-Punishment-

712 39 16
                                    

Harry'nin ağzından:

"Gelenlere bak." Sıraya yasladığım kafamı kaldırıp Zayn'in çenesiyle işaret ettiği yöne baktım. 'Nâmı değer Tomlinson ve Payne 'arka arkaya cam kenarındaki en arka sıralarına geçtiler. Tekrar Zayn'e döndüğümde sırıttığını gördüm.

"Bugün ne yapalım?"

"Bilmem. Genelde en sinir bozucu fikirler senden çıkar. O yüzden sen söyle?"

Zayn'in söylediği şeye göz devirmeden edemedim. Benim fikirlerim hiç bir zaman sinir bozucu olmamıştı. Olmuş muydu? Her neyse konu bu değildi. Ve ben şu an uğraşacak birilerini arıyordum. Derken düşüncelerim kafama isabet eden özenle top yapılmış bir kağıt parçası sayesinde bölündü.

Kafamdan sekip sırama düşen kağıt parçasını açıp içindekini okudum. 'Aptallar' yazıyordu. Kağıdın geldiği yöne doğru bakmamla birlikte Louis'nin sesini duydum.

"Oops! Liam bak basket attım!" Bakışlarımı Louis'ye kaldırdığım sırada gevşek gevşek sırttığını gördüm.

"Oo evet dostum. Tam isabet." Liam'da araya gitmişti. Ve ardından kahkaha sesleri eklendi. Ben sinirden yumruklarımı sıkmaya başladım. Zayn elimdeki kağıdı çekiştirdi. Tekrar top yaparak onlara fırlattı. Sonra da bağırdı.

"Sikikler!" O sırada kahkaha sesleri kesildi.

Ayağa kalkıp Louis ve Liam'ın sırasına doğru ilerlemeye başladım. Zayn'de ayağa kalkıp bana katıldı. Ayaklandığımızı gören Liam hâlâ piç piç sırıtmakta olan Louis'yi dürtüp ayağa kalktı. Louis ise yerinden kımıldamadı. Hatta sıraya daha da yayılarak beklemeye başladı. Belli bir mesafe kalana kadar yanlarına ilerledikten sonra sesimi yükseltip sordum.

"Hanginiz yazdınız onu?" Zayn'de beni destekleyerek elini omzuma koydu. O sırada Louis yerinden kalkıp bana yaklaştı. Sonra da alaycı bi ses tonuyla

"Ben yazdım bir sorun mu var Styles? Eğer öyleyse bu çok üzücü." Alayla başladığı cümlesini yine alaycı bir dudak bükmeyle bitirdi. Bu da iyice sinirlerime dokunmaya başlamıştı.

Hafifçe gülümsedim. Ardından suratına sert bir yumruk geçirdim. Yerinde sendeledikten sonra -yumruğum yanağına gelmiş olmalıydı- elini yanağına atıp yokladı. Bir şey bulamayınca bana atılıp dudağıma yumruk attı. Ama ne yazık ki ben Louis kadar şanslı çıkamamıştım. Dudağım kanıyordu. Bunu yere düşen kan damlasıyla anladım.

Bu durumdan nefret ediyordum. Louis benden kısa ve çelimsiz bir yapıya sahipken nasıl oluyorduda canımı acıtmayı başarabiliyordu. Dudağımın kanadığını gören Zayn,Louis'ye atıldığı sırada Liam onu kenara itti. Zayn sıralara çarpıp acıyla inledi. Kafamı kaldırıp Louis'nin karnına tekme attım. Acıyla inleyip. Kollarını karnına dolayarak iki büklüm oldu. Bu sırada Zayn'de Liam'ın penisine tekme atmıştı. Aferin oğluma!

"Hey arka taraf ! Ne oluyor orada?" Tarih öğretmenimizin sesini duymamla sessiz bir 'siktir' çektim. Bu öğretmen kesin bize ceza verecekti. Ya da daha kötüsü müdüre gidecektik. Bu olayı sorunsuz bir şekilde atlatmak istiyordum. Ama maalesef ki biricik(!)tarih öğretmenimizin o gür sesini yine duyduk.

" Kavga eden dörtlü!Çabuk odama gidin!"

"Ve beni orada 'sakin' bir şekilde bekleyin." Sakin kelimesine ayrı bi baskı yapmıştı. Dediği şeye göz devirirken Liam'ın arkasından kapıya doğru yürümeye başladım. Zayn en önde Liam onun arkasında ben Liam'ın arkasında ve Louis'de en arkadan geliyordu. Resmen trene bağlamıştık. Sınıftakilerde bize trene bakan öküz gibi bakıyorlardı. Sakin adımlarla sınıf kapısından dışarı çıkıp koridorun sonundaki odaya doğru ilerlemeye başladık. Derken bir şeye takılıp yere düştüm. Ah hayır resmen yerle öpüştüm de diyebiliriz. Neye takıldığımı anlamak için etrafıma bakınmaya başladım.

Only the Enemy | Larry Stylinson |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin