok olmuştu, anlam veremediğim bir şekilde yerimden kımıldayamıyordum. Beklemek zorundaydım.

Neredeyse iki saatlik bir bekleyişle, bir kapı açıldı. Beş adam dışarı çıktı ve aşağı indiler. Karanlıkta tek seçebildiğim dördünün 2 metre boyunda, dazlak, yapılı olduğuydu. Beşincisi ise onların aksine 1.50 boyunda , kıvrımlı bir vücudu olan , dazlak biriydi. Kalkıp arkalarından gitmeye niyetlendiysem de sanki bir el tuttu beni. Beklemeye devam ettim. Sesler tekrar geri gelmişti. Tanrım bu kalp sesi ,kulak zarımı delmeme neden olabiliridi. Bir kangölünün içinde buldum kendimi, nasıl olduğunu anlamadım bile. Kokudan emin olmak İçin tadına baktım. Bugece nasıl bitecek hiçbir fikrim Yok. Ancak pek iyi yerlere doğru ilerlemiyor gibi geliyor. Ayağa kalkacak gücü bulduğumda , yan daireye yürümeye devam ettim. Göz ucuyla yoklamaya çalıştım.

Yan dairede kapının tam girişinde bir sekreter masasını andıran bir masa vardı. Ve çok eski artık adının bile unutulduğu bir daktilo vardı. Odayı aydınlatan bir mum vardı. Ancak bu mum o büyük ışığı, Nasıl sağlıyordu buna bir açıklama getiremedim. Geçtim ve yukarıya çıkan merdivenlere doğru yöneldim. Merdivenlerin yarısında, Odayı net göreceğim bir açıda bekledim. Bir hesaplaşma vardı. Daktiloyu kullanan başında bandana olan, kedi gibi gözleri olan yaşlıca bir kadındı. Karşısında iki kişi vardı. Yaşlı bir adam ve genç bir bayan vardı. Para hesabının öncekini tutmadığını anlatıp duruyordu kadın. Ancak bandanalı kadın bunu pek de umursamıyordu.

Bandanalı kadın: bu işler böyle yürümüyor. Ve görüyorum ki beni tanımamışsınız. Bu sizinle son işimiz dedi.

Ve mumu üfledi, kedi gibi ancak çok daha küçük ışık saçan bir şey etrafta dolanmaya başladı. Turuncumsu bir ışık etrafa saçıyordu. Çok geçmeden bunun bir bebek olduğunu anladım. Adamın bacağına sarıldı ve adam düştü. Adamın bütün bedeni kırmızı bir ışıkla doldu ve bir anda ışığın rengi solmaya başladı. Ses yoktu sadece kulaklarımı sağır eden kalp gürültüsü vardı. Ve adamın rengi solduğunda bu ses son buldu. Genç kadına zarar vermedi, nedenini anlayamadım... sanırım bunu bandanalı kadında anlamadı çünkü hemen ardından mum kendiliğinden yanmaya devam etti. Ve adam ortada yoktu. genç bayan hüzünle karnına dokunuyordu. Kadının bedenine baktığımda cılız bir ışık farkettim. Nefesim kesildi...

Bu enerji ile nasıl başedeceğimi bilmek zorundaydım. Yukarı tırmanmaya devam ettim. Terasa çıktığımda zar zor nefes alıyordum. Kendimi gecenin karanlığına bıraktığımda içim endişeyle kaplandı. Bir şeyler eskisi gibi olmayacaktı. Kendime alışamamışken şimdi bütün bunlar, ardı arkası kesilmeyen bir yolculuğun ilk yansımasıydı. Ruhumu kaybolmuş gibi hissediyordum. Aynı zamanda o geçirdiğim saatlerde kendim gibi hissettiğim tek zaman dilimi olduğunu da inkar edemezdim. Kafam karışıktı, duygularım olabildiğine bana ait değil gibiydi...

ÇOCUKLUK YAMALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin