BÖLÜM 8

88 40 13
                                    

BATU'DAN

Duyduğum şeyle şok oldum. S*kt*r! Ediz'in böyle bir şey yaptığına inanamıyorum. Sırf ben Mısra'dan uzak durayım diye ama benim yüzümden Mısra'nın Üzülmesini istemiyorum. Elim cızlıyordu. Kanadığını farkettim. Arkadan Mısra'nın sesi duyuldu.
"Batu! "
Aldırmadım. Kapıya doğru yöneldim.
"Yaa Batu! "
Sesi o kadar endişeliydi ki durmadan edemedim. İçeri alper geldi.
"Ne oluyor abi! Ne bu gürültü ?"
Erva, Alper ve Ege'yi alıp bahçeye çıkardı. Mısra geldi.
"Nereye? "
"Konuşmaya gideceğim."
"Tamam bende geleyim. "
"Hayır olmaz. Sen burada kalıyorsun."
"Lütfen!"
Yaklaşıp Elimi tuttu. Kanayan yerime denk geldiği için acıdan yüzümü buruşturdum.
"Ne oldu?"
Elime bakınca kanadığını fark etti.
"Elin kanıyor Batu ! Gel içeri pansuman falan yapalım."
Ne kadar endişelendiği gözlerinden belli oluyordu. Ellerimle yüzünü avuçlarımın arasına aldım.
"Endişelenmene gerek yok. Sadece konuşacağım. Sana söz veriyorum. "
Tamam der gibi kafasını salladı.
"Ediz umrumda değil. Sana bir şey olmasın. "
Güldüm. Bir de sevdiğini söylese. Bu kadar mı zordu.
Sarıldı bana. Hiç beklemiyordum.
"Bana söz verdin Koala! "
En son dediği kelimeye kahkaha attım.
"Koala ne ya! Aşkım falan desen anlarım da!"
Beni itip vurmaya başladı. Eli de bayağı ağırdı.
"Tamam kızım ne vuruyorsun? Alt tarafı bir şaka yaptım. Niye ciddiye alıyorsun ki?"
Yüzü asıldı. Galiba son cümleyi duyduğu için.
"Tamam ben gidiyorum."
Kapıyı açtım. Arkamdan el salladı.
Arabamın kapısını açtım ve bindim. Ediz acaba Nerede olabilirdi?
Muhtemelen evdedir o. Uyuyodur. Arabayı evine doğru sürdü. Bizim ev Ediz'in evi arasında 3 dakika fark var. Ediz'in evinin karşısında da annemlerin evi var. Biz eskiden o kadar sıkı fıkıydık ki evden dışarı çıkmazdık. Bi çıktık bu olaylar oldu İşte. Eve gelmiştim . Gidip gitmemek konusunda çelişki de kaldım. Ona Mısra'yı sevdiğimi, onunla iddia için böyle olmadığımı söyleyeceğim ama diyemiyorum. Eve doğru ilerledim. Zile bastım. Kapıyı hizmetçi açtı.
"Yağız burdamı?"
"Evet. Uyuyor. Siz geçin içeri ben çağırayım. Kimin geld..."
Hizmetiçiyi dinlememiştim bile. Yağışın odasına doğru koştum.
"Beyfendi bir dakika haber vereyim lütfen! "
Kapıyı açıp ardından da kilitledim.
Kollarımı birleştirip kapıya yaslandım. Uyanmıştı.
"Ne işin var senin burada? "
"Bana olan öfken yüzünden Mısra'yı kırma!"
"Ne zamandan beri Mısra senin için değerli oldu?"
"Bak Ediz. O s*kt*ğ*min iddiası umrumda değil. Ben Mısra'ya gerçekten değer veriyorum. Ne olacaksa olsun lan bana ne yapacaksan yap ben Mısra'yı çok seviyorum. Bunların hiçbiri iddia için değildi. Artık öğrendin. Bundan sonra da ona göre davranırsın artık."
Şaşırmıştı. Yüzü kireç gibi olmuştu. Kapıyı açıp sert bir şekilde kapattım. Evden çıkıp arabaya bindim. Arabayı çalıştıracakken camı biri tıklattı. Kafamı kaldırdığımda annem bana gülüyordu. Kapıyı açıp dışarı çıktım.
"Yawrumun yüzünü gören cennetlik. "
Kollarını açtı. Kocaman sarıldım.
"Bu aralar hiç uğramıyosun. Bakıyorum da sevgilin hiçbir şeyi aratmıyo. Yoksa sen her gün gelirdin."
"Bunu iyi mi yoksa kötü bir şey olarak mı anlayayım  ?"
Güldü. Ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Şuan biri Ana kuzusu olduğumu görse rezil olmuştum.
"Tabii ki iyi bir şey olarak söylüyorum. Sen evlenince gözüm arkada kalmayacak. "
Evlilik kelimesini duyduğumda kahkaha attım.
"Akşam Mısra ile seni yemeğe bekliyorum. Tabii ki sizin çocuklar da gelebilir. Bir de geçen geldiğimde gördüğüm kız. "
"Erva? "
"Evet galiba o. Oda gelsin."
"Tamam anneciğim. "
Arabaya tekrar bindim.
"Aman oğlum dikkatli git."
El salladım ve arabayı çalıştırdım. Telefonumu çıkarıp saate baktım. Saat 2 idi. Arabayı eve doğru sürdüm. Arabadan inip eve doğru ilerledim. Anahtarları çıkarıp kapıyı açacakken kapı açıldı. Mısra sırıtmış bana bakıyordu.
"Bakıyorum da Artık yollarımı gözlüyorsun. "
"Hoşgeldin."
"Hoşbuldum."
İçeri geçip montumu çıkardım.
Herkes oturuyordu.
"Hazır herkes burdayken söyleyeyim. Annem bizi yemeğe davet etti."
Ege hemen ayaklandı.
"Vallahi Didem Teyzemin yemeklerini özlemiştim. "
Mısra'ya baktım. Telefona bakıp gülüyordu. Sanırım biriyle mesajlaşıyordu. Mutfağa girdim ve Mısra'ya seslendim. İkinci seslenişimde geldi. Üstelik kafasını kaldırmadan, telefona bakıp gülerek geldi. Kimle mesajlaşıyordu öyle.
"İki saattir sana sesleniyorum duymuyor musun ?"
Kafasını kaldırmadan cevap verdi.
"Duydum. "
"Kimle mesajlaşıyorsun sen?"
Cevap vermedi.
"Mısra sana diyorum !"
"Hı?"
Telefonu hızlıca çekip aldım.
"Ver Telefonumu! "
Kiminle konuştuğuna bakmaya çalışıyordum ama Mısra bana vurduğu için  bakamıyordum.
"Vurmasana kızım. Bu kadar görmemi istemediğin kimle konuşuyorsun?"
"Sana ne ver Telefonumu! "
Telefonu havaya kaldırıp sesli bir şekilde okumaya başladım.
"O zaman da şimdiki gibi çok tatlıydın. "
Biri bir video göndermişti. Üstüne basıp izlemeye başladım. Mısra hala cırlamaya devam ediyordu. Videoda Mısra dans ediyordu. Çok küçüktü. Kahkaha atmaya başladım.
"Niye gülüyosun çok mu komik. "
Telefonu elimden aldı. Trip atmaya başladı. Sırf  onun hatrı için sustum. Aklıma o çocuğun yazdığı şey geldi. O zaman da şimdiki gibi çok tatlıydın.
"Kim O sana mesaj atan? "
"Emre. "
"Nasıl konuşma o öyle o zaman da şimdiki gibi çok tatlıydın. "
"Ne o kıskandın mı? "
"Yok be ne Kıskanması!"
Güldü. Evet kıskanıyordum.
"Sen niye çağırdın beni? "
"Annem özellikle seni çağırdı. Bi nevi tanışmak için yani pot kırmazsın umarım. "
"Yok canım. Seve seve yaparım. "
Kahkaha attım. Ağzından kaçırmıştı.
"Yani şey. Pot kırmam demek istemiştim. "
"Hı Hı. "
"Ama benim eve gidip eşyalarımı almam lazım. "
"Tamam ben götürürüm seni."
"Tamam o zaman üstümü değişip geliyorum. "

KALBİMDEKİ LEKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin