Multideki Oğuz jcndjxj
_______________________Çantamı alıp oradan çıktım.Bulduğum ilk taksiyi durdurdum . Ağlamamı durduramıyodum.Arkama baktım.Ediz herşeyi kırıp döküyordu. Taksi yanımda durduğunda hemen kapıyı açıp bindim.Ediz artık umrumda değildi. Taksiye gideceğim yeri söyledim. Telefonumu çıkarıp Erva'yı aradım.
"Efendim"
"Erva"
"Mısra! Ağlıyor musun sen? Neredesin hemen geliyorum."
"Herzamanki sahile doğru gidiyorum."
"Tamam geliyorum.Beni orda bekle."
Telefonu kapatıp çantama koydum. Yaklaşık 2-3 dakika sonra sahile geldim. Banka oturup düşünmeye başladım. Ediz neden beni Batu'dan korumaya çalışıyor ki? Batu bana nasıl bir kötülük yapabilir. Hayır anlamadım nedenini niye söylemiyorsun ki ? O anda bağıra bağıra sinirli bi hareketler yapan çocuk geldi.Telefonla harıl harıl bi şeyler konuşuyordu. Bi yandan elindeki gazozu yudumluyor bir yandan da bağırıyordu. Muhtemelen benim yaşlarımdaydı. Bi anda sinirden elindeki gazozu yanıma doğru fırlattı. Benden uzak yere atmasına rağmen cam parçası gözümün altına ufak bi çizik attı. O anki acı ve korkuyla çığlık atabildim. Çocuk bana baktı. Telefonu kapatıp hemen yanıma geldi. Elimi yanağıma götürdüğümde kanıyordu. Ama acımıyordu . Zaten bu acı kalbimin acısının yanında ne ki!
"İyi misin? Çok özür dilerim gerçekten isteyerek olmadı."
"Önemli değil."
"Nasıl önemli değil baksana kanıyor da!"
"Gerçekten önemli değil. İyiyim. "
Çocuk peki der gibi baktı. Bende hafif bir tebessüm yaptım.
"Niye ağlıyorsun peki?"
Durdum. İçimi dökmeye ihtiyacım vardı ama bu doğru kişi değildi.
"Özel meseleler diyelim."
"Anladım. Mevzu bahis aşk olunca akan sular durur tabi. Özellikle de siz kızlar."
Kafamı salladım. Suan sadece susmak istiyordum.
"Bu arada ben Oğuz"
Elini uzattı. Bende uzattım.
"Mısra."
"Bundan sonra beni yanağımı çizen çocuk olarak hatırlarsın."
Kısa bi kahkaha attım. Yanağımı çizen çocuk. Bu fazla iyiydi.
"Güldün. İlk kez yanımdayken içten güldün. Bunu sık sık yapmalısın. Yanağını çizdiğim kıza çok yakışıyor. "
Gözlerime baktı. Bana yaklaşıp Elini yanağıma çizildigi yere götürdü.
"Şimdi Bir az daha iyi mi?"
Karşımda birini hissettim.
"Mısra! "
Bu Batu'nun sesiydi. Gözlerimi çocuktan ayırıp karşıma baktım. Batu sinirli sinirli bize bakıyordu. Kaşlarını çattığında bile ne kadar tatlı oluyordu öyle. O anda olduğum durumu farkettim. Çocuğun elini ittim. Elim ayağıma dolaşmıştı.
"Batu! "
"Batu ya ! Sizi rahatsız mı ettim yoksa?"
Oğuz atıldı.
"Evet."
Şuan korkuyordum işte. Batu Oğuz 'a dövecekmiş gibi bakıyordu.
"Şey.. Tanıştırıyım Oğuz. Daha şimdi burda tanıştık gerçekten."
Korkuyordum. Her an bir şey olabilir.
"Senin yüzüne ne oldu Mısra! "
Daha yüzüme şimdi baktığı için yeni farketti.
"Hiç bir şey olmadı."
"Nasıl bir şey olmadı ya baksana!"
Gelip yüzümü avuçlarına aldı. Aramızda belki de 5 cm boşluk vardı.
Nefesi yüzüme çarptığında titredim. Tüylerim diken diken oldu. Gözlerimin içine endişe ile bakıyordu. Ne kadar da güzel gözleri vardı öyle canım.
"Şeyy. Siz sevgili misiniz? "
Güzelim romantik şeysi Oğuz ' un sesi bozdu.
"Evet!"
Ne Evet mi! Batu'ya şaşkın emoji gibi bakıyordum. Elini belime koydu ve kendine doğru çekti.
"Ne o beğenemedin mi ?"
"Yok. Yanii.. Şeyy. Bir şey olurda hastaneye giderse masrafı ben karşılarım. O yüzden numarasını alacaktım. "
Bir de söylüyor aptal. Yanlız çok iyi numara alma taktiği.
"Yaz ben vericem.Yaz!"
Oğuz şaşırarak telefonu çıkardı ve verdiği numarayı yazdı.
"Şimdi Güle güle! "
Oğuz uzaklaştı ama verdiği numara benim değildi. Batu'nun numarasıydı.
Bana yazdığı gece ezberlemiştim. Çok ta kolay olmamıştı.
"Yalnız sen kendi numaranı verdin farkında mısın ?"
Güldü. Ama cevap vermedi.
"Hem Sen niye sevgili olduğumuzu söyledin? O kadar mı çok seviyorsun beni?"
"Sende benim numaramı niye ezberledin? O kadar mı çok seviyorsun beni?"
"Soruya soruyla karşılık verme!"
İkimiz de banka oturduk. Elini omzuma attı
"Ama hoşuna gitmedi değil."
"Hiçte bile canım . Gelen kısmetimi kovdun resmen."
"Çarpılacaksın. İtiraf etmek bu kadar mı zor?"
"Neyi itiraf edecek mişim?"
"Beni sevdiğini!"
"Kim ben mi seni seviyorum? Hiçte bile! "
Güldüm. Öyle bir Evet demişti ki sanki ona evlenme teklifi ettim de beni istercesine söylemişti. Ay! Ben ona niye evlenme teklifi edeceğim ki. O bana yapsın. Allahım ya!
"Ama gülüşün öyle demiyor."
Sesiyle irkildim. Dalmıştım.
"Hı?"
"Gülüşün diyorum her şeyi inkar ediyor."
"Yok canım o Şeyy. Demin Erva ile telefonda konuştuğumuz şey aklıma geldi de ondan"
"En son Erva senin ağladığını söylemişti de bunda gülünecek ne var. "
İşte şimdi yakayı ele verdim. Benim hemen konuyu dağıtmam lazım.
"Sen beni nereden buldun?"
"Erva ' dan zar zor Nerede olduğunu öğrendim. Ediz ne dedi sana?"
Söylemek istemiyordum. En azından şimdilik. Sustum.
Yüzümü kendisine doğru çevirdi ve ellerimi tuttu.
"Mısra bana anlatmanı istiyorum. Bir şey mi yaptı sana ?"
Bir an diyesim geldi ama iç sesim eğer söylersem büyük bi kavga çıkacağını söylüyor.
"Kalksakmı artık."
Tamam der gibi kafasını salladı.
Beraber arabasına doğru yürüdük. Kapımı açtı. Gülümsedim. Ne kadar da şey çocuk. Cömert. Kendisi de direksiyona geçti ve emniyet kemerini bağladı. Bende bağlamak için emniyet kemerini çektim ama Kemer gelmiyordu. Zorladım ama olmadı.
Bu nasıl bir araba ya. Batu'nun gülmesiyle daha çok sinirlendim.
"Niye gülüyosun ki? Hayır anlamadım sanki ben yapamıyorum!"
"Evet sen yapamıyosun."
Batu kemeri çekmek için bana doğru uzandığında resmen yüzümüz birbirine değecekti. Bi kaç saniye öyle kaldık. Gözlerimin içine doğru bakıyordu. Gözlerine baktığımda sanki gözleriyle beni affet diyordu. Tedirgin oldum. Tam beni öpecekti ki elim ayağıma dolaştı.
"Kemer. Demek ki ben yapamıyormuş um."
Güldü. Kemeri çekip taktı.
"Senin yapamadığını söylemiştim. "
Sonon yopomodogono soylomostom.
Fırsatçı herif.
"Ediz ne dedi sana?"
Buna cevap vermek istemiyordum. Yalan da konuşamıyorum ki geçiştirsem. Sustum. Yol boyunca sessizdik. Ne ben ne de Batu ağımıza açmamıştık. Batu beni dün kaldığımız eve tekrar götürdü. Arabadan inerken Telefonum çaldı. Arayan annemdi. İçime bir kuşku düştü. Ya Ediz söylemişse. Annem hiçbir şekilde bağırmaz. Ama ona yalan söylediğim için kızardı.
"Efendim annecim?"
"Mısra kızım, eve ne zaman uğrarsın?"
"Bilmiyorum anne. Arkadaşlarımlayım. Muhtemelen bu akşam da Erva'lar da kalırım. Eşyalarımı almak için uğrarım ama."
"Kızım biz babanla iş için yurt dışına gideceğiz. Akşam uçak kalkmış olur. "
"Tamam anne."
Arkadan babamın sesi duyuldu.
"Çok öpüyorum seni. Kendine dikkat et."
"Bende sizi."
"Görüşürüz kızım."
"Görüşürüz. "
Telefonu kapatıp cebime koydum. Kapıyı Ege açtı.
"Oo kelebek hoşgeldin"
"Hoşbuldum. "
İçeri girdiğimizde alper ve Erva uyuya kalmıştı. Erva başını Alper'in omzuna koymuştu. Alper de elini Erva ' nın beline koymuştu. Tam uyandırmak için yanlarına gidiyordum ki Batu Elimi tuttu.
"Bırak kalsınlar öyle."
Kafamı salladım. Ege içeri ellerinde Playstationla girdi.
"Hadi yenilen yemek ısmarlasın."
Batu konsolu alıp koltuğa oturdu.
"Olum zaten sen şimdiden kaybettin."
Ege kahkaha attı.
"Büyük konuşma istersen abi."
Atıldım.
"İyi olan kazansın."
Oyuna başlamışlardı. Ege dili dışarda oynuyordu. Kahkaha attım. Batu'ya baktım. Sanki televizyonun içine girecekti. Telefonum çalmaya başladı. Arayan Ediz'di. Meşgule attım. Ardından da Doruk aradı. Açıp açmamak konusunda tereddüt ettim. Ama içimden bir ses açmamı söylüyordu. Rahat konuşabilmek için bahçeye çıktım.
"Efendim."
"Açmayacaksın diye umuyordum ama beni şaşırttın."
"Ne istiyorsun? "
"Sana veda etmek için aradım."
"Ne vedası, neden bahsediyorsun?"
"Gidiyorum ben."
"Nereye?"
"Yurt dışına. Okuluma orda devam edeceğim. Aslında yüz yüze bunları söylemek isterdim ama o günden sonra geleceğin konusunda şüpheliydim. Gerçi bu aralar beni çok şaşırıtıyorsun."
Son dediği cümleyi duymamazlıktan geldim.
"Orada ailen ile mi kalacaksın? "
" Büyük ihtimalle evet. Neyse uçağım kalkmak üzere. Sakın yaşadıklarımızı unutma. Beni de. En azından o günlerin hatrına. Kendine iyi bak."
"Bu kadar çabuk mu?"
"Ben biletimi o gece aldım."
"Yani onlar yaşanmasaydı gitmeyecek miydin?"
"Ama yaşandı değil mi?"
"Böyle olsun istemezdim."
"Üzülmeni falan istemiyorum."
"Görüşürüz Doruk."
"Görüşürüz Mısra."
Telefonu kapatıp masanın üzerine koydum. Üzülmüştüm. Yani onca şey yaşanmıştı. İçerden Ege'nin sesini duydum. Bağırıyordu. Koşarak içeri girdim. Batu gülerek yere yatmıştı.
" Ne oldu, niye gülüyorsunuz?"
Ege bana sarıldı.
"Gol attım. Gol! "
O kadar çok bağırmıştı ki Sağır olmuştum resmen. Batu bizi dürttü. Kaş göz işaretleriyle Alper ve Erva'yı gösterdi. Ege'nin bağırmasıyla uyanmislardi sanırım. İkisi de aynı anda ayağa kalktılar. Utanmışlardı. Biz gülmeye başladık. O kadar çok gülüyorduk ki karnımıza ağrılar girmişti.
"Ne oldu abi niye bağırıyorsunuz?"
Alper sonunda tamamen uyanmıştı.
Batu cevap verdi.
"Ege gol attı. Bir de sonuca bak. 18 e 1 ."
Hepimiz kahkaha attık.
Erva atıldı.
"Yemek yesekmi artık. Çok acıktım."
Alper onayladı. Ardından da Ege.
"Aynen ya !"
"Bende çok acıktım. Hatta şuan sizi tavuk olarak görüyorum. "
Güldük. Batu telefonunu aldı.
"O zaman pizza sipariş ediyorum. "
Hepimiz onayladık.
"Annem ve babam iş için yurt dışına gitti."
Ege atıldı.
"Ne güzel bu akşam da burada kalın o zaman film izleriz."
"Bana uyar. Sen Erva?"
"Olur."
Hepimiz oturduk. Batu fısıldadı.
"Evin altında yatır var."
"Tabii canım"
Geçiştirdim. Ya gerçekten varsa. Yok canım şaka yapıyordur. Kapı çaldı. Kapıyı açmak için kalktığımda Batu durdurdu.
"Ben açarım. "
Oturdum. Pizza içeri gelmeden kokusu geldi. Ardından da Batu.
"Pizzalar geldi."
Önümüze koydu. Herkes yemeye başladı. Yaklaşık 15 -20 dakka içinde bitmişti. Film izlemek için televizyonun karşısına geçtik. Batu ve ben aynı koltukta oturuyorduk.
"Ne izliyoruz?"
Erva oradan bir film alıp televizyona taktı.
"Tabi ki de The Boy ."
Filmin isminden bile korkuyordum. Ben onu izleyemezdim. Korkuyorum çünkü.
"Hayır!"
Batu cevap verdi.
"Niye korkuyor musun?"
Eger dersem eline düşerim.
"Tabi ki de Hayır. "
"O zaman izleyelim."
Hiç bir şey diyemedim. Kalın şey giymeme rağmen üşüdüğümü farkettim. Malum kış ayındayız. Gerçi çıkmak üzere ama olsun. Sonuçta mevsim kış. Batu'dan battaniye istedim. Getirip üzerime örttü.
"Teşekkür ederim. "
"Ne demek. "
Film başlamıştı. İlk dakikalarda çok korkmadım ama çocuğu görünce çığlık atmamak için kendimi.zor tuttum. Resmen filmin tamamını battaniyenin altından izledim. Bi an Batu'ya sarılacak gibi oldum. Film bitmek üzereydi. Belki de 5 dakika falan kalmıştı. Saate baktım 23.16 . Hangi ara zaman geçmişti anlamadım. O anda elektrikler kesildi.
İşte bu sefer korkudan batu'ya sarıldım. Batu telefonundan feneri açtı.
"Niye kesildi bu şimdi. "
Elimi cebime götürdüm. Telefonum orada değildi. Bahçede masanın üzerine koymuştum. Asla dışarı çıkamazdım.
Alper ayaklandı.
"Bizde uyuyalım o zaman "
Ben şimdi nasıl yukarı çıkacağım.
"Tamam beni odaya çıkarın. "
Batu benimle geldi. Ben Batu'nun arkasından korka korka ilerledim. Odaya geçtik. Eşofmanını uzattı.
"Al bunu giy rahat uyursun. "
Aldım .
"Ben çıkıyorum sen giyin."
"Hayır! "
"Korkuyor musun?"
"Evet! Sen arkanızdan dön ben değiştiricem. Ama sakın bakma. "
Sırtını bana doğru döndü. Gülmeye başladı. Eşyalarımı çıkarıp hemen giydim.
"Tamam dönebilirsin."
döndü.
"Ben uyuyacağım. İniyorum aşağı. "
Kolundan tuttum.
"Ben uyuyana kadar burada olsan. Uyanınca gidersin."
Batu'nun yatır var dediği aklıma geldi.
"Niye korkuyorsun Mısra ? Korkmanı gerektirecek bir durum yok."
"Ama sen yatır var dedin."
Güldü.
"Şaka yapmıştım kızım. "
"Olsun bide o film yüzünden lütfen "
"Peki. "
Ben yatağa uzandım. O da yanıma .
"Ama sakın uyumak yok ben uyuyunca gidersin."
"Tamam."
Elimi başımın altına koydum. Uyumaya çalıştım ama korkudan uyuyamıyordum.
"Batu? "
"Hı? "
"Uyudun mu?"
"Hayır. "
"Tamam iyi geceler. "
"İyi geceler. "
Zor da olsa uykum gelmişti. Kendimi rüyanın içinde buldum.***
Sabah uyandığımda Batu ve ben sarılarak uyuyorduk. Onun başı benim göğsümdeydi. Bende ona sarılmıştım. Bir elimde kafasındaydı. Onu uyandırmamak için hareket etmedim. Çok da güzel uyuyordu.
Batu'nun uyandığını farkettim. Elimi sıkmıştı. Uyandığını anlayınca Elimi Çektim. Ve hemen cırlamaya başladım.
"Ben sana ben uyuyunca git dememiş miydim? "
Kafasını kaldırıp doğruldu.
"Sana da Günaydın. "
"Günaydın."
Odaya pat diye biri girdi. Ege idi.
"Hadi kahvaltı hazır. Kendi ellerimle hazırladım. "
Batu ona yastığı fırlattı.
"Tamam üstümü değiştirip geliyorum. "
"Ben çıkayım o zaman. "
"Kalabilirsin sorun yok."
Güldü.
"Çok komiksin. "
Ege ile beraber odadan çıktık. Merdivenden inerken. Ege beni dürttü.
"Dün akşam ne oldu."
"Ne olacaktı canım. Uyuya kaldı oda orda."
"Batu'nun değerini bil kelebek. "
"O da nereden çıktı. "
"Çünkü o çok titizdir. Yatak konusunda bir başka huyu var. Kimsenin yatağında uyumaz. Kimseyi de yatağında uyutturmaz. Baksana seni kendi isteğiyle orada yatırdı. Daha biz bile zor zar uyuyoruz. "
Sadece Güldüm.
Aşağı inip masaya oturdum. Herkes geldi ve yemeğe başladık. Çok çabuk bitirmiştik yemeği. Sadece toplanması vardı. Erva ile herşeyi mutfağa taşıdık. Bir yandan konuşuyoruz bir yandan da mutfağı toparlıyoruz.
"Dün soramadım Ediz ne dedi sana ?"
"Bir şey yok. "
"Bana anlatabileceğini biliyorsun değil mi?"
"İşte bana Batu'dan uzak durmamı falan söyledi. Bende ona karşı çıktım. Benim hayatıma karışamazsın diye oda bana tokat attı."
"Ne!"
Bu ses Erva'dan değil Batu'dan çıkmıştı. Herşeyi duymuştu. Elini duvara vurup dışarı çıktı. Asıl kavga işte şimdi olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ LEKE
Teen Fiction"Sen benim silmeye kıyamadığım kalbimdeki lekemsin." "Seni seviyorum adam." "Seni seviyorum hatun." *** Batu Mısra'nın üzerine iddiaya girer.Daha önce birbirlerini hiç görmeyen Mısra ve B...