Acı Kayıp

68 3 0
                                    

Uzun zamandır annem bizi aramamıştı. Gerçi biz de onu aramamıştık. Telefonuma uzanıp annemi aramaya başladım.

Yabancı kişi: A-alo.

Ben: Alo siz kimsiniz acaba? Ve annemin telefonu niye sizde?

Yabancı kişi: B-ben bilmiyorum. Telefon sesi duyup açtım.

Ben: Orası neresi?

Yabancı kişi: Burası anaconda bar.

Ben: Oraya geliyorum. Lütfen telefon sizde kalsın. Görebileceğim bir yerde beklerseniz sevinirim.

Telefonu hızlıca kapatıp askıya asılı olan hırkamı aldım ve dışarı çıktım. Taksiciye anaconda bara gitmemizi söyledim.

Anaconda bara geldiğimiz zaman arabadan hızlıca indim ve barın içine girdim. Orada bekleyen ve elinde telefon tutan adamın yanına gittim.

Ben: Merhaba ben İlknur. Az önce telefonda konuştuğunuz kişiyim.

Yabamcı kişi: Merhaba ben de Ateş. Buradaki çalışanlardan biriyim. Sanıyorsam anneniz bu bara geldi ve telefonunu unuttu.

Ben: Bu neredeyse imkansız bir şey. Çünkü annem alkollü olsa bile telefonunu yanından asla ayırmaz.
Polis çağırmalıyız.

Ateş: Y-yok yok çağırmayalım. Biz anneni buluruz.

Adam çok tedirgin konuşuyordu. Bundan şüphelenmiştim.

Ben: O zaman bardaki bütün odaları arayalım. Belki sızmıştır.

Ateş: Yok İlknur hanım. Ben annenizi bulduğumda sizi arayacağım.

İlkten onun söylediğini dinler gibi yaptım ama o dışarı çıkınca barın kapısını kapattım ve önüne bir şeyler koydum.

Bütün odaları aramam lazımdı ve hızlı olmalıydım çünkü dışardaki adam her an gelebilirdi. İlk önce süslü odaya baktım ama kimse yoktu derken derken... En sonunda süslü olmayan sade bir odayla karşılaştım. Odanın kapısını açmaya çalıştım ama sanki önünde bir şey varmış gibi kapı açılmıyordu. En sonunda kapıyı zorlayıp açmamla gördüğümle şok olmam bir oldu. Annem kanlı bir şekilde yerde yatıyordu. İlk önce nabızını kontrol ettim ve çok az bir atış hissettim. Telefonumdan 112'yi arayıp annemi almalarını istedim.

Hastaneye gelmiştik ve annemi ameliyata almışlardı. Çok korkuyordum ya anneme bir şey olursa ben ne yapardım. O sırada kardeşlerim geldi ve bana sarıldı. İkisi de ağlıyordu. Onları sakinleştirmem zaman aldı ama en sonunda sakinleşebildiler. 1,2,3,4 saatler geçmek bilmiyordu. En sonunda bir doktor ameliyattan çıktı.

Ben: Doktor bey annem iyi mi?

Sonnur: Annem yaşıyor mu doktor bey?

Doktor hiçbir şey demiyordu. O an anladım ki annem ölmüştü. Ağlamaya başladım. Ama bu öyle böyle bir ağlama değildi. Neredeyse bana işkence yapıyorlarmış gibi hissediyordum. İki hemşire gelip koluma bir şey batırmalarıyla gözlerimin kapanması bir oldu. Daha sonrası karanlık.

Uyandığımda sade, beyaz duvarları olan ve bir sürü alet olan bir odada uyandım. İçeri bir doktor girdi ve beni sakinleştirdiklerini bu yüzden uyuduğumu söylediler.

Ben: Doktor hanım, annem öldü mü?

Doktor hanım: Onu kurtarabilecek her şeyi yaptık ama annen çok fazla uyuşturucu ve alkol aldığı için bünyesi yetmedi ve malesef onu kaybettik.

Hiçbir şey demedim çünkü artık olan olmuştu. Annem... Annem ölmüştü. Gözlerimden iki damla yaş aktığında doktor hanım benim elimden tutup şöyle dedi. "Sevdiklerimizi kaybetmek, değerli bir telefonu kaybetmekten daha değerlidir. Çünkü onlar bizim ailemizdir, dostumuzdur, kardeşimizdir. Ne olursa olsun onları yalnız bırakmamalıyız." Dedi ve odadan çıktı. Doktor hanımın söylediklerini düşünmeye başladım. Belki annemi yalnız bırakmasaydık içkiyi bırakabilirdi. Ama biz başka bir eve taşınıp onun hayatını daha da kötüleştirdik. Bu günden sonra başka sevdiklerim için daha önemli şeyler yapmaya karar verdim. Çünkü onlar değerli bir telefondan daha değerliler...

ÜçüzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin