Hıçkırıklarımızın duyulmasından korkmadan gece güneşi kucaklayana kadar ağladık...
EDİZ'DEN...
Yavaş yavaş doğan güneşe baktım. Benden daha yorgun gibiydi. Gece boyunca uyumamıştım. Kapının önünde beklemiştim. Bir süre sonra oturduğum yerden kalkıp kapıyı yavaşça açtım. Merdivenlerden çıkmaya başladım. Ses yoktu. Son merdivene yaklaştığımda onları gördüm. Bade onun dizine kafasını koymuştu. O ise sırtını duvara yaslamış, başı yana kaymıştı, saçları alnına yapışmıştı. Terlemişti. Yanakları her zamankinden daha pembe, dudakları daha kırmızıydı. Kirpikleri daha belirgindi. Elleri Bade'nin saçlarındaydı. Bade'nin saçları ise ensesine yapışmıştı. Ağlamaktan morarmış olan gözaltları daha da belirgindi. Yavaşça kucağıma aldım onu. Yatağına yerleştirdiğimde uyanmadığından emin olmam gerekiyordu. Tekrardan koridora döndüğümde aynı pozisyondaydı. Dikkatli bir şekilde onu da kucağıma aldığımda dudaklarından çıkan tek ses:
-Gitme...
Sen beni kendinden kovmuşken nasıl gitmemezlik yapabilirdim ki...
Küçük bedeni kollarımın arasındaydı. Başını omzuma koymuştu. Kollarını boynuma dolamıştı. Nefesi göğsüme çarpıyordu. Kokusu başımın dönmesine neden olmuştu. Kalp atışlarım şimdiden değişmeye başlamıştı. Bende ki etkisi inanılmazdı. Gözleri kıpraşmaya başlayınca uyanmasın diye kulağına o gün onun odasında anlattığım hikayeyi anlatmaya başladım. Tekrardan kapadı gözlerini. Dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi. Sonrasında gamzesini gördüm. Ve boynumu sarar kolları elinden oyuncak bebeğinin alınmasına izin vermeyen küçük bir çocuk gibi daha da sıkı sarmaya çalıştı kendi bedenine göre kocaman olan bedenimi. Koltuğa onu yerleştirdiğimde kıpraştı ama gözlerini açmadı. Evinin önüne geldiğimde anahtarlarıyla kapıyı açtım. Yavaş adımlarla çıktım merdivenleri. Onu bırakmak istemiyordum. Farkındaydım her şeyin. Uzaklaşıyordu benden. Nedenini bilmediğim bir şekilde benden gidiyordu. Uzun bir süreden sonra kalp atışlarımı ilk defa etkileyen bacaksız şeytan benden uzaklaşıyordu. Suratına tekrardan baktığımda gördüğüm şey net değildi. Anlayamıyordum onu. Ruhunu hissedemiyordum. Teni daha soğuk ve soluktu. Çok daha fazla zayıflamıştı. Köprücük kemiği daha belirgindi. Kollarında ki damarlar daha çok göze çarpıyordu. Yavaşça yatağına yatırdım onu. Üstüne örtüyü örttüm. Ellerim istemsizce saçlarına doğru gitti. İlk defa dokunuyordum. Yumuşacıktı. Tokasını canını acıtmamaya dikkat ederek çıkardım saçlarından. Dağılmış saçlarını onu yaparken izlediğim şekilde küçük bir topuz yapmaya çalıştım. Onu uyandırmamak için kalkmaya çalıştığım anda bir ses duydum. Sonra bir el tuttu elimi. Buz gibi teni tenimi saniyeler için bile olsa tuttu. Benim koca avucum arasında kalan küçük eli narindi.
-Kal yanımda...
Yapmamam gerekiyordu. Biliyordum. Şu saniyede kalkmalıydım oradan. Çıkıp gitmeliydim bu evden ama yapmadım durdum ve son defa beni iyi hissettiren kızın yanına uzanmaya karar verdim. Yavaşça uzandım yanına. Sırtımı dayadım arkaya. Bir kolumu başımın altına aldım. Göğsüme yasladı başını. Kollarını sıkıca sardı bana. Tam kalbimin üzerindeydi başı. Hissedebiliyordu kalbimin atışları. Hızlanan nefesimi durdurmam gerekiyordu. Bir anda elimi tuttu ve
-Şşştt.
Ve o anda koca bir sessizlik kapladı odayı. Kalbimin atışları onun kalbinin atış ritmini yakalamıştı. Nefeslerimiz aynı saniyeleri tutturmaya başlamıştı. Eli elimin içindeydi. Gözlerimi tavana çevirdim. Güneş yarı doğmuş bir durumda bizi selamlıyordu. Derin bir nefes aldım. Tek soluğumda çektim içime kokusunu. Ve mayışmaya başlayan gözlerimle beraber anladım bu kız benim ilacımdı. Kokusuysa bedenimin ihtiyaç duyduğu uyuşturucuydu.
İki beden aynı ritmi yakaladı. İki farklı vücut tek bir beden oldu. Ve o an güneş tepede yeni bir günü selamladı...
![](https://img.wattpad.com/cover/91317069-288-k608823.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gökyüzünde ki yıldızlar
General Fictionyaşanılan bir trafik kazasında ailesini ve onlarla beraber ruhunu kaybetmiş bir genc kız ve yaşadıkları aile içi bir sır olarak saklanan genc. Onların ki aşk degil sadece benzer acılar ve duygular. Aglamak onlar icin goz yaşı dokmekten ibsret degilk...