Başımın Belası!!!

180 3 0
                                    

Hayat o kadar belirsizdir ki neyin ne zaman olacağını anlamak çok zordur.
Hayatımız boyunca yaptığımız şeyler bizi iyi veya kötü etkiler. Geçmişe dönüp baktığımızda yaptığımız hatalar dan üzülürüz. '' keşke '' bu kelimeyi çok kullanırız. Yapılan her hata bizi olgunlaştırır, ders almamızı sağlar.

Çoğu kişi acı çeker. Mutsuzdur bu mutsuzluğun sebebi farklıdır. Çok paran vardır ama huzurun yoktur. Aşıksındır ama kırgınsıdır. Seversin, sevmez. Aileni kaybedersin ruhun biter, ölür. Sevdiğin insan seni yıkar. Her gün biraz daha ölürsün ama onu görme düşüncesiyle yine ölmeye razı olursun. Başkasıyla mutlu olduğunu görür ölürsün. Sonra gülümsersin buruk bir tebessüm yer alır dudaklarında. Onun mutluluğu hem acı verir hem de seni mutlu eder.

Hayatını böyle geçirirsin. Acı lan acı bu hayat acı. Seni yıkmadan, üzmeden, binlerce parçaya bölmeden durmayacak. Hayatın bize oynadığı en büyük oyun attığı en büyük kazıktır sevdiğin insanlar ile sınanman. Kayıplarımız, acılarımız bizi büyütür ve bazen keşke hiç büyümeseydik deriz. Ama sadece deriz çünkü biz büyüdük artık.

Sabaha kadar bir sağa bir sola dönmüştüm. İçimde bir his vardı ve bu his beni korkutuyordu. Bazen düşünüyorum da hayatım için ne yaptım? Koca bir hiç. Ben kendim ile ilgili bir bilinmezlikteyim. Kafamı sağa sola sallayıp bu düşünceleri kafamdan def ettim. Bu gün yemek vardı. Melek abla o şerefsizden boşanmıştı. Ben de Fırat abi ve parsı yemeğe çağırdım. Maksat tanışsınlar. Tabi aklımda bir kaç tane daha plan vardı ama bunu sonraya sakladım.

Yavaşça doğruldum ve banyoya dogru ağır adımlarla ilerledim. Karşımda duran aynaya baktım. Gözümden bir damla yaş aktı. Durdurmadım aksın göz yaşım. Aktı ve içimden bir acı gitti. O kadar cok acım vardı ki bir damla ile geçmezdi. Ağladım, dakikalarca ağladım. Ben neden ağlıyorum onu bile bilmiyorum ki. Üzgündüm ama neden? Canım neden yanıyor benim? Parkta yaşanan olaydan sonra hep ailemi düşündüm bu sebebi buydu. Ailemin bana attığı
Kazık beni etkilemişti.

Sonra yine baktım aynaya. Karşımda duran kişi ben değildim. Küçük bir kız çocuğu vardı karşımda. Geçmişe dönüp baktım tekrardan. Nerden nereye geldim. Sildim göz yaşlarımı. İçim yanıyordu. Oyalanmadan rütün işlerimi halledip çıktım. Elime geçen ilk kıyafetleri giydim. Yüzüme sahte ama kimsenin anlamadığı gülümsememi taktım.

Kahvaltı yapacak iştahım da yoktu zaten. Oyalanmadan okula gitmeye başladım. Bugün yürüyerek gidiyordum. Okula varınca direk yukarı çıktım. Kızlar aralarında konuşuyordu. Okula yeni biri gelicekmiş. Banane ya kimse kim? Beni ilgilendirmez.

Poyrazlar her zaman ki gibi benden önce gelmişler. Salak lan bunlar. Of adaletsizlik bu. Hayatımızın en güzel yıllarında matematik dersi görüyoruz buda yetmiyormuş gibi saatlerce okuldayız. ( canım kardeşime sevgiler onun lafı)
Sırama oturup başımı masaya koyup uyumak üzere gözlerimi kapattım. Biri saçlarımla oynuyordu. Poyraz dır diye bir şey yapmadım. Sonra sesler geldi. Uğultulu bir şekilde sesler geliyordu.

Gözlerimi açtığımda kaya bir tane çocuğu duvara yaslamış, yakasına yapışıp bir şeyler söylüyordu. Ama ben anlamıyorum. Daha uykumu alamadım kesin o yüzden. Sonra kayanın dediklerini duydum. Sesi çok öfkeli geliyordu.

" ulan sen nasıl dokunursun ona?" kırayımmı şimdi lan o elini?!!!

Yani şimdi saçıma dokunan kişi bu çocukmuydu? Peki ya kaya niye bu kadar tepki gösteriyordu buna? Kafamda deli sorular. Kaşlarımı çattım. Ne hakla dokunuyor lan? Kaya çok korkunç duruyordu. Boynundaki damarlar belli oluyordu ve suratı sinirden kızarmıştı. Bu sefer konuşan çocuktu.

" sanane korkmaz sana düşmez. İstediğimi yaparım ve yaparken de sana sormam"

Çocuğun sinir edici ses tonu beni gıcık etmişti. Şu an kafasını duvara vurmak vardı ama kaya ile kavgasına karışmıyorum.

ÇETE LİDERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin