"Baba,nasıl olmuşum?"
Minik dudaklarına belirsiz bir parlatıcı sürerken saçlarını savurarak bana döndü,başımı onaylamaz anlamda salladım
"Güzel olmuşsun bebeğim ama yaşın için uygun değil"
"Baba,uzun zaman sonra arkadaşlarının çocuklarıyla karşılaşacağım.Açıkçası onları hatırlamıyorum bile.Güzel olmam gerekiyor"
Gülümsemekle yetindim,tıpkı annesi gibi her konuda dikkatli davranıyordu
"Sen zaten güzelsin bebeğim"
Dediğimi duymamış gibiydi
"Baba Frank amca nasıl biri? Onu pek hatırlayamıyorum"
Nasıl açıklamam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu,o yüzden seni toplumun genel yargısı üzerinden anlatacaktım
"Frank çok iyi biri,çok iyi gitar çalıyor ve oldukça neşelidir"
Bu fazlasıyla saçma bir açıklamaydı,kelime haznem yok olmuş gibiydi ama seni kendi bakış açımla anlatamazdım
Bandit,elindeki tarağı yerine bırakıp bana anlamamış gözlerle bakarken konuyu saptırdım
"Hadi tatlım,Mikey bizi bekliyor"
Elinden tuttum ve evden ayrıldık,Mikey arabayı kenara çekmiş bizi bekliyordu.Bandit'i arkaya oturtup kemerinin takılı olduğundan emin olduktan sonra öne geçtim.Mikey beni süzerek sırıttı
"Gerard,baya hoş olmuşsun"
"Teşekkür ederim Mikey,uzun zamandır kimseden iltifat almıyordum"
Söylediğim şeye güldük,Bandit sinirle homurdandı
"Hey ben sana iltifat ediyorum!"
Gülümseyip arkamı döndüm ve alnını öptüm,sırtını yaslayıp yolculuğun tadını çıkarmaya başladı
Yolda ilerlerken içimde ilginç bir his genzime doğru tırmanıyordu.Güzel değildi lakin adlandıramıyordum da.Eski zamanlardan kalma bir hisse benziyordu
Heyecan diyemezdim çünkü içinde hafif bir hoşnutluk yoktu,tamamen rahatsızlık verici bir histi
Gerginlik? Bu his için yeterince yaşlandığıma inanıyorum
Galiba gerçeklerle yüzleşecek olmanın ağırlığıydı bu
Kaçamamıştım işte,tüm yollarım yine sana çıkıyordu
Işıklarda durduğumuzda Mikey dikiz aynasından Bandit'i kontrol ettikten sonra bakışlarını bana çevirdi
"Hey,rahatsız görünüyorsun"
Zoraki bir şekilde gülümsedim
"Hayır oldukça iyiyim"
Net cevabımdan sonra inanmamış olmasına rağmen ısrarcı olmadı,şu an zorlanmak en son isteyeceğim şey olurdu
Ki şu an ne hissettiğimi ben bile adlandıramıyordum
"Kristin nerede?"
"Onu restoranta bıraktım,bizi bekliyor"
Anladığımı belirterek başımı salladım ve gözlerimi kapadım.Dudaklarımda geçmişin tuzlu hissini ve sahnenin tozunu taşıyor gibiydim,vücudumdaki suyu da terle kaybetmeye başlayınca kurumuş dudaklarımı yaladım.Sakinleşmem gerekiyordu
Ben kendime sakinleşme konusunda telkinlerde bulunurken mekana gelmiştik bile.Bandit heyecanla arabadan indi.Bir aile restorantına benzeyen bu yerin grup yıllarında geldiğimiz yerlerle hiçbir alakası yoktu