'11.07.18' Herkes buraya okumaya başladığı tarihi yazabilir mi?Yüzüme vuran gün ışığıyla gözlerimi araladım. Bu sırada alarmın kulaklarımı tırmalayan sesini duymam bir oldu. Bu ses kalkmam gerektiğinin habercisiydi fakat gözkapaklarım açılmamak için ölesiye direniyordu.
Bacaklarımı yataktan sarkıttım ve kalkmayı başardım.
Hızla boy aynasının önüne geçip kendimi incelerken istemsizce ağzım "o" şeklini aldı. Korkunç durumdaydım. Bir duş almam şarttı. Üstümdeki kıyafetlerden kurtulup saçımdaki topuzu da çözdükten sonra soğuk suyla kısa bir duş aldım.
Kapının arkasındaki bornozu üzerime geçirerek, dolabımın önüne geldim. Dolabımın sağ kapağından okul eteğimi ve gömleğimi alıp üstüme geçirdim. Eteğimin ne kadar kısa olduğunu üstüme giyince yeniden fark ettim. Lisenin ilk yılına oranla boyum uzamıştı.
Değiştiremiyordum işte. Benim yüzümden 2 yıldır makineya bağlı kalıp uyanamayan Asel' imin eteğiydi. En yakın dostum. Acı olay yaşanırken bu formalar vardı üstünde. Birbirimize verdiğimiz sözü yerine getiriyordum.
Ayakkabılarımın önünde durdum. Beyaz bilekten converslerimi ayağıma geçirdim.
Gidene kadar kuruyacağı için saçlarımı doğal haliyle bıraktım. Öyle çok güzel duruyordu. Çekmecede duran eyelinerın kapağını açarken sürüp sürmemek arasında ikilemde kalsamda gözlerime şerit çektim. Okula ağır makyajla gelenlerin aksine neredeyse hiç makyaj yapmazdım. Bir kadının uyduruk boyalara ihtiyaç duyacak kadar eksik olmadığını düşünüyorum. Asıl göze çarpan siması, gülüşü, bakışları olmalı. Duru güzelliğiyle etkilemeli karşısındakini. En önemlisi de aynaya baktığında kendisini. Kendimi son kez aynada süzdüm. İki gözümdeki eyeliner birbirinden farklı olmuş olsa da göze çarpmıyordu. Masamın üzerindeki telefonumu ve yerdeki çantamı aldım. Tek omzuma geçirirken odadan çıktım.
Merdivenin önüne geldiğimde merdivenden inmeye üşendiğim için tarabzanından kayarak aşağı indim.
Koltuktaki yerime doğru giderken annem yüzündeki gülümsemeyle elindeki dergiyi cam masaya bıraktı. "Günaydın kızım."Annemin ani sesiyle ürken babam kıkırdadı. "Günaydın mavi prensesim."
En içten şekilde "Günaydın." dedim ı' ları uzatarak.
Babam masadaki lezetli gözüken kahvaltılıkları eliyle gösterdi "Kızım niye ayakta dikiliyorsun oturup kahvaltını yapsana. Masaya oturup oturmamak arasında kalmışken gözüm duvardaki altın işlemeli saate gitti. Geç kalmıştım.
Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Yok zaten dersin başlamasına 15 dakika kaldı. Ben okulda bir şeyler atıştırırım. Artık Ilgar' dan da kurtulduğuma göre eski günlerdeki gibi yürüyebilirim değil mi." Daha çok soru soruyormuş gibi değil de ikna ediyormuş gibiydim.
Annem dudaklarını aralayıp tam bir şey söyleyecekken, söylemesine fırsat vermeden yanağına sulu bir öpücük bıraktım.
Babam "hani bana" der gibi bakış atınca olduğum yerde doğrularak babamın da yanağına öpücük kondurdum.
"Dikkat et kızım. Şoför bıraksa daha iyiydi aslında. Ama sen nasıl istersen öyle olsun." Babamın uyarısını varla yok arası duydum.
Okula en kısa sürede caddeden varacağım için caddeden gitmeyi tercih ettim. İlkbaharın gelmesiyle havalar ısınmaya başlamıştı. Bu havaları seviyordum. Kaldırımdaki kırmızı taşlara basmamaya özen göstererek yürüyordum. Bir yandan vitrindeki kıyafetlere bakıyorken telefonumun titrediğini hissettim. Arka cebimden telefonumu çıkardım. Gelen bildirime baktım. Bir mesaj vardı. Ilgar' dan.. Gördüğüm görüntüyle içimi huzursuzluk kaplarken mesajı okumaya başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/119541211-288-k474691.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE #Wattys2019
FantasiAdam güçlü esen fırtına. Kız ise sularında boğulan mavi Deniz. Genç adamın kahve gözleriyle, genç kızın deniz gözleri buluştuğunda adamın şiddetli yeli, kızın denizlerinde sonsuz bir fırtına etkisi yarattı. Hayat denilen seyrüsefer sırasınd...