Kris Chanyeol'ü bir aydır göremiyordu. Her gün telefonda görüntülü konuşmak genç adama yetmiyordu. Ailesi onlara karşı çıkmaya devam ediyordu fakat Chanyeol'ün ailesi durumu çoktan kabullenmişlerdi bile.
Kris kendini Chanyeol kadar olmasa da kötü hissediyordu. Boseong'un boş sokaklarında kendince geziyordu, artık sevgilisini görmesi lazımdı. Aynı şehirde olup görüşememek ikisi içinde işkenceydi. Kris telefonunu cebinden çıkardı, Chanyeol'ü aradı.
"Buluşmamız lazım Channie. Kris seni özledi bebeğim."
Kris vıcık vıcık konuşmayı sevmese de, Chanyeol'ün bundan hoşlandığını bildiği için sorun etmemişti. Telefondan ses gelmeyince Kris tekrar konuştu.
"En son işimiz yarım kalmıştı Channie. Minik bebeğimi doyurmak istiyorum."
"A-a Kris ben Chanyeol'ün annesiyim."
Kris telefonu hemen kulağından çekip aradığı kişiye baktı. Chanyeol'ü arayacağına yanlışlıkla annesini aramıştı ve şu an gerçekten çok utanıyordu.
"B-bayan Park. G-gerçekten üzgünüm. B-ben Chanyeol'ü ara-yacaktım."
Bayan Park sorun olmadığını söyleyip telefonu kapatmış olsa da Kris şu an yerin dibine girmek istiyordu. Hızlıca Chanyeol'ü rehberde buldu ve bir kaç defa kontrol ettikten sonra aradı.
"Kris"
"Bebeğim buluşmamız lazım. Seni çok özledim."
"Annem evde değil, babamda uyuyor. Bize gelebilir misin?"
"Hemen geliyorum."
Telefonu kapatır kapatmaz en yakın otobüs durağına koştu. Yodasını o kadar çok özlemişti ki, onu görmeye hiç kimse engel olamazdı.
Yirmi dakikalık yolculuğun ardından Kris sonun da Chanyeol'ün oturduğu siteye gelmişti. Telefonunu çıkartıp sevgilisine mesaj attı. Çok geçmeden açılan kapıdan koşarak içeri girdi ve aynı şekilde sekiz katı koşarak çıktı. Nefes nefese kalmıştı fakat bu genç adamın umrumda değildi.
Kollarına aldığı bedeni, sanki mümkünmüş gibi biraz daha sıktı. Kafasını biraz eğdi, bebeğinin boynuna küçük öpücükler kondurmaya başladı. Aynı zamanda uzun yodadan gelen elma kokusunu içine çekiyordu.
"Seni.. O.. Kadar.. Özledim.. Ki.."
Öpücüklerinin arasında mırıldanması Chanyeol'ün çok hoşuna gitmişti. Kris kafasını tekrar kaldırdı ve yüzlerini hizzaladı. Burunları birbirine değerken, genç adam hasret kaldığı dudaklara dudaklarını bastırdı.
Kapıda biraz oyalandılar. Daha sonra Chanyeol'ün odasına girdiler. Kris Chanyeol'ün çift kişilik yatağına yattı, sevgilisini de göğsüne çekti. Şimdi uzun dev Kris'in kalbinin tam üstüne kafasını yaslamış, Kriste yodasının yumuşak saçlarını okşuyordu.
"Kalp atışımı hissediyor musun Chanyeol. Bunu bana sen yapıyorsun."
Chanyeol gülümsedi.
"Küçüklükten beri bana yaklaştığın her saniye bayılacak gibi oluyordum."
Kris yattığı yerden biraz doğruldu, sevgilisinin alnını öptü.
"Sana söz veriyorum. Bir gün seni kabullenecekler. Ne kadar sürerse sürsün kabul edecekler. Seni asla bırakmam."
Genç adamın ağzından fısıltı gibi çıkan cümleler, Chanyeol'ü mutlu etmeye yetmişti. Bunun verdiği huzur ile ona sıkıca sarıldı ve gözlerini kapattı.
Sıkıcı gelebilir ama önceden de dediğim gibi konu yerine iyice oturunca, gerçekten yazacak bir şey kalmıyor. Üstelik ben bu kitaba bir anda başladım, sonunu ve gidişatını hiç düşünmedim. Şimdi diyorum ki keşke düşünseydim jshsj. Her neyse diğer bölüm final. Kötü bitirmek istiyordum sonunu ama bakıcaz yani halâ nasıl bitireceğimi bilmiyorum mdndwm Buraya kadar okuyan herkese teşekkür ederim 💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪K.TALK
Short StoryKris hayatı boyunca arkadaşının aşk hayatıyla dalga geçmişti. Zavallı Chanyeol her fırsatta bir gün onun da aşık olacağını söyleyip durmuş ve nitekim de öyle olmuştu. Kris söylediği lafları bir bir yutmak zorunda kalmıştı. Bu olanların tüm suçlusu o...