Yine annem eve geç dönmüştü. Kardeşlerim ve ben annem yüzünden geç saatlere kadar yalnız başımıza beklemekten sıkılmıştık. Bunu annemize söylediğimiz zaman her seferinde bizi susturmayı başarmıştı.
Babam öldüğünden bu yana annem çok değişti. Kendini içkiye vermişti, saçlarını kazıtmıştı ve en kötüsü her yerine piercing yaptırmıştı.
Bütün gece annemin problemlerini düşündüm ve uyuyamadım. Sabah olmuştu ve ben zombi gibi etrafta dolaşıyordum. Kendimi pek iyi hissetmiyordum ama okula gitmek zorundaydım.
Annem: Kızlar bu gece mütiş ötesi bir parti var ve ben o partiyi kaçıramam bu yüzden...
Ben: O partiye gitmiyorsun anne! Artık geç gelmelerinden, kendini içkiye vurmandan sıkıldım. Babamı unut artık. O öldü ve o öleli tam 10 sene oldu.
Binnur: İlknur haklı anne. Artık bu takıntılarından vazgeçmek zorundasın!
Sonnur: Kızlar sevris gidicek, acele edin ve kızlar haklı anne! Bugün hiçbir yere gitmiyorsun.
Sonnur haklıydı, servis çoktan gelmişti ve bizim aceleyle çıkmamız lazımdı. Çantamı ve hırkamı alıp dışarı çıktım ve servise bindim. Servis bugün diğer günlere göre boştu ve sessizdi. Kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım.
Nihayet okula varmıştık. Okulda fazla öğrenci yoktu. Sessiz koridorda yürümeye başladım ve omzuma birinin dokunmasıyla irkildim.
İlkay: Günaydın İlknur. Ne bu acele?
Ben: Günaydın, müzik dinliyordum dalmışım.
İlkay: Peki İlknur sonra görüşürüz.
Hiçbir şey demeden sınıfa girdim. Ders müzikti ve en sevdiğim dersti. Eşyalarımı hazırladıktan sonra kardeşlerimin nerde olduğuna bakmaya gittim. Binnur gene sevgilisiyle geziyordu, Sonnur ise çok sevdiği kitabını okuyordu.
Ders başlayalı 10 dakika olmuştu ve bu ders daha önceki derslerden daha sıkıcıydı. Normalde müzik dersinde sıkılmazdım ama hoca sınav yaptığında sıkılıyorum çünkü herkesten önce ben bitiriyordum ve boş zamanım oluyordu. Sınav kağıdını verdikten sonra köşedeki sırada oturan değişik çocuğa takıldı gözüm. Daha önce onu hiç görmemiştim. Tenefüste mutlaka o çocukla tanışmalıydım.
Tenefüs zili çaldığında herkesin sınıftan çıkmasını bekledim ve o çocuğun yanına gittim.
Ben: Selam, ben İlknur sen kimsin?
Yeni çocuk hiçbir şey söylemeden oturduğu yerden kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı.
Tuhaf çocuk: Kim olduğum önemli değil.
Açıkçası şaşırmamıştım çünkü çocuk gerçekten çok garip davranıyordu. Bunları düşünürken sınıf kapısından çıktım ve boş koridorlarda yürümeye başladım.
Tenefüs bitene kadar koridorlsrda dolaştıktan sonra derse girdim. Dersimiz matematikti ve hiç sevmediğim bir dersti.
Tam olarak dersten bir saat sonra tuhaf çocuk sanki okula hiç gelmemiş gibi ortadan yok olmuştu. Öğleden sonraki saatlerde o çocuğu her yerde aradım ama yoktu. Belki eve gitmiştir düşüncesiyle kendimi avutmaya çalıştım.
Artık çıkış saati gelmişti ve çok mutluydum çünkü kardeşlerimle ilk günümü konuşmak istiyordum.
Sonnur: Kızlar ilk gününüz nasıl geçti?
Ben-Binnur: Fena değildi. Senin?
Binnurla bunu aynı anda söylediğimiz için güldük.
Sonnur: Benim mütiş ötesi geçti. Ama şu an çok yorgunum eve gidip uyumak istiyorum.
Ben: Ben de uyumak istiyorum.
Biz konuşurken karşıdaki bir arabanın bir insana çarptığını ve çarptıktan sonra onu ezerek geçtiğini gördük. Gerçekten çok kötüydü.
Bir saatin sonunda eve varmayı başarabilmiştik. Annem galiba hala dışarıdaydı ve bu durum beni sıkmaya başlamıştı. Kafamı toparlayabilmek için üstümü değiştirip salona gittim ve televizyonu açtım. Şansıma komik kanallardan biri açılmıştı.
Kardeşlerimle televizyon izlemeye o kadar çok dalmıştıkki saatin 1 olduğunu fark etmemiştik. Uykum olduğu için hemen üst kata çıktım ve kendimi yatağıma attım. Birkaç kez derin nefes aldıktan sonra gözlerimi yeni bir güne uzanmak üzere kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üçüzler
AdventureAnnesinin sorunlarından dolayı evden kaçan üç genç, devam eden bir okul hayatı ve yalnızlık. Üç kız kendi ayakları üzerinde durmak zorundadırlar. Acaba kendi ayakları üzerinde durabilecekler mi?